-BU HİKAYE TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜ OLUP GERÇEK VEYA TÜZEL KİŞİLERLE HİÇBİR ALAKASI YOKTUR-
Koğuşta kesif bir sigara dumanı, arada bir gürleşen cılız mırıltıların üzerinde yayılıyordu.
Açık görüş günü olmasına rağmen neredeyse tüm masalar doluydu. Koğuş sakinleri, ziyaretçilerinin olmamasını umursamıyormuş gibi kendi aralarında hararetle konuşup sigaralarını tüttürüyordu. Ancak ara ara büyük demir kapıya takılan bakışlarındaki beklenti ifadesini de saklayamıyorlardı.
Sincap lakaplı,yakalanmamakla nam salmış bir hırsız ailesinin yüz karası oğlu Fatih usulca yanındakini dürttü. Açık tütünü sarmakla meşgul olan Urfalı İbrahim kızgınlıkla kaldırdı başını.Ancak kader arkadaşının sırıtan yüzünü görünce salıvermek üzere olduğu okkalı küfrü yutmak zorunda kaldı. Fatih başıyla biraz ilerisini işaret edince de yavaşça gözlerini o yana çevirdi.
Gizlice gözetledikleri adam etrafında Uzun diye tanınan Sadrettin Uzunboy'du. Uzun kimsenin yaklaşmaya cesaret edemediği masasında kaykılarak oturmuş, elinde tuttuğu büyük boy bir fotoğrafa dalıp gitmişti. Hatta o kadar dalmıştı ki içmeyi unuttuğu sigarası dibine kadar yanmış, külü kirli beyaz plastik masaya düşmek üzereydi.
Fatih arkadaşına doğru eğilerek "Yine daldı gitti adam." diye fısıldadı. Hala ağız dolusu sırıtıyordu.
Uyarı dolu bir bakış fırlattı Urfalı İbrahim. "Rahat dur Sincap. Fark ederse ananı ağlatır.Geçen gün laf atan Recep'e ne yaptığını sen de gördün.Gardiyanlar zor aldı elinden.Adamın yüzünü öyle bir dağıtmış ki elimin pansumanı için revire gittiğimde zor tanıdım."
"Merak etmiş adam." dedi Sincap omuzlarını silkerek.
"Böyle yerlerde merak iyi değildir arkadaşım." diyerek elindeki işe döndü Urfalı. "Adamın façasını öyle bir bozarlar ki."
Etliye sütlüye karışmayı pek sevmezdi adam.Zaten o yüzden bir vukuatı olmadan üç yıldır bu izbe yerde rahat yaşayabiliyordu. İtinayla sigarasını sarmaya devam ederken arkadaşının heyecanlı, sabırsız fısıltısını duydu. "Hiç merak etmedin mi yani? Doğruyu söyle..."
"Ettim etmesine ama o kadar." diye cevap verdi Urfalı. Başını özenle yaptığı işten kaldırmamıştı. "Burada sıkıntı yaşamak istemiyorsan fazla özel şeyleri kurcalamayacaksın kardaş."
Bir anlığına sessiz kaldılar. Sonra Sincap bilmesi yasak olan bir şeyden haberdar olan çocukların muzırlığıyla arkadaşına müjdeledi. "Ben biliyorum."
Urfalı İbrahim korkuyla titredi. Bu sırada tütünün büyük bir kısmının parmaklarının arasından kurtularak ayakkabısının üzerine düştüğünü göremedi.
"Neyi biliyorsun?" dedi. Arkadaşına dönen gözleri hayretle açılmış, sesi çatallanmıştı.
"O fotoğrafta ne olduğunu..."
"Atıyorsun."
"Yeminle."
Arkasından hayretten dili tutulan adama eğilip "Baktım." diye fısıldadı. Hala sırıtıyordu.
"Ne zaman?" diyen Urfalı'nın sesi dehşetle dalgalanmıştı.
Arkadaşını şaşırtmış olmanın verdiği keyifle Sincap Fatih heyecanla anlatmaya başladı. "İki hafta önceki görüş gününde... Ziyaretçin var diye çağrılınca yukarıdan deli gibi inmişti ya. Ben de hemen odamı temizleyeceğim bahanesiyle çıkıp çaktırmadan onunkine süzüldüm." dedi övünerek. "Şansıma kimse de fark etmedi tabi."