>BADEM-13<

103 10 9
                                    

Bölüme geçmeden önce medyaya koyduğum kızımın, canımın doğum gününü kutluyorum. Görmeyecek biliyoruz ama kutlayalım canım! Kdldldf

İyi ki doğmuş benim küçük bebeğim. Büyüyor her geçen gün. Ne kadar büyürse büyüsün seviyorum onu!

Bölüm sırasında ağlamayın diye şuraya peçete bırakmak isterdim ama çok duygusal değil bence. İyi okumalar dilerim!

Sezen Aksu- Git

>BADEM-13<

Omzundaki elimi tuttu eleriyle. Narin, uzun parmakları vardı.

“Ailenden daha ne kadar saklayacaksın peki? Hayatında belli bir anlama sahip olan o insanlardan daha ne kadar saklayacaksın?”

Elimi elinden çekmeye çalıştım. Çok sert tutuyordu.

Çekemeyip kaldığımda üfleyip, “Ameliyata gireceğimi de, yurtdışına gidiyorum deyip de gitmeyeceğimi de söylemeyeceğim.”

“Anladım” dediğinde cümleme devam ettim. 

“Yaşarsam kendim söylerim ama eğer ölürsem” dediğimde öbür eliyle dudağıma vurdu.

“Napıyorsun ya?”

“Ölüme gidersen benimle gidersin” dediğinde anlamsızca baktım ona. Ne saçmalıyordu bu manyak?

“Anlamadım?”

“Bana kendini sevdirmeden ölüme gitmeye cüret etme bile,”

Şaşkınca baktım suratına. “Se- Sen beni mi kandırdın?”

“Kandırmadım. Söylemen için sana zaman tanıdım,”

“Bir hafta mı tanıdın sen bana?”

Gözlerim yerinden fırlayacakmış gibi olmuştu. Saçmalıyordu şuan. Her şeyi, onun gizli numarası olduğumu biliyordu.

Hastanede neden olduğumu da biliyordu. Hastalığımı da biliyordu. Her şeyi bilmesine rağmen benimle oynamıştı. Kandırmıştı beni.

Hastanede beni takip ettiğini fark etmiştim, ama gizli numara olduğumu öğrendiğini bilmiyordum. Nasıl bilebilirdim? O karmakarışık bir çocuktu işte.

Sorduğum soruyu kafasıyla salladığında elimi elinden çekip, omzuna vurdum.

“Ben seni çocukluğumdan beri severken sen bana sadece bir hafta mı tanıdın? Söylemek isteseydim sana hep söylerdim. Ama sonra bana yüz çevirdiğinde ne yapardım? Oturup ağladığımla kalırdım. Kalbim seni sevdiğim için değil de kendimden nefret etmeye başladığım için hızla atardı. Senin yüzüne bile bakmaya utanırdım. Seni takip etmekten vazgeçer eve kapardım kendimi. Belki de annem gibi intihara teşebbüs ederdim. Hastalıktan değil de intihardan ölürdüm?”

Ağlamaya başlamam uzun sürmemişti. Haklıydım. Ve bu kalbimin delicesine atmasına neden oluyordu. Göz yaşlarıma tepeden yağan damlalar gelince kafamı kaldırdım ağır ağır. Gökyüzü bile bana ağlıyordu.

Hayat bana kıçıyla gülüyordu.

O ise karşımda bön bön bakıyordu. Sanki dans eden iguana varmış gibi dikkatle bakıyordu.

Gözlerini oymak istiyordum. Ama o güzel gözlerine de dokunmak istemiyordum. Yağmur hızlanmaya başladığında gökyüzündeki gözlerimi ona diktim.

Kirpiklerinde yağmur damlaları birikmişti. Elim istemsizce o manzarayı bozmak için harekete geçti.

Yanağına dokunan ellerim bu soğukta cayır cayır yanmaya başlamıştı. O ise sadece izliyordu. Elim göz altlarına gittiğinde irkilip gözlerini kapattı.

Kirpiklerindeki damlaları kıskanmıştım. Onlar bile benden daha fazla dokunuyorlardı Tan’a. Bir an yağmur damlası olmak istemiştim.

Elimi sanki ateşe sokmuş gibi aniden çektiğimde gözlerini açtı. Havaya baktığımda kara bulutların her tarafa yayıldığını fark ettim. Yağmur da hızlanmıştı zaten. Üzerime bakmak için kafamı eğdiğimde formanın üzerindeki hırkanın da, eteğimin de ıslandığını fark ettim. Aman ne güzel!
Gözlerimdeki onun deyişiyle ‘siyah yaşları’ silmek için hırkamın kolunu kullandım.

O görmeden hırkanın yaşları silmediğim diğer tarafıyla kol kısmına burnumu da silip omzumdan düşmek üzere olan çantayı sıkıca kavradım.

Gözlerimi ona çevirdim.

“Lütfen bir süre birbirimizi hiç görmeyelim” dedim akan burnuma inat konuşmaya çalışarak.

Gözleri şaşkınlıkla açıldığında sözüme devam ettim. “Lütfen bir süre mesajlaşmayalım”

Bu sefer kaşları kalkınca göz devirip, “Lütfen bir süre görüşmeyelim. O yüzden bay bay” diyerek yanından geçip gittim. Tutmaya çalıştığım göz yaşlarım daha daha akmak için çabalıyorlardı. Salıverdim onları yanaklarımdan dökülmeye başladılar.

İyi değildim.
Onsuz hiç iyi değildim.
O benim hayat enerjimdi, şimdi ise o enerjiyi sömürmüştü.
O benim en sevdiğimdi, bir o kadar da kendimden nefret ettiğimdi.
O fazla, ben eksiktim.
O içi dolu bir sürahi, ben kırıklarından geçilmeyen bir bardaktım.

Biz olmamıştık hiçbir zaman. Biz değildik. Ben ve O’ydu. Badem ve Caner Tan’dı.

Hayatımdaki anlamını bilemeyen çocuktu, çocukluğumdu.

Şuandan itibaren kendime çeki düzen verip, derslerime yoğunlaşacaktım.

Onu belki unutamazdım ama görmezden gelebilirdim. Görmezden gelebilmeyi umuyordum.

-
Ama ben bu Tan'ı döverim! 🙄

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi şuraya alayım. Görüşmek üzereee!

BADEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin