~Baekhyun~
Ona bir şey söylemek istemiyor sadece dudağımı dudaklarına değdiriyordum. Ona olan özlemimi bir nebze olsa durdurabilmek içindi bu. Onu deli gibi seviyordum. Bunu artık biliyordum. Her öpüşümde daha da istiyordum. Sonsuza kadar dudaklarımız ayrılmasın , kokusunu beni boğsun istiyorum. Onunla bir ömür istiyorum. Gözlerimden yaş geldiğini anlayınca geri çekildim. Onu öpmüştüm . Tepki vermemiş ve gözlerini kapamıştı. Bu beni mutlu etti. En azından benden uzaklaşıp gidebilirdi. Belki uyu numarası yapıyordu ama uyumuyordu biliyordum. Yanağından süzülen yaşlar bunun kanıtıydı. Ona doğru sokuldum. Başımı göğsüne yaslayıp kalbini dinlemeye koyulduğum sırada konuştum:
"Beni bırakmadığın için teşekkür ederim Channie. S-seni s-seviyorum. "
zorda olsa söylemem gerektiği biliyordum. Bunu bilmeye hakkı vardı. Sesini çıkarmadı ve sessizce uykuya daldım. Onun kokusuyla, onun varlığıyla uyumak... bunu hiç bir şeye değişmezdim.
Sabah uyandığımda yatağın yanı boştu. Ne bekliyordum ki! Yavaşça yattığı yastığı alıp bütün kokusunu içime çekip gülümsedim. Doğrulup lavaboya gidecektim ki burnumu güzel kokular doldurdu. Lavabo umrumda değildi. Hemen aşağı inip devi görmek için merdivenlere geçtim ama bazı şeyler beklediğim gibi değildi. Mutfakta Luhan vardı. Krep kızartırken aynı zamanda ıslık çalıyor şarkı mırıldanıyordu. Hayal kırıklığı ile aşağı indim.
"Günaydın Baek! Nasılsın? "
"Günaydın Lulu! Iyi sayılır."
"Hadi bakalım krepler soğuyacak. "
"Lulu?"
"Hmm."
"Chanyeol, gitti değil mi?"
"Hayır Baek okuldan izin almaya gitti. Seni bırakıp nereye gidecek?"
İçimde havai fisekler patlarken yanaklarım kızarmıştı. Bu iyi birşey diye düşünerek krepime yumuldum. Luhan da karşıma oturup konuşmaya başladı.
"Sana bir şey anlatmam lazım Baek. "
"Anlatabilirsin ben gayet iyiyim. Artık siz yanımdasınız."
Biraz düşündükten sonra yavaşça yanıma oturdu. Yüzünde aptal bir gülümseme vardı.
"Baek ben biriyle çıkıyorum. Adı Sehun, birazdan buraya gelecek. Onu çok seviyorum ve birbirimize açıldık. Hala onu çok seviyorum. "
"Senin için çok sevindim Luhan. Çok şanslısın."
O sırada Chanyeol eve geldi. Yanında bir çocuk daha vardı. Büyük ihtimalle bu Sehun'du.
Lulu atıldı ve hemen onları karşıladı.
"Hoşgeldin Sehun!"
Doğrudan ona sarılıp yanağına bir öpücük kondurdu. Sehun yanıma doğru gelip elini uzattı:
"Merhaba ben Sehun, sende Baekhyun olmalısın."
"E-evet"
Dedim zorlukla. Baş parmağımı kaldırıp onay işareti verdim. Gerçekten çok yakışıklı ve tatlı bir çocuktu. Onlar birbirlerine tatlı sözler söylerken Chanyeol masaya geçti ve kahvesini önüne çekerek karşıda duran çifte seslendi:
"Hadi ama sonra yiyişirsiniz , kahvaltı yapalım."
Çift masaya oturdu ve güzel dakikalar geçirdik. Kahvaltı bitiminde yukarı odama çıktım ve odada kıyafetlerini bavula yerleştiren Chanyeol'le karşılaştım. Gitme demek istiyordum. Beni bırakma. Seni çok seviyorum. Yüzünü beynime kazımak, kokunu ciğerlerime hapsetmek istiyorum.
"Baekhyun iyi misin?"
Ona bakıp kaldığımı fark etmemiştim.
"E-eevet. C-chanyeol gidiyor musun?"
"I-ım gitmemi istiyor musun? "
"Gitme! "
"Baekhyun merak etme artık Kris tehlikesi yok. O hastanede ve tedavi gördü. Tao yanında ve çok mutl-
"
Chanyeol'un yanına gidip ona sıkıca sarıldım.
"Lütfen gitme Channie."
O da bana sarıldı. Hemde çok sıkı. Hiç bırakmayacakmış gibi. Kafamı yukarı kaldırım yüzüme bakmıyordu:
"Yüzüme bakmak ister misin Channie?"
"Hayır. "
"Benden hoşlanıyor musun Channie?"
"Hayır. "
"P-peki beni sevimli buluyor musun? "
Alt dudağımı sarkıtmış ona bakıyordum.
"Hayır. "
"K-kalbinde bana ait yer var mı? "
"Hayır. "
Gözlerim dolmuştu.
"Peki herşeyi bırakıp gitsem arkamdan ağlar mısın? "
"Hayır. "
Ağlıyordum arkamı dönüp kapıya yöneldim. O anda Chanyeol bana arkadan sarıldı ve ağlayarak söylendi:
"Senin yüzüne bakmak istemiyorum çünkü kıyamıyorum. Senden hoşlanmıyorum, seni seviyorum. Seni sevimli değil, başdöndücü buluyorum. Kalbimde sana ait bir yer yok çünkü kalbim zaten senin. Ve eğer bir gün gidersen arkandan ağlamam,ölürüm. "
Ikimizde sesli ağlıyorduk. Yavaşça arkamı döndüğümde onu kırmızı gözlerini gördüm. O daha önce hiç ağlamamıştı. Ben sevinçten ağlıyordum oysaki. Yavaşça yanaklarından süzülen damlaları elimle sildim. Gözgòzeydik.
"Bende seni seviyorum Channie. "
Elini belime götürdü. Sımsıkı sarılıyor kokumuzu hissediyorduk. Saçlarımı koklarken konuşmaya başladı:
"Geç kaldığım için üzgünum bebeğim. "
"Affettim seni koca dev, şimdi öp beni."
Chanyeol ilk defa beni öpecekti. Kalbim pır pır atıyordu. Elini yavaşça kaldırıp enseme koydu ve o hasret kaldığım dudakları hissetmemi sağladı. Öyle aşkla öpüyordu ki ! Bu his bambaşkaydı. Ferhat'ın Şirin'e olan hasreti gibi hasretle öpüyordu beni.Bir süre onun tadını almadan , onsuz olmadan nasıl yaşadım diye düşündüm. Kısa ama aşk dolu öpücükten sonra alınlarımızı birbirine değdirerek konuştu:
"Sonsuza kadar benim olur musun? "
Evet ilk hikayeminde sonuna geldik. Aslında daha da uzatmayı düşünüyordum fakat lise son olarak bunu yapmak gercekten zor. Okuyan herkese teşekkür ederim. Sürç-i lisan ettiysem affola♥ umarım beğenmiştirsiniz^^