>BADEM-9<

99 11 4
                                    

Konuya Fransız- Hallice Halim

>BADEM-9<

“Anladın mı?”

Dudak büküp, kafasını iki yana salladığında kafamı arkaya attım.

“Yapma ama bu üçüncü anlatışım,” Ellerimi yüzüme örttüğümde “Ya anladım, kandırdım seni” dedi.

Haylazca gülüşünü görünce gülümsedim ben de. Beni mutlu eden kişi sevdiğim olunca daha da bir mutlu oluyordum.

“O zaman diğer soruya geçelim” dediğimde çalan telefonum ile dikkatim dağıldı. Elimi masada ters duran telefonuma uzattım.

Arayana baktığımda kaşlarımı kaldırdım.

Tane arıyor...

“Bir dakika sonra devam edelim mi?” diyerek çalan telefonumu işaret ettiğimde kafasıyla onayladı.

Pencereye doğru ilerleyip telefonu yanıtladım.

“Efendim Tane?”

“Badem iyi misin? Apar topar okuldan çıktığında aramak aklıma gelmemişti. Nasılsın? Daha iyi misin?”

“İyiyim ya. Bir şeyim yok, turp gibiyim Tane. Ara sıra oluyor öyle, sen bakma bana.”

“Neden oluyor peki?”

“Stresten yaa, neden olacak başka?” Yapmacık bir şekilde güldüğümde sesi inanmış gibi çıkıyordu.

“Tamam o zaman. Yarın okulda görüşürüz?”

“Görüşürüz Tane,” diyerek telefonu kapattım.

Arkamı döndüğümde Tan’ın bana bakıyor olduğunu fark ettim.

Gülümseyip yanına gittim. Telefonu masaya koyup “Hadi devam edelim,” dediğimde telefonumun yine ötmesiyle oflayıp elime aldım.

Niloş arıyor...

Aramayı yanıtlayıp telefonu kulağıma dayadım. “Efendim anne?”

“Kızım yemek vakti. Gelmeyecek misin?”

“Tan’a konu anlatıyorum anne. Siz yiyin yemeği, ben gelince bir şeyler atıştırırım.”

“Badem’im sakın o Dicle cadalozunun yaptığı yemekleri yeme, mide felci geçirirsin! Aman tövbe!”

“Tamam anne, tamam. Görüşürüz” diyerek telefonu kapattığımda “Her zamanki annem işte. Dicle ablayla yıldızları barışamadı gitti,” diyerek omuz silktiğimde gülümsedi.

“Alıştım artık birbirlerine ettikleri laflara. Ama derse dönmeden yemeğe mi insek?”

“Olur” diyerek sandalyeden kalktığımda ben önde, o arkada salona gittik.

Masadaki insanları görünce göz devirmeden edemedim. Cansu ve ailesi vardı masada.

“Badem hoş geldin kız. Önceden geleceğini söyleseydin maçı açardım,” dediğinde sırıttım.

Berke amcam ve ben Galatasaraylıydık. Fanatiktik. Bir araya gelir, maçları beraber izlerdik. O zamanlarda bu ev şenlik havasında olurdu. Çığlıklar, tezahüratlar, zıplamalar, atıştırmalıklar…

“Bir dahaki sefere gelirim Berke amcam, sen iste yeter” diyerek havadan öpücük attığımda sırıtıp yanağını gösterdi. Berke amcam benimle kafa dengi bir insandı. Kızı gibi görürdü bir nevi.

“Oğluşum bir sandalye getir, kendine. Sen de gel Bademciğim, otur buraya,” diyen Dicle ablama uyup yanına oturdum.

Tan sandalyesini yanıma koyup, kendine bir tabak getirdi. Tam karşımda oturan Cansu bana kötü bir şekilde bakıyordu.

BADEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin