~10~

1K 67 23
                                    

Harry ve Ron'un Hogwarts'a gitmesinin üstünden 3 gün geçmişti. Ama hâlâ ne gelen vardı ne giden. Gönderdiğimiz mektupların da hiç birine cevap gelmemişti. Haber alamadığımız her gün daha da kahroluyorduk. Mrs. Weasley ve Ginny'nin tüm günleri ağlamakla geçiyordu. Ben ise gözlerden uzakken, geceleri odamda ağlıyordum.

 Acaba başlarına birşey mi gelmişti? Ah, yine ilk zamanlardaki gibi sürekli düşüncelerimle boğuşmaya başlamıştım. Bunu engelleyebilmek için merdivenlerden inmeye koyuldum. Biraz bahçeye çıkıp hava almak iyi gelirdi.

 Bahçeye çıktım ve oradaki banka oturdum. Rüzgârdan dolayı biraz üşüyordum ama sorun değil, kim bilir Ron ve Harry ne yapıyorlardı?

"Kapa çeneni Mione!" dedim kendi kendime. "Mione" demek içimi acıtmıştı. Sadece Ron bana 'Mione' derdi. Ve tam bu sırada biri bahçeye buharlaştı. Etrafta sis vardı ve zifiri karanlıktı, kim olduğunu göremiyordum. Bana yaklaştıkça kızıl saçlarını farkettim. Herhangi bir tehlikeye karşı asamı çıkardım ve cesaretimi toplayıp ayağa kalktım. Sonunda sisin içinden çıktı kızıl adam. Bir kimlik tanımlama büyüsü gönderdim.
 
 Büyünün cevabı ile koşup sarıldım kızıl saçlıya. Ron gelmişti! Çok uzun süre olmuş olmalı ki beni kendinden ayırdı. "Harry nerede?"
 "Hermione bu saatte neden dışarıdasın?"
 "Ron, Harry nerede?!"
 "Gelmedi!" dedi en sonunda. "Neden?" diyebildim sadece. Aklımdan türlü türlü ihtimaller geçiyordu. Ya Harry'e bir şey olmuşşa?!

 Anlamış olmalı ki, "O iyi." dedi. Ve ekledi: "Ben de geri gideceğim. McGonagall, Hogwarts'ı düzenlemek için hepimizi çağıracakmış ama şatoda farklı bir büyü tespit etmiş. O yüzden sadece beni ve Harry'i çağırmış. Ve büyüyü tespit etmeyi başardık. Tahmin ettiğimiz gibi büyü Muggle-Doğumlular'ın şatoya yaklaşmasını engelliyor. Ölüm Yiyenler koymuş olmalı büyüyü. Anlamadığımız sadece iki şey var: bir, büyü neden savaştan bu kadar süre sonra etkinleşti? İki, Harry nasıl şatoya zarar almadan girebildi? Çünkü biliyorsun, o bir..."

 "Melez." diye tamamladım cümlesini. "Daha ne kadar orada kalacaksınız?"

 "Çok sürmez, biz de tam bilmiyoruz ama yaz bitmeden geleceğimize garanti verebilirim. Şimdi, dinle Hermione: bizi merak etmenize hiç gerek yok. Ve lütfen McGonagall izin verene kadar mektup göndermeyin -göndermeye çalışmayın-. Ve kendinizi koruyun, -bunu söylediğim için üzgünün ama- gecenin bu saatinde tek başına dışarı çıkmak gibi aptallıklar yapmayın. HİÇBİRİNİZ!"

 "Ron..." diyebildim. "Gitme."

 "Gitmek zorundayım Mione. Şimdi git ve uyu. Yarın sabah da herkese bunları anlat. Bizi merak etmesinler."

 Hiçbir şey diyemedim. Bunun yerine koştum ve kızıl saçlının dudaklarına yapıştım. Ellerimi saçlarına doladım. Bunu savaştan sonra ilk defa yapıyordum. Ama muhteşemdi. Dudaklarındaki gülümseme benim için en büyük mutluluktu. Ve ayrıldık. "Kendine iyi bak Mione."

 "Siz de."

king of my heart; romioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin