Bölüm 14

209 10 0
                                    

Serdar arabasını evine doğru sürerken hala biraz sıkıntılıydı. Metin'le konuştuktan sonra rahatlaması gerekiyordu aslında. Ama amcasının iyi olması Ezel'in kötü olması demekti. Ezel'in kötü olması da kendisinin en büyük felaketiydi. O kahverengi gözlerdeki hüzün hiç çıkmamıştı aklından.Ve o nefis dudakların sarhoş edici tadı.

"Ah Ezel." diye sayıkladı adeta. "Neden bana açılmadın? Neden derdini anlatmadın?" Bir orta yol bulabilirdi. Hiç olmazsa en az zararla kurtulması için amcasını ikna edebilirdi. Ama daha genç kadının nerde olduğunu bile bilmiyordu. Hatta onu bir daha görüp görmeyeceğinden de emin değildi. Sadece bıraktığı notu tekrar okuduğunda içinde öyle bir umut yeşermişti o kadar. Her şey bir yana verdiği zararın derecesi konusunda bile en ufak bir fikri yoktu.

Amcasına ne diyecekti? 'O kadına tutuldum. Lütfen peşini bırakabilir misin?' Düşüncesi bile saçmaydı. Gerçi bir kadın yüzünden deli divane olan bir adam ne zaman mantıklı bir iş yapmıştı ki?

Eve gitmekten vazgeçip karşıya geçmeye karar verdi. Arkadaşlarından biri sabah 'Ortaköy'de olacağız, gelsene' diye mesaj attığında işini bahane edip buluşma teklifini reddetmişti ama belki farklı bir ortam iyi gelebilirdi.Kafasını dağıtmaya fena halde ihtiyacı vardı. Saatlerdir mesaj kutusuna garip garip emojiler gönderip yarasına tuz biber ekmekten çekinmeyen Erdem'in şu dakikada bir hayrının dokunacağını sanmıyordu. Haliyle yapabileceği tek şeyi yaptı. Uzun yıllardır arkadaşı ve aynı zamanda da meslektaşı olan Ayhan'ı arayıp nerde olduklarını teyit etti, arkasından da gaza bastı.

Köprüyü daha yeni geçmişti ki günlerce tüm şehri kasıp kavuran sıcak sonunda niyetini belli etti. Aniden hava kapandı ve kısa bir aradan sonra gök gürültülerinin ardından şiddetli bir yağmur başladı. Silecekler yağan yağmur karşısında zorlanırken yolları sel almıştı. Serdar şansına küfrederek küçük bir kafenin önüne çekti arabasını.Aynı anda da telefonu çaldı. Arayan Ayhan'dı. "Yer değiştirmeye karar verdik. Loti'ye gidiyoruz."diyordu.

Serdar azimle çalışmaya devam eden silecekleri izlerken kara kara kapalı ve gürültülü bir mekana dayanıp dayanamayacağını düşündü. Mümkün değildi. "Yağmur başlayınca ben vazgeçtim." diye karşılık verdi hemen. "Bu seferlik beni affedin. Yol çekilecek gibi değil."

Arkadaşı daha itiraz bile etmeye fırsat bulamadan vedalaştı ve telefonunu kapatıp hızla çıktı aracından. Önünde durduğu kafeye girip rahat bir koltuğa yerleşti. Gözlerinde hayran bir bakışla koşturan bayan garsona siparişini verirken gittikçe kararan havayı izliyordu.

Kahvesini yarıladığında sağnak nihayet hafiflemişti. Bir an önce evinin konforuna kavuşma telaşıyla hesabı istedi ve yola çıktı. Ancak bu kez de dönüş yolunda takılmıştı. Yağmurdan tıkanan araba trafiği insana cinnet geçirtecek bir seviyedeydi. Uzun bir süre adeta milim milim ilerledi ve köprüyü geçtiği an mesafeyi uzatma pahasına da olsa yan bir yola girdi.En sonunda kazasız belasız evine giden yöne dönebildiğinde "Başıma daha neler gelecek bakalım?" diye söyleniyordu. "Bende bu şans varken evimi de su basmış halde bulsam şaşırmayacağım."

Projesinde severek çalıştığı sitenin girişini gördüğünde bile morali düzelmemişti. Ana kapıdaki güvenlik görevlisi elini salladı ve bariyer kayarcasına yana doğru açılmaya başladı. Serdar başıyla teşekkür etti ancak görevli hala el sallamaya devam ediyordu. Sonra elinde şemsiyesi koşarak dışarı çıktı.

Serdar şaşırmıştı. Camı açtı ve merakla gülümsedi. "Ne oldu Erkan?"

"Sakın bana binayı su bastığını söyleme."

"Yok Serdar Bey. Aşk olsun. Bu havada bile şaka yapabiliyorsunuz." Arkasına bakarak eliyle gel manasında işaret etti ve yeniden genç adama döndü. "Bir ziyaretçiniz gelmişti de." diye devam etti mahcup bir tavırla. "Aslında biliyorsunuz kimseyi içeri almam ama yağmur olunca..."

KADER OYUNU- EZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin