Bölüm-2

272 16 1
                                    

Bölüm-2:

“Beraber olalım desem

Bir tebessümle çıksam yine karşına

Yıllar sonra

Yıllar sonra

Yine eskisi gibi

Şimdi anladım tüm gerçekleri

Suç belki bende

Gizledim seni sevdiğimi…”

“Yıllar sonra yine eskisi gibi konuştuk bugün. Biraz farklı oldu, yıllar sonra ilk konuşmamızı böyle düşünmemiştim ama “hiç değişmemişsin” deyişini unutamıyorum. Bir de şu an yatağımın baş ucuna yapıştırdığım kağıt var tabi. Beni birkaç gün  sonraki Bedinur Çakıcı’nın imza gününe çağırdığını yazmış. Sevdiğimiz şair de ortak. Aşk tesadüfleri sever, hep tesadüfler buluyorum ya da kader bana oyun oynuyor. Bugünü bozan tek şey benim koliyle beraber ona çarpmamdı, rezil oldum. Can’da uğraşmasa olmaz. Evet olmaz aslında, hayatta dostlar zor bulunuyor, ben bütün dostlarımı bulmuşken uğraşsınlar, yanımda olduklarını hissettirsinler. İnsanın senelerce beraber aynı hayali kurduğu sonra da gerçekleştirdiği kaç dostu var ki? Yarın da tabelamız gelecek ve dergimiz daha organize bir şekilde yayınlanmaya başlayacak. Şimdilik Bursa’da bile bilinmiyoruz belki ama ilerde bütün ülkeye ulaşacak, bu da yeni hayalimiz J Bugün eşyaları taşımaktan, yerleştirme ve temizlikten çok yoruldum. Yarını hemen yaşamak için şimdi uyuyorum.”

İyi Geceler Sevgili Günlük

Esin

Alarm sesiyle uyandım. Yine aynı hazırlıklar ve sabırsız bir şekilde sokakta buldum kendimi. Ayaklarım benim değilmiş gibi. İşte geldim. Kapı açık olduğuna göre bizimkiler erken gelmiş. Kapıya yaklaşırken içerdeki konuşmaları duyuyorum. Yine erkek ittifakı galiba. Burak, Can ve (inansım gelmiyor) Harun konuşuyorlar, çabuk kaynaştılar. İçeri girdim.

-“Günaydın, beyler.”

Hepsi “günaydın” dedikten sonra ortada duran büyük ve genelde bütün toplanılan bilgileri birleştirip incelemek için kullandığımız masada yanlarına oturdum. Melis ve Merve daha gelmemiş. Masada genelde dağınık duran kağıtlar ve resimlerden farklı olarak poğaça, çay ve simit var. Burak hemen bir bardak çay doldurup bana uzattı ve

-“Biz de senden bahsediyorduk. Harun’la çok uzun zamandır tanışıyormuşsunuz.”dedi, benim için biri olduğunu biliyorlardı ama o birinin Harun olduğunu anlayıp anlayamadıklarını çözemedim.

-“Çok uzun zamandır tanıştığımızı yeni mi hatırlamış?” dedim imalı bir şekilde.

-“Ne demek istiyorsun?” dedi Harun.

-“Sen, yakınında olmayan insanlarla konuşmuyorsun sanırım. İkimiz de Bursa’da olduğumuz ve orada burada karşılaştığımızda hiç selam vermiyorsun da buraya taşınınca mı tanıdık olduğum aklına geldi?”

-“Kusura bakma ama senin de selam verdiğini görmedim.” dedi Harun o bildiğim alaycı tavrıyla.

-“Bir öküz gördüğümde genelde konuşmayı bilip bilmediğini anlamak için önce onun bir şeyler demesini bekliyorum ama sen mö’den başka bir şey bilmiyorsun sanırım.” evet bu son dediğim çok ağır kaçtı ama elimde değil senelerdir yok sayılmanın siniri var içimde ve hazır benimle konuşuyorken bütün sinirimi dökmeliyim. Bazen seviyor muyum yoksa içimdeki nefret mi bilmiyorum. Dediğim son sözden sonra ortamın fena gerildiğini anlayan Can, sanırım yerken susacağımı düşündüğü için:

-“Esin, poğaça yesene, Harun getirmiş sıcacık.” dedi.

-“Kalsın.” diyerek dışarı çktım. Biraz fazla oldu söylediklerim. Olabilir senelerdir onun çektirdiklerinin yanında hiçbir şey. Bu kızlar nerede kaldı diye düşünürken yanımda belirdiler.

BANA BİR ŞARKI SÖYLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin