~Çığlık~

3.7K 266 11
                                    

~Chanyeol~

Uykusuzluktan şişmiş gözlerle Luhan'a bağırıyordum:

"Luhan daha hızlı! "

Bir elimle de Tao'nun ensesini sinirle sıkıyordum. Kaç gündür Baekhyun'u arıyorduk. Gitmediğimiz polis merkezi , aramadığımız kimse kalmamıştı. Sinir krizine giriyor, Luhan'a durduk yere bağırıyordum. Ne yapabilirdim? Kafamda deli sorular dönüyordu. Onu Kris'in kaçırdığını bilmeme , hatta bunu kulaklarımla duymama rağmen ona engel olamamıştım. En son liseden arkadaşlarımı topladım ve büyük bir arama başlattım. En sonunda Tao'yu bulmuşlardı. Tao demek Kris demekti. Tabiki Tao'nun ağzından lafı almak zor oldu ama bunu yapmalıydım. Onu bodruma kapatıp yarım saat Baekhyun'umu düşünerek dövdüm. Isteğime ulaştığımda arabaya atladık ve yeri bize tarif etmeye başladı. En son hedefimize ulaştığımızda arabadan ilk inen ben olmuştum. Kris'ten korkmuyordum. Hatta şu an tek istediğim onu bulup ölene kadar dövmekti. Kapıyı kırarak açtım. Hızlıca gözüm Kris'i aradı fakat yoktu. Ev iki katlı gayet güzel döşenmiş bir evdi. Birbirimize baktık ve hemen Tao'nun yakasına yapıştım. Gözü moruklarla ve yaralarla dolu ve cidden korktuğu belliydi. Yavaşça elini kaldırdı ve tam yukarı katı gösteriyordu ki tiz bir çığlık kulaklarımı doldurdu. Bu Kris'in sesiydi. Aniden elimdeki çocuğu yere fırlatarak yukarı çıktım. Odaya girdiğimde Kris odanın köşesinde başını bacaklarını arasına almış ağlıyordu. Afallamıştım. Korkuyordum. Baekhyun nerdeydi? Sinirim hala geçmemişti ama Kris'i ilk defa böyle görüyordum. Kris'e doğru yaklaşıp başını kaldırdım. Şok olmuş gözlerle bana bakıyordu ve titriyordu:

"Baekhyun! O nerde?"

Bana cevap vermedi ama gözleriyle odaya bağlı olan tuvalete baktı. Anladım ve dosdoğru tuvalete girdim ve o tabloyu gördüm. Tiz bir çığlık atıp dizlerimin üstüne çöktüm. Yanaklarımdan akan yaşlar çenemde birleşiyor ve yere düşüyordu. Allah'ım ben ne günah işledim? Kendime gelir gelmez hemen onun yanına gittim. Nabzını kontrol ettim. Hala yaşıyordu. Tişörtümün alt kısmından parçalar kopararak bileklerini sardım. Ellerim titriyor bacaklarım tutmuyordu ama şu an bunun sırası değildi. Onun kucaklayıp merdivenden aşağı indim. Dosdoğru arabaya bindim. Onun baygın suratını görmek beni korkutuyordu. Son hızla gaza bastım. Bir kaç dakika sonra hastanedeydik. Hemşireler sedye ile onu alıp ameliyathaneye sokarken sadece arkasından bakabildim. O bunu hakedecek hiç bir şey yapmamıştı. Ölüm bu kadar kolay mıydı? Onsuz yaşamak neden bu kadar zordu?

BaekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin