Bölüm 10: İlk Kat Şehri

23 4 0
                                    

Kubilay ve Figen ikilisi kendilerini hiç tanımadıkları Avrupai tarzdaki binalara boş bir şekilde bakmayı sürdürürken buldular. Kendilerine çok yabancı gelen bu binaların ne zaman yapıldıklarından emin değillerdi.

Her ev bir birisinin aynısıydı, hepsinde ışığın yansımasıyla ortaya çıkan eşsiz minik yıldızları andıran Fransız pencereler bulunuyordu. Duvarlarını kaplayan kaplama, evlerin daha mütevazi görünmesi için özenle seçilmiş gibiydi. Binaların üst çatası üçgen biçimindeydi, üstlerinde tıpkı eski evlerin göründüğü gibi bir baca bulunuyordu. Belki de en dikkate çarpan özelliği evlerin hemen arkasında bulunan ve evin bile boyutunu aşmakta olan uzun çitlerle kapatılmış durumdaki bahçesiydi. Özellikle Figen'in nefesi bu çiçekleri gördüğünde neredeyse kesilmişti. Kendisini hep böylesi bir evde hayal eden Figen bir gün bunu göreceğini asla bilmiyordu.

"Kubilay Balçova ve Figen Tunç ekibinin hak kazanmış olduğu ev numarası "1" olarak numaralandırılmıştır. Keyifli dinlenme zamanları dileriz, iki hafta sonrasında görüşmek üzere."

Figen'in bakışları bu haberi duyduğunda mutlulukla ışıldar hale gelmişken, yanında bulunan Kubilay'ın bakışları korkudan mermer beyazına dönüşmüştü. İki hafta sözlerini duyduğu anda kafasını çevirdi ve Figen'in mutlu suratına doğru baktı, nasıl mutlu olup olmadığını bir türlü anlayamamıştı.

"Sende duydun değil mi?"

Kubilay en sonunda soru sormak zorunda kalmıştı, Figen'in bakışları kendisine doğru düştüğünde anlayamamış yada anlamak istemeyen bir görüntüyle karşılaştı. Ancak bu anlamlandıramama sanki bir tepki gibiydi, Kubilay bu sorusunun yanlış olduğu düşünse de açıklama yapmayacak kadar da yorgundu.

Figen'in suratında bulunan aptalca tebessüm dudaklarının oynamaya başladığında bile değişmeden kaldı. "Elbette duydum, nasıl duymam ki?" Kubilay bu sözleri söylediğinde kafasını taşlara vurmakla aynı acıyı hissetti. Hala anlayamıyordu bu karşısındaki oğlunu kaybetmiş anne nasıl oluyor da şimdi bu basit evleri gördüğü anda mutlu olabiliyordu? Daha biraz öncesine kadar bir goblin tarafından tecavüze uğrayacak olan kadının suratında bu gülümseme hiç de mantıklı gelmiyordu.

"O halde nasıl mutlu olabiliyorsun? O lanet olasıca yere bir kez daha girmek zorunda olacağız üstelik bu iki hafta sonra olacak!"

Figen bu sözleri duyduğunda Kubilay'a karşı bir aptala bakar gibi davrandı, sanki onu gören gözleri aslında tam anlamıyla göremiyor gibiydi. Boşluğa doğru bakıyormuş gibi görünen yorgun gözleri tam anlamıyla odaklandığında, "Sen ne zaman bedavaya verilen bir şey elde ettin?" dedi.

"Bu dünyada asla bedava verilen bir şey olmaz, bu ister para olsun isterse bir mal yada çok sevdiğin şeyler. Mutlaka karşılığını karşılamalısın ki sana ödül olarak sunulsun, nasıl işe gidiyorsan ve para kazanıyorsan bu da aynı şey değil mi? Tek tarafı o korkunç yere bir kez daha girecek olmamız."

Kubilay bu sözleri duyduğu anda şaşırdı, karşısındaki kadından hiç bu kadar mantıklı olmasını beklememişti. Altı üstü sadece bir günlük bir zaman geçirmiş olsa da bu kadının ne kadar kötü durumdan bu kadar neşeli hale gelmesine şaşkındı. Nasıl kolayca ruh halini değiştirebiliyordu? Bu Kubilay için asla açıklanamayacak gibi görünen bir soru olmuştu, kafasının arkasına, bir daha asla düşünmemek için göndermiş olduğu bu soruyu bir daha asla aklına getirmemesi gerektiğini düşündü.

İkili şehre doğru ilk adımını attıklarında karşılarına çıkan bir avuç çocuk onları şaşkınlığa uğrattı. Çocuklar karşılarında gördükleri iki yeni kişiyi fark ettiğinde hemen parmaklarıyla göstermeye ve fısıldamaya başladı, Kubilay bir haftalık felaketinden sonra ilk kez görmüş olduğu bu iyi giyinimli çocukları gördüğü anda tedirgin oldu ve neredeyse kaldıramayacak kadar güçsüz olsa bile, elleri belinde bulunan hoş deri kılıfına sahip çatlak piç kılıcına doğru gitti.

Nemesis Sistemi - Dünyanın KaderiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin