Boşa geçmiş birgün daha.
Aynadaki yansımama bakıyorum. Neden kendime bunu yapıyorum? Neredeyse kendimi rafa kaldırdım. Ve hayatım senin ve... senin üzerine kurulu oldu.
Neden kendime acı çektiriyorum?
Dersini almayan bir mazoşist miyim? Yoksa fazlasıyla aşık olan salak mı?
Bilmiyorum.
Bugün seni bir kızla gördüm. Açıkçası ona gülüşünü kıskandım. O gün belki bana da öyle gülümsersin diye düşünmüştüm. Fakat sen bana tek kelimeyi fazla gördün, Ashton.
Sana başkasının dokunduğu fikri bile içimi acıtmaya yetiyorken bu sence de fazla değil mi?
Calum'u görmeme rağmen benimle uğraşmadı. Belki onun çocuğunun olmamasına sebep olacaktım. Ama yüzüme bakınca bu olaydan önce ne yapıyorsa onu yapmaya devam etti. Yani tanımıyormuş gibi yaptı.
Sanırım seninle konuşmayacağım. Bir anlık gelen cesaretin süresi beş dakika olmalı. Konuşursam büyük ihtimalle umutlarımı söndüreceğim. Bakışların öyle olacağını söylüyor. Belki böyle uzaktan devam etmek en iyisi.
Kendimi doğru düzgün avutamıyorum bile.
Annemle bugünü daha da kötü hale getiren bir kavga yaşadık. Bu sefer susamadım, Ashton. Susamadım, çünkü üzerime damgaladığı kırıcı sıfatlardan başka bir şey söyledi.
"Senden nefret ediyorum. Keşke seni dünyaya getirmeseydim."
Bu beni mahvetti. Oysa bunu söylemesini gerektirecek tek kelime etmemiş, bir şey yapmamıştım. Daha fazla üstelemedim. Gözlerimi kurulayıp odama çıktım.
Hala odamdayım. Ağlamaktan gözlerim ağrıyor. Karnım fazlasıyla acıktı. Ama onunla karşılaşma olasılığım olduğu için aşağı inmeyeceğim.
Keşke yanımda olup her şeyin iyi olacağını söyleseydin. Ama sağıma bakıyorum yoksun, soluma bakıyorum yine yoksun.
Ah, doğru. Sen hiçbir zaman yanımda olmadın.
Telefonum çalıyor. Bu sürekli olan bir şey değil. Önemli olmalı.
Görüşmek üzere, Ashton.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Everything I Didn't Say | Irwin
Fanfic"Astımım vardı, fakat tek isteğim karşımda sigara içişini izlemekti."