Yol boyu konuşmadık. Hiçbir şey düşünmeden yürüdüm, sadece yürüdüm. Sanırım ilk defa tam olarak anı yaşadım, o an yürüyorduk ve benim de sadece yürümem gerekiyordu, başka bir şey yapmaya ya da başka bir şey düşünmeye aklım müsait değildi. Beynim sanki kapanmış gibiydi, baktıklarımı görmedim, duyduklarımı anlamadım. İşte sonunda oldu, senelerce beklediğim adam beni sevdi. Ama sevmesinden daha çok düşündüren şey ne zaman bırakacağı. Çünkü evet bırakacak, Harun hiçbir kıza bağlanmaz ki… Peşinde o kadar kız varken (ki ne kadar kıskansam da itiraf etmeliyim bazıları gerçekten güzel kızlar) bana bakmaz.
Bütün yol yürüdükten sonra evin bahçe kapısına geldiğimizde Harun kolumdan tuttu:
-“Bir şey isteyebilir miyim?”
-“Tabi.”
-“Şimdilik çıktığımızı sadece ikimiz bilsek, herkese söylemesek?”
-“Tamam, sen nasıl istersen.” Dedim.
O sırada sanırım sarılmak ya da öpmek için bana adım attı. Ben de kapıdan içeri doğru adım attım, utanmıştım.
-“İyi geceler.” Dedim ve içeri hızlı adımlarla ilerledim. Evin kapısının önüne geldiğimde anahtarımı ararken o da el salladı.
-“İyi geceler aşkım.” Dedi ve gitti.
BANA “AŞKIM” DEDİ! Bu kadar çabuk mu? Ben senelerdir onu seviyorum ama bu kadar çabuk diyemezdim, hemen alıştı duruma. Gerçekten aşk bu kadar kolay mı, ben mi çok abartıyorum, yoksa insanlar her bozuk ritimli kalp atışını aşk mı zannediyor?
Evin kapısındaki derin düşüncelerimden sıyrılıp içeri girdim. Kızlar film izliyordu. “Biraz yorgunum erken yatacağım.” Gibi bir bahaneyle odama çekildim. Whatsapptan gelen bir mesaj sesi yatağımda tavanla boş bakışmamdan beni kurtardı. Mesaj Harun’dan.
“Uyudun mu aşkım?”
“Hayır uyumadım.” Yazdım. Kusura bakma sevdiğim ama ben hissetiklerimi bu kadar kolay söylüyor olsaydım zaten sevgimi senelerdir biliyor olurdun.
“Tamam o zaman konuşabiliriz sevgilim.”
“Eeee?”
“Eeesi o aşkım.”
Sevdiğim adam peş peşe aşkımları sıralıyor ve bu bende sadece yapmacıklık hissi uyandırıyor. Aşk bu kadar kolay değil ve böyle basite indirgenmesi sinirimi bozuyor. Aşk acısı çekip aşkını kendine saklayanlar mutlu olamazken, neden aşkta kazananlar hep yapmacık olanlar ve başkasının kalbini yükselmek için bir basamak olarak görenler oluyor ki? Senelerce içinden, uzaktan sevmiş biri olarak söylüyorum AŞK ADİL BİR OYUN DEĞİL.
“Kusura bakma ben bir süre bu hitaplara uzak olacağım galiba. Alışkın değilim biraz zaman lazım.” Yazabildim sadece. Neden yazmadığımı bilmeliydi.
“Sorun değil hayatım ben beklerim. Ee ne yapıyorsun?” yazdı. Ne yapıyorum? Telefon elimde, gözlerim gökyüzündeydi.
“Hiç gökyüzünü seyrediyorum, yıldızları izlemek güzel ama bu akşam ay gözükmüyor.” Yazdım. Harika tam bir malım, çıktığım adamla ilk mesajlaşmamız ve ben ona meteoroloji uzmanı gibi bilgi veriyorum.
“Gökyüzünü izlemek seni izlemek kadar güzel olamaz emin ol.” Yazmış, canım yaa… bir kadının kalbine hitap etmeyi o kadar iyi biliyor ki korkmasam kalbimi ellerine teslim ederim ama o bir kalbe sahip çıkmayı beceremez ki düşürür kırar, üzmek istemez bilerek yapmaz tabi sever belki beni ama bir gün elbet o kalbi elinden bırakır. Sadece benim olan bir tek aşkım var kusura bakma sevgilim onu sana söylersem artık benim olmaktan çıkar ve sen gittiğinde yanımda kimsem kalmaz. Söylediğin bütün o güzel sözlere inanmak isterdim ama ben o sözlerin arkasında ayrılık cümleleri görüyorum sevgili. Bu kadar hızlı yaşarsak bu kadar da çabuk tüketmez miyiz aşkı? Yazacak bir şey bulamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA BİR ŞARKI SÖYLE
Roman d'amourAşk sadece iki kalp arasında yaşanmaz. Aşk mısradan mısraya, şarkıdan şarkıya koşar. Aşk birkaç kıta ve birkaç nota… Şarkılar sana söyler aşkı, ne yapman gerektiğini, ne hissetmen gerektiğini. Şarkılar bir şairin olabilir. Şarkı, bir şiirin müzikle...