2. Bölüm: BIG GIRL

79 3 2
                                    

" Cebrail lakaplı biri varmış burada ne tarafta? " dedim köşede bali çeken üç beş çocuğa doğru bakarak. İçlerinden biri ayağa kalkıp yanıma gelmeye çalıştıysa da sendeledi. Ağzını gere gere cevap verdi " Naaapıcaksın sen Cebrail'i. Senin için fazla yaşlı değil mi o güzelim " diyip kırık dökük dişlerini göstererek gülerken etrafımda bir tur döndü ve saçlarıma dokundu.

" Bırak kızı Can. " dedi tanımadığım bir adam. Çocuk duyduğu ses karşısında korkuyla elini üzerimden çekti. Adamı süzdüm. Dövme dolu kollarının eskiden kaslı olduğu belliydi ama madde yüzünden bütün kasları erimiş. " Sen Lamia olmalısın." Dedi adam ve onu takip etmemi ifade ederek çıktığı kapıdan içeri girdi. Yavaş adımlarla onu takip ediyordum. Uzun ve sessiz koridorun her beş adımından birinde bir oda, her odada da toplanmış madde kullanan, öpüşen gençler vardı. Hepsine tiksintiyle baktım. Benim derdim zevk değil. Unutmak diye hatırlattım kendime.

" Tamam al işte yeterli para " dedim elimde bir miktar parayı karşımda duran sakkalı adama uzatırken. Namı değer Cebrail. " Tamam ama bir dahakine daha fazla getir " dedi etrafı incelerken. " Kes ve hallet şu işi " dedim gözlerimi elindeki yaşama sebebime dikerken.

Ani bir acıyla rahatlama çöktü vücuduma. Annem görmediğim babam. Hayatım sadece canlandı. Ne istiyordum? Sadece birazcık huzur.

Cebrail anlamış gibi şırıngayı damarımdan çıkarmaya başladı. Ne oldu nasıl oldu bilmiyorum. Her şey bir anda olup bitti. Kapı aniden açıldı. Gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum. Ben. Uçuyordum. Iceri siyah giyinmiş bir kaç adam girdi ve elindeki sobaları bana uzattılar. " Merhaba gençler! Parti mi var! " diye bağırdım adamlara karşı. Sonra bir kahkaha ve çığlık attım. Yavaşça ayağa kalktım. " Dans edeliim" dedim flörtöz bir havayla. Her yer bulanıktı. Bir terslik vardı ama umurumda değildi. Cebrail neredeydi sahi? Bir saniye? Bu adamlarda kimdi? Parti nerede? Siren sesi de ney? Polis? Bu kelime ne anlama geliyordu?

Bilegime demirleri geçirdiklerinde onlara teşekkür ettim " Bilezik mi? Bunlar tarzıma çok uygun beyler. Sizi sevdim" dedim. Ve az önce geldiğim koridoru onlarla geri yürüdüm. Ama bir terslik vardı. Bu bilezikler... birbirine mi bağlıydı? Kelepçe dedi biri. Ayağım takıldı ve yere düştüm. Bir kaç dakika kadar bilinç kaybından sonra aynı adamlar beni kaldırdı. Ne ara bu kadsr terlemiştim ben ve bu araba....

Lanet olsun Lamia yine ne tür bir belaya bulaştın!

***

" Bir yere ayrılma küçük şeytan. Bunların hepsini bir bir soracağım " dedi arandıktan dört saat sonra beni almaya gelen annem oturduğum koltuğa eğilmiş bir biçimde. Sonra kefaretimi ödemeye gitti. Evden çıktığım da saat ondu. Şu an ise akşam üzeri yedi buçuk civarı. Cebrail denen adam bana ne yaptıysa zaman su gibi akıp geçmişti. Ama bana yapılan o şeyden tekrar istemediğime emindim. Haplar daha güvenliydi. En azından hapishaneye gelirsem bunun farkında oluyordum. Polislere striptiz yapmaya kalkmıyordum. Ya da onlara parti nerede diye bağırmıyordum.

Yaptıklarımı anımsayınca kendi kendime güldüm. Bir kaç kişi bana baktı. Sonra hızla yerdeki çantamı kapıp yavaşça karakoldan çıktım. Ve koşmaya başladım.

Yağmur. Özgürlük. Bir dilek tut. Derler ki her yağmur damlasında bir melek dünyaya inermiş. Şimdi dile Lamia.

Bu lanet hayattan kurtulmak istiyorum

Hiç durmadan koştum. Koşmak beni kurtarıyormuş gibi. Sonra telefonum öttü. Mesaj. O üvey lanet adamdan. Bakma Lamia. BAKMA.

" Bu gece evde olmaman beni üzdü. Kiminle eğleneceğim? "

Piç.

***

Annem defalarca aradıysa da açmadım. Ufak bir park bulup oturdum. Çocukmuşum gibi. Salıncakta sallandım. Ayaklarımla. Ileri. Geri. Kendi kendime mırıldandım o şarkıyı. " Big big girl "

Bana güc veren tek şarkıydı o. Gece çökmüştü. Korkuyordum. Birden biri kulaklığımı çekti. Kafamı kaldırdım " Ne yaptığını sanıyorsun?! " dedim çocuğa yüzü neredeyse secilmiyordu. " Şunu al ve evine git. Yoksa donacaksın. Daha kötüsü başına bir şey gelecek " dedi çocuk paltosunu bana uzatırken. Sesi boğuk ve çekiciydi. Paltoya baktım ve dik dik " Bu seni ilgilendirmez? " dedim kulaklığımı tekrar taktığımda omzumlarimda bir yük hissetim. " Hadi ama usuyeceksin " dedi ve gülümsedi. " Beni düşünmeyi kes " dedim ters ters. Arkasını döndü. Ve o sırada telefonum çaldı

- Ne oldu anne

- Eve gel. Hemen!

- Hayır anne. Bırak beni.

- Bak Lamia. Eve gel. Beni zor kullandırtma!

- Bir şartla.

- Söyle

- O lanet koleje dönmeyecegim.

- Ne istiyorsun.

- Başka bir okul. Yeni başlangıç. Istedigim gibi giyinme özgürlüğü.

- Kabul. 1 saat icinde evde ol

- Bir şey daha var... O lanet adamdan ayrılacaksın.

- Şansını zorluyorsun küçük hanım. Bir saatin var !

Ve telefonu kapattı. Güldüm. Denemeye değerdi.

BIR HAFTA SONRA

Yeni bir okula merahaba diyerek içeri girdim. Birisinin omzumdan tutup kendine doğru çekmesiyle irkildim. " Hoop nereye ? " dedi. Güvenlikti bu.

" Sınıfa " dedim umursamazca davranarak. " Bu kıyafetlerle mi ? " dedi ellerini beline koyarken. " Evet " dedim gözlerimi devirdim ve etrafi inceledim. " Müdüre haber veriyorum " dedi. " Selamda söyle " dedim gülerek. Telefona doğru gittiğinde depar atarak üst katlara çıktım. Güvenlik " Dur. Başın belada " diye bağırdı. Söyle bay güvenlik olmayan sikimde mi ?

Erkekler tuvaletini görmemle oraya dalmam bir oldu ki güvenliği atlatmıştım. Erkeklerin bana şaşkınlıkla bakıyorlardı biri tam ağzını açacaktı ki işaret parmağımı dudaklarımın üstüne götürerek " Sus " işareti yaptım. Duvara yaslandım ve güvenliğin gitmesini bekledim.

O sıra içerden bir erkek belirdi. Kumral saçlarını rampa yapmış. Kulağında siyah renk bir küpe.. Göz göze gelince gülümsedi. Orada ellerini yıkayan cocuga seslendim. " Hey sen optik orda güvenliğini görürüyor musun ? " dedim. Herkesin bana hayran hayran bakıyordu " Hayır " dedi şaşkınlıkla. " Mersi " dedim göz kırptım ve çıktım. Sınıfıma doğru ilerlemeye başladım.

Okulun yarısı beni değilde üstümdekileri kesmekle mesgullerdi. Annemin bana karşı tek artısı yüksek mevkilerdekilerle yakın ilişkisiydi. Sınıfta mı kalıyordum. Hoop bir dilekçeyle taktir. Istedigimi mi giyecektim. Hoop özel izin.

Sınıfa girdiğimde herkesin dikkati benim üzerimdeydi. Sınıfın arkasına dogru başı eğik olan tek kişiye baktım. Yanı boştu. Gür simsiyah uzun saçları vardı. Dalgalıydı. Teni bembeyazdı ve beyaz gömleginden gorebildigim hafif bir kaslanma mevcuttu.

Yanına oturdum.Kafasını kaldırdı ve gülümsedi Okyanus mavisi gözlere bakarken aklımdan geçirdim. Ben bu gülümsemeyi nereden tanıyorum?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 15, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bu Benim HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin