~1~

2.4K 109 27
                                    

baştaki bölümler kısa ve saçma, buraları yazarken çok acemiydim ama yine de diğer bölümlere şans verirseniz mutlu olurum, hemen bırakmayın lütfen ♡

ek açıklama (30.06.2020): hikâyeyi geçen sene yayınlamış olmama rağmen bölümlerin çoğunu daha önceden yazmıştım. (zamanında panomda yazdığımı paylaştığımda düzenlemeyi kastediyordum) yani hikâyede şu anki görüşlerime -özellikle de şu an gururla savunduğum eşitlik ilkesine- uymayan yerler var. ben gözüme çarptıkça siliyorum/düzeltiyorum ancak gözden kaçırdıklarım olabilir. bunun bilincinde okumanızı isterim. ayrıca bazı bölümler 1. kişi, diğer bölümler 3. kişi ağzından anlatım olmuş ancak düzenlemeye hiç vaktim olmadı, kusura bakmayın. ♡

 Hermione
 Savaş bitmişti. Ama sanki bir şeyler eksikti hala. Dobby, Hedwig, Remus, Tonks, Moody, Sirius, Fred, Dumbledore, Snape, Colin ve hatta Lavender bile. Hepsi onu derinden etkilemişti. Ama onu en çok etkileyen ölüm -inanamazsınız ama- Voldemort'un ölümüydü. Savaş zamanlarında hep onu yeneceklerini düşünmeye çalışmıştı ama içindeki duygu hep başarısız olacakları yönündeydi. Ne yani, Hah! Voldemort ölmüştü öyle mi?! Tüm zamanların en güçlü kötü büyücüsü. Hâlâ inanamıyordu.
 
 Uyku tutmamıştı yine genç cadıyı. Ne zaman sessiz bir ortamda -ya da tek başına- olsa hep bunları düşünürdü. "Sanırım biraz iyi şeyler düşünmeliyim." dedi kendi kendine. İşin en iyi tarafından baktığında onu görüyordu. Kızıl olanı. Ron'u.

 Bazen inanamıyordu. -o günden beri- Sevgililerdi! "Acaba o da beni düşünüyor mudur?" diye düşünmeden edemedi. Ah, Yüce Merlin! Yine yapmıştı. Evine dönüp anne-babasının hafızasını geri getirdiğinden beri düşünceleriyle boğuşuyordu. Oysaki savaş bitmişti, bu demekti ki mutlu bir yaşamı olacak. İnkar edemezdi, yaşamı çok mutluydu. Ama bilinçaltı onu zorluyordu, düşünceleriyle baş başa kalmaya.

 Onu özlemişti, Harry'yi özlemişti. Ve belki de Ginny'yi, Luna'yı, Neville'ı -hatta Mcgonagall'ı bile özlemişti-. Olamaz! Yapamıyordu işte, düşüncelerle boğuşmadan duramıyordu.

 "Sanırım" dedi genç cadı. "Sanırım kitap okuyacağım, bu beni rahatlatır."

 Ama kitap okumadı, okuyamadı. Özlem duygusunu ilk defa bu kadar çok -ve yakından- hissediyordu. Ona mektup yazdı.

king of my heart; romioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin