Bölüm 3

204 20 1
                                    

Pendik esnafından Osman Güzel biraz fazla güvendiği ortağının dalavereleri yüzünden hapisteydi ve daha ilk geldiği gün Sadrettin Uzunboy'un ününü duymuştu. Pek umursamamıştı. Ne de olsa kendisi de evlenip durulana kadar epey serserilik etmişti. Bilirdi bu tipleri...

Aslında hiçbir şey bilmediğini hapisteki üçüncü gününde anladı. Yemek kuyruğunda Sadrettin Uzunboy'a biraz fazla yaklaşmak gafletinde bulunduğunda. Sol yanına yediği yumruğun acısını şimdi bile çok net hatırlıyordu. Nerdeyse bir hafta acılar içinde kıvranmış, ancak bu olaydan sonra onun bulunduğu yerde çok dikkatli olması gerektiğini öğrenmişti.

Şimdiyse tam karısı ile özlemle sohbet ettiği anda adamı karşısında görmek Osman'ı allak bullak etmişti. Sadrettin'in karanlık bakışları belki de sadece bir saniye onu bulmuştu. Ama bu bile Osman'ın yan tarafına nefesini kesecek kadar şiddetli bir ağrının saplanmasına yetip de artmıştı. Korku ter halinde vücudundan boşalırken sessizce içinden küfretti. Adı gibi biliyordu ki mantıktan nasibini almayan adam koğuşunu değiştirmiş olmasına rağmen ilk fırsatta bu karşılaşmanın acısını çıkaracaktı. Taşındığı sırada 'Bir daha gözüme gözükme yoksa...' diyen ruhsuz sesini hatırlayınca elinde olmadan titredi.

Hiçbir şeyden haberi olmayan karısı şaşırmıştı. "Ne oldu Osman? Üşüdün mü?" diye sordu hayretle. "Oysa ki burası çok da serin değil."

"Yok üşümedim." dedi adam.

Hayatta karısına gerçeği söyleyemezdi. Zaten çocuklarla tek başına ayakta durmaya çalışan kadının derdi başından aşkındı. Kendisi için de ne kadar endişelendiğini tahmin edebiliyordu. Üstelik nerdeyse iki karış yukardan baktığı bir adamdan dayak yediğini karısına anlatmak da gururuna dokunuyordu. Acısı sırtına doğru insafsızca yayılırken öfkesini daha da büyüttü sanki. Buna rağmen eşine gülümsemeye çalıştı. Ama kadın hala endişeliydi. Dikkatli bakışları derdini anlamak istermişcesine kocasının üzerinde dolaşıyordu.

Osman elini sızlayan sırtına götürmemek için nerdeyse bütün iradesini kullanmak zorunda kaldı ve sesinin doğal çıkmasına gayret ederek "Ee ...Sonra ne dedin Şadiye'ye?" diye sordu.

Aklı hala kocasının sağlığıyla meşgul olan kadın bir an toparlanamadı. Kaşlarını hafifçe çatarak konuştuklarını hatırlamaya çalıştı. Gözlerinin altında yorgunluktan kaynaklanan koyu renkli halkalar bu hareketiyle daha belirgin hale gelmişti.

"Şadiye'ye planımı anlattım." diye karşılık verdi kocasına. İlk başta tereddütlü olan sesi giderek güçlenmiş, olanlardan duyduğu memnuniyet sesine yansımıştı. "Temizliğe gittiğin zengin evlerinde yemek yapmak için kadın arayanlar olabilir dedim. O da bana misafir ağırladıklarında dışarıdan sipariş verenler olduğunu söyledi. Üstelik yemekleri kendi evimde hazırlayabilirmişim. Böylece çocuklar da yalnız kalmamış olur. Bir de dedi ki..."

Osman şefkatli bakışlarla bu yorgun ama azimli kadını süzerken ne kadar şanslı olduğunu düşünmeden edemedi. Zorluklar karşısında yılmıyordu Meral. İçinden şükrederken Sadrettin Uzunboy'un kendilerine kısa bir bakış fırlattığını fark etti. Bunu görünce sancısı bir anda şiddetlendi ve dikkati dağılıverdi. Artık karısının konuşması bir uğultu halinde kendisine ulaşıyor, çaresizliğinin büyüttüğü öfkesi sanki yan masaya doğru akıyordu. Toparlanmaya uğraştığı sırada birdenbire bu manyakla ne işi olduğunu bir türlü çıkartamadığı, şaşılacak derecede güzel kadının melodik sesini yakalayıverdi. "Karşılığında elmas vereceklermiş."

Şaşıran Osman daha fazlasını duyabilmek için pür dikkat kesilmiş bekliyordu ki karısı yüzündeki ifadeyi fark ederek sustu. "Ne oldu Osman?" diye sordu sonra.

KADER OYUNU- EZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin