Gece - Bölüm 8

8.6K 451 37
                                    

Derslerden derslere sürüklenirken günün nasıl geçtiğini gerçekten anlamıyordum. İlk haftalardan itibaren yoğun olan ders programımın hakkını gerçekten veriyordum.

Resmen canım çıkıyordu üzerine bir de düzenli spor yapmaya başlamıştım. Bütün zamanımı deli gibi dolduruyordum bu nedenle odaya geldiğim anda uyku üzerime çöküyor kendimi yatağa zor bırakıyordum.

Annemle de çok sık konuşamıyordum ama o bu durumdan rahatsız değil gibi görünüyordu. Tabi yeni erkek arkadaşını düşünürsek bu durum normal sayılırdı.

Sonuçta onunda zamanını dolduran biri vardı hayatında ve belki de eksikliğimi eskisi gibi çok hissetmiyordu. Aslında bu iyi bir şeydi. Çünkü bu yoğunlukta ona zaman ayıramamak en azından strese sokmuyordu beni. Tabi bir de onun mutlu olduğunu bilmek okuluma daha çok adapte olmamı sağlıyordu.

Bu arada Işıl'ı da çok fazla göremiyordum onunda dersleri oldukça yoğundu.

Güzin ve Arel ile daha fazla zaman geçiriyordum. Şimdilik arkadaşlarımla her şey yolundaydı ve Arel ile gerçekten birbirimizi tanımaya çalışıyorduk.

Güzin aramızdakileri fark etmişti ve rahatsız olmuş gibi görünmüyordu. İlk başlarda onun Arel'e karşı bir şeyler hissetmesinden endişelenmiştim ancak sandığım gibi bir durum yoktu aralarında.

Bu güzeldi çünkü birini üzmek istemezdim bir diğer deyişle bir kızın daha düşmanlığını kazanmaktan korkuyordum.

Uzun zamandır gizli mabedime de hiç gidememiştim havalar soğumadan bir kez daha gidip yüzsem hiç fena olmayacaktı. Nitekim bütün bedenim suya hasret kalmıştı. Yarın cumartesiydi bütün günümü şelale de olmak üzere planlayabilirdim. Bu düşünceyle yatağıma yattım ve yarının bir an önce olmasını diledim.

...

Sabahın ilk ışıkları odamın karanlığını ele geçirirken yavaş yavaş tatlı tatlı esnedim. Bugün dinlenme günüydü ve kendimi olabildiğince şımartacaktım.

Işıl benden önce mi uyanmıştı yoksa gece hiç gelmemiş miydi? Yatağı hiç bozulmamış gibi görünüyordu sanırım kuzeninde kalmıştı yine. Madem bu kadar erken uyandım önce bedenimi sıkı bir koşu ile ödüllendirmeliydim.

Taytımı ve tişörtümü giydikten sonra kampüsün koşu alanında koşmaya başladım.

Sanırım hafta sonu erkenden kalkan bir tek ben vardım. Tahminimce herkes dün geç saatlere kadar eğlenmiş geç yatmıştı. Dolayısıyla öğlene kadar çok fazla insan ortalıkta olmayacaktı. Bu da demek oluyordu ki sakince bir kahvaltı yapabilir ve şelaleye gidebilirdim ya da kahvaltımı da alıp o güzel manzaranın içinde yapabilirdim? Aklıma gelen bu fikirle daha da keyif aldım; evet kesinlikle öyle yapmalıyım.

Koşudan sonra alelacele duş alıp, kahvaltımı aldım ve şelaleme doğru yürüdüm. Yoğun geçen birkaç haftanın ardından hem bedenime hem de ruhuma iyi gelecekti.

Her ihtimale karşı temkinli adımlarla geldiğimde etrafta birilerinin olup olmadığını inceledim bir süre.

Etrafta kimse görünmüyordu bu güzel aynı zamanda suyun içerisinde birbirine yapışmış olan kimse de yoktu.

Demek ki gerçekten yalnızdım ve bunun tadını çıkarmaya başlasam harika olacaktı; hemen elimdekileri ağacın kenarına koyup çantamdan kurtuldum. Sırtımı ağaca vererek kahvaltımı yapmaya başladım. Karnımı iyice doyurduğumdan emin olduğumda yiyeceklerimi bir kenara toplayarak kitabımı çantamdan çıkardım ve çayımdan bir yudum alıp okumaya başladım.

"...Ulaşamadığın biri için ulaşılmaz olmak kalbin tek çaresiydi. Biriken yaşlar ağlamamak için hınçla kısılan, titreyen gözlerinden damla damla süzüldü Numi'nin. Ne kadar da salaktı. Sonje'nin kendini beklediğini düşünecek kadar insansıydı! Sonje manyetik kutba doğru yola çıkmıştı çoktan. Numi gelsin ya da gelmesin çoktan yollanmıştı. Ona hiç bağlanmamalıydı..." Aeden. 

Tesir I - Tesir II  "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin