Metin ve Semih, Harun Egeli'nin odasında sessiz sedasız bekliyordu. Yaşlı adamın parmağı yine tempo tutmuştu. "Kadına haber veren ve onun kaçmasına yardım eden şu adam... Nasıl biriydi?"
"Maalesef tam olarak göremedim efendim." dedi Semih yutkunarak. "Adam başını yerden doğru dürüst kaldırmadı. Sadece uzun boylu ve siyah giysiler içinde olduğunu söyleyebilirim."
Elektrik mavisi gözler Metin'e çevrildi. "Sen ne düşünüyorsun?"
"Bir bilsem..." Oflayarak arkasına yaslandı dertli adam. "Kocasının bir arkadaşı olabilir, sevgilisi olabilir, ortağı olabilir... Olasılıklar sonsuz gibi..." Gayet üzgün görünen yardımcısına kısa bir bakış attı. "Semih'in anlattıklarını düşündüğümde... Yüzünü gizlemesi filan... Bence bizim orada olduğumuzu biliyordu ve özellikle kendini sakladı. Ancak..."
Genç adam tereddütle duraksayınca "Ancak?" diye sordu Harun Egeli merakla.
"Eğer adam orada olduğumuzu biliyorduysa..."
"Kadın niye eve geldi?" diye tamamladı yaşlı adam.
Metin başını salladı yavaşça ve "Adam bizi sonradan fark etmiş diyeceğim ama..." dedi düşünceli bir tavırla. "Semih sokağa girdiğinde kimsenin kendisini görmediğinden emin."
"Belki yakınlarda oturuyordur."diye fikir yürüttü Harun Egeli. "Olamaz mı? Sizi evindeyken fark etmiş ve..." Metin başını iki yana sallamaya başlayınca sustu yaşlı adam.
"Etraftaki binaları ne olur ne olmaz diye daha önceden soruşturmuştuk." dedi Metin. "O sokakta adamın tarifine uyan kimse oturmuyor."
"Yani yine çıkmaz sokaktayız desene." diye söylendi Harun Egeli. "Kadın bir daha oraya da gelmez."
Metin başıyla onayladı. Arkasından da umutsuz bir bakışla itiraf etti."Evde de kayda değer bir şey bulamadık."
Yaşlı adam şaşkın bir ifadeyle kaşlarını çattı birden. "Eve mi girdiniz?"
"Onları kaybedince..." diye atıldı Semih. "Bari evi bir gözden geçirelim dedik."
"Şuna dibine kadar suça battık desene." dedi yaşlı adam. Kendini tutamayıp sinirli bir tavırla kıkırdamıştı. "Bundan sonra ne olacak çok merak ediyorum doğrusu. Benden korkan ya da çekinen adamların haddi hesabı yok. Ama melek yüzlü küçük bir kız çekinmeden tozu dumana katıp duruyor."
"Çok sinir bozucu bir durum." diye sızlandı Metin. Suratı neredeyse bir daha düzelmeyecek kadar asılmıştı.
Semih dertli patronunu teselli etmek için atıldı ancak telefonu titreşince vazgeçti. Tanıdığı bir numaradan mesaj gelmişti. "Bakabilir miyim abi?" Metin'e bakan gözleri garip bir heyecanla parlıyordu. Onay alır almaz mesaja girdi ve adeta zıpladı yerinde. "İşte..."
"Ne oldu?"
Karşılık veren Semih hevesli tazılar gibiydi. "Eğer kadından yana şansımız kalmadıysa biz de diğer yönden gideriz." Ağız dolusu güldü. "Mesaj Ahmet Çiçek'ten. Şu ölümüne korkan gardiyan... Sadrettin Uzunboy yarın saat tam on ikide özgür bir adam olarak hapisten çıkıyormuş."
Metin öfkeyle gıcırdattı dişlerini. "Önce benim onayımdan geçmeden hayatta olmaz." Yeni haberle neşesi yerine gelen Harun Egeli'ye bakıp "Biz kalkalım efendim." dedi. "Yapılacak bir sürü işimiz var. Hadi Semih."
İki adam çabucak ayrılırken "Gazanız mübarek olsun." diye seslendi arkalarından yaşlı adam.
&&&