Bölüm-6:

149 10 0
                                    

Camın önüne konan bir kuşun ötüşüyle uyandım. Cama yaklaşmamla kuş kaçtı. Dışarısı yazdan kalma bir gün gibi güneşli ama camı açınca yüzüme vuran soğukla güneşe aldanmamam gerektiğini anladım. Tam bir sonbahar havası; güneşli, soğuk, sararmış yapraklar… Saate baktım, saat 8. Telefona baktım. Harun’dan gelen bir çağrı veya mesaj olmayacağını bildiğim halde uzun zamandır bu alışkanlığım var. Harun’dan gelen bir şey yok ama Teoman mesaj atmış. “Selam prenses. Bugünki planımız için 12 biraz geç olabilir, uyandığında beni ara. Not: Kahvaltı yapma.” Teoman’ı aradım ve kapattı. O aradı.

-“Günaydın, prenses.”

-“Günaydın.”

-“Cumartesi sabahına göre erkencisin, planımız için iyi oldu bu. Hadi hazırlan.”

-“Nereye gideceğiz, söylemeyecek misin?”

-“Sürprizin söylendiğini gördün mü hiç?”

-“Tamam. Hazırlanıyorum.”

-“Yarım saate geliyorum o zaman. Görüşürüz.”

-“Görüşürüz.”

Dolabı açtım, baktım, baktım… “Kendimi güzel hissediyorum ya evet güzelim ben! Ne giysem yakışır.” Evet kendimi cesaretlendirdikten sonra da bir pantolon ve bir kazak giydim. Ayna karşısında hafif bir makyajdan sonra başıma bir şapka, boynuma da bir fülar takıp odadan çıktım. Kızlar daha uyanmamış. Salonda duran masanın üzerinden bir postite “Kızlar ben Teoman’la dışarı çıkıyorum. Sonra görüşürüz. Öpüldünüz.” Yazıp evden dışarı çıktım ben kapıyı kapatırken Teoman da arabasıyla geldi. Arabaya bindim.

-“Günaydın.”

-“Günaydın, prenses.”

-“Prenses? Bu laflar eski Teoman’dan kalan ukalalık parçaları mı?”

-“Prenses denilmesini istemeyen bir kızla ilk defa karşılaşıyorum.” Dedi gülerek ve arabayı çalıştırdı.

-“İstememek değil de eskiden çıktığı kız sayısı baya fazla olan bir erkek söyleyince, ‘daha kim bilir kaç kıza söyledi’ diye düşünüyor insan.”

-“Emin ol onların hiçbiri prenses değildi.”

-“Nereden biliyorsun?”

-“Taçları yoktu.”

-“Benim de yok.”

-“Gözlerini kapat.”

Soru sormadım, kapattım. O da arabayı durdurdu. Başımdaki şapkayı çıkarttı. Saçlarımda kibarca dokunuşunu hissettim.

-“Tamam şimdi aç.”

Aynaya baktım. Başımda yapma papatyalardan bir taç vardı.

-“Gerçek papatya olsaydı solardı. Senin başında solmadan durmalı bu taç.”

-“Çok teşekkür ederim de nereden çıktı şimdi bu?”

-“Güzelliğinin, kendinin farkına var diye. Şimdilik taçla çiçekle sana bunu anlatmaya çalışsam da emin ol bunların hiçbirine ihtiyacın yok.” Dedi ve arabayı tekrar çalıştırdı. Bir süre konuşmadık. Utanmıştım. İlk defa hiç beklemediğim iki adamdan da iltifatlar duyuyordum, Harun’dan hiç beklemezdim de Teoman’ın da seneler sonra çıkıp gelmesi ve bu kadar değişmesi, tuhaf… 

-“Nereye gidiyoruz?”

-“Bir turist gibi olacağız bugün.”

-“Nasıl yani?” dedim gülerek.

BANA BİR ŞARKI SÖYLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin