>BADEM-7<

129 7 8
                                    

Pinhani-Beni Sen İnandır

Multi: Tane 💕

>BADEM-7<

“Kalk artık uykucu!” Omzumu dürten kişi ile omzumu silkeledim.

“Sen ona bakma Taneciğim. O hep öyle yabanidir. Masum gibi görünür ama aslında bir tilki kadar kurnazdır.” Kafamı Cansu’nun sözleri ile kaldırdım.

“Bana mı dedin sen onu?” Kafamı yavaş bir şekilde arka tarafıma çevirdiğimde kin dolu gözlerle beni izlediğini fark ettim. Yanımda oturan Tane ise bu hareketimden ötürü şaşkınca bir Cansu’ya bir bana bakıyordu.

“Sence kime dedim? Senden başka kurnaz mı var?” Derin bir nefes alırken bağırmasından ötürü hafiften cızırdayan kulaklarıma aldırmadan ayağa kalktım.

“Buradaki tek kurnaz sensin kızım! Delirtme adamı!” Hafif yüksek çıkan sesimle boğazlarımdaki kuruluk hissi gün yüzüne çıkmıştı.

“Yapma ama Badem. Bütün sınıf kimin kurnaz olduğunu biliyor. Kimin yılan olduğunu da biliyor. Beni nasıl paramparça ettiğinin de farkındalar.”

Yüz ifadesi öyle bir kıvamdaydı ki kendi kendimi suçlu görmeye başlamıştım çoktan.

“Ben mi istedim ya Berk’in beni sevmesini? Kendisi sevdi. Kendisi karar verdi. O aldattı seni, evet. Ama yanlış biliyorsun ben sizin aranıza falan girmedim. Sizin aranıza giren ben değildim. Ben değilim.”

Yanıma hızla geldi. “Sendin kızım, sendin!” diye tüm gücüyle bağırıp göğsümden itti.

Aniden yere düştüğümde kulaklarım çınlamayı geçmiş, başka bir boyuta doğru ilerlemişti. Dizlerimi kendime doğru çekip, kulaklarımı ellerimle örttüm. Çınlama geçmiyordu. Bitmek bilmiyordu. Dişlerimi kıracak kadar sıkmaya başlamıştım. Gözlerimden acıdan yaşlar akmaya başlamıştı. Kulaklarım normal insanlar gibi sağlıklı değildi. Bunu ilk kez geçen sene öğrenmiştim. O günden beri kendimi stresten, sıkıntıdan, yüksek seslerden uzak tutmaya çalışmıştım.

İşe yaramıyordu. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Kolumdaki el ile sırama oturdum. Çantamı alıp ilacı çıkardım içinden. Su ile içiverdim. Bir değil, iki hap attım bu sefer. Geçmesi lazımdı. Geçmesi gerekiyordu.

“İyi misin?” Tane’nin sorusuyla kafamı salladım. Çantamı elime aldığımda yavaşça ayağa kalktım. Kulağımdaki uğuldamalar, çınlamalar bitmiyordu.

“Gitmem lazım” diyerek yanından geçip gittim. Okuldan dışarı kendimi attığımda hastaneye yürümeye başladım. Rutin kontroller için gelmemi söylemişti doktor.

Caner Tan

“Nerdesin?” Esma’ya sorduğum soruya kkb cevabını alınca asansöre bindim. KKB katına gelince asansörden indim.

Boğazı ağrıdığından yanında olmamı istiyordu Esma. Üç gündür dibimden ayrılmayan bir kızdı kendisi. Güzeldi falan ama yılışıktı. Hem de fazlasıyla.

Odayı bulunca içeriye girdim. Tek başınaydı. Üzerinde hastane elbisesi değil de şortu ve tişörtü vardı.

“Hoş geldin aşkım” deyip dudağımı öpmeye kalktığında durdurdum onu. Namahrem ulan! Hoşt!

Elimdeki çikolata dolu BİM poşetini yanına koyup “Geçmiş olsun Esma.” Dediğimde gülümsedi.

Yatağın kenarını gösterdiğinde göz devirdim.

“Esma işim var. Ayrılalım diyecektim. Telefondan bunu söylemek olmaz diyerek yanına geldim. Şimdi de gidiyorum. Görüşmeyelim.” 

Yılışıktı ve yapışkandı. Onunla daha fazla ilerleyemezdim. Ona daha fazla umut veremezdim.  Kapıyı onun şaşkın yüzüne örtüp, koridorda ilerlemeye başladım.

“Abla yapma. İstemiyorum” Tanıdık bir ses kulağıma dolduğunda refleksle kafamı da o tarafa çevirdim.

Yan taraftaki koridordan geliyordu. Ses yüksek çıktığından mı, yoksa tanıdık olduğundan mı bilmem ama ayaklarım çoktan o tarafa doğru hareket etmişlerdi.

“Badem bir yıldır gizliyorsun annenden. Her gün onunla karşılaşıp da şu dosyaları görecek diye ne kadar korkuyorum biliyor musun?”

Nil abla bu hastanede hemşireydi ona okey de, Badem neden buradaydı?

Badem ağlamaklı yüzüyle koltuğa çöktüğünde “Yapamam. Onların da düzenini bozamam. Bunlar” diyerek elleriyle kulaklarını gösterip, kafasını kaldırdı. “Bunlar beni ölüme götürse de söyleyemem abla. Onları da öldüremem.”

Hıçkırmaya başladığında doktor olduğunu düşündüğüm beyaz yakalı kadın onun yanındaki koltuğa oturdu. “Tamam ağlama Badem. Haplarına devam et, ailen de bilmeyecek. Sen de daha fazla yüksek ses maruz kalmamaya dikkat et. İki ay sonra olacak ameliyatın için ne yapacaksın peki? Ailene ne diyeceksin?”

Kafasını kaldırıp gözyaşlarını sildi. “Yurtdışına anneannem ve dedemi özlediğimi söyleyerek gidiyor gibi yapacağım. Onlar zaten arada öyle şeyler yaptığımdan takmazlar fazla. Bu ameliyatta iyileşme oranım ne kadar?”

Kadın elindeki kağıtlara baktı. “Çok düşük bir oran. Masada bile kalabilirsin Badem.”

Badem yüzüne bir gülümseme kondurdu. “Eskisi gibi huzurla duymak istiyorum. Annemin, babamın, kardeşimin, Seher’in ve Tan’ın sesi olmadan yaşayamam ki ben. Daha Tan’ın bana sevgisini ilan etmesini duyacağım. Duymadan o masada kalmam ben”

Ayaklarım geriye doğru hareket etmişlerdi. Anlamıştım bana yazan gizli numara oydu.

İşitme organıyla ilgili bir sorunu vardı.

Beni seviyordu.

Yakışıklılığı, zekiliğimi ya da motosikletimi değil, beni seviyordu.

“Sevsene beni” Böyle yazmıştı bana. Onu sevmemi istiyordu.

“Sevdireyim sana kendimi” demişti bana.

Sevdirmesi lazımdı o zaman.

Elime telefonumu alırken içimde pişmanlık belirtisi olmadan bir yola girmiştim. Sanki içimde çürüyen bir şeyler canlanıyor gibiydi. Bilemiyordum. Anlam vermedim.

Tan; Sevdir bana kendini. Ama öyle bir sevdir ki ölüm bile karşı koyamasın bize.

-
Şimdi bu Tan bu hareketleri neden yapmış olabilir? Aşağıdaki sayıları satır arası yorumlara yazabilirsiniz.

Badem’in onu sevdiğini duyduğu için?

Badem’in ölecek olduğunu duyduğu için?

İçinden geldiği için?

Badem’ e acıdığı için? 

Tan iyi mi yaptı şimdi? Yorumlarda coşalım arkadaşlar!

BADEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin