İkili yemeklerini bitirdiğinde, ikisine de derin bir uyku hali çökmüştü. Kubilay bu uykunun tıpkı diğer yemeği gibi olduğunu hissettiğinden suratında bir gülümsemeyle, bu keyifli ve karnı tok uykuyu memnuniyetle karşılayacağı bir ağacın altını buldu ve kısacık sürede gözlerini kapattı.
Yanındaki kadının, yediği yemeklerden sonra dermanı bile olmadığından, Kubilay'dan çok daha öncesinde gözlerini kapattı ve baygın duruma geldi.
İkili uyumaya başladığında piramitin çevresinde büyük bir kargaşa ortaya çıkmıştı. Birbiri ardına açılan dört yiyecekle dolu oda bir çok insanın aç gözlülükle saldırmasına neden oldu. Güçlü insanların daha fazla yiyecek aldığı ve güçsüzlerin açlıktan ölmeye mahkum bırakıldığı bu bölgede insanların bir parça yemek için kavga etmesi aşırı kaotik bir ortamı sundu.
Sertap Sarıkaya adındaki kadın, bölgeyi keşfettiği anda kocasını çağırdı ve içeriye girerek ikili tıka basa yemek yemeye başladı. Bunların ardından da derin bir uyku uyudular, uykuları sırasında içeriye giren bir grup insan bu karı koca çiftinin önündeki yemekleri büyük bir açlıkla tüketmeye başladığında, ikili uyandı ve çevresindeki olayları anladıkları anda yiyeceklerini savunmaya başladılar.
Yiyecek ve su bu iki unsur o kadar önemli ve az bulunurdu ki onun için savaşılmaması imkansızdı. Piramit açılmadan öncesinde bir çok insan sadece eski alışkanlıkları yüzünden su içmeyi reddederek susuzluktan öldü. Farkına bile varmadan üç gün su içmeyen bu salaklar topluluğuna başlangıçta insanlar üzülmüş olsa da insanlık bencil bir topluluktu. Kısacık bir sürede insanlar içlerindeki üzüntüyü bir kenara bıraktı ve salaklıkları yüzünden ölen bu insanlardan ders çıkararak kendilerini nasıl hayatta tutabileceklerini düşünmeye başladılar. Böylesi bir durum içerisinde kimsenin bir başkasını önemseme lüksü bulunmuyordu.
Bir başka ödül hakkı kazanan insan olan Muhammet Aydoğdu için hayat bir nevi daha güzeldi. Güçlüydü ve kendisine ait bir çeteye sahipti, kendisine çalışan bu ekip için bu kaotik ortam o kadar uygundu ki kısacık bir sürede olaya adapte oldular ve şimdilerde birkaç kadının boynuna kendi kemerlerini tasma gibi geçirmiş ve evcil hayvan gibi gezdirir olmuşlardı.
Önlerinde açılan bu odayı keşfettiklerinde her biri sevinçle çığlık attı. Hayatları sadece hayatta kalmak üzerine kurulu olan ve bir parça ekmek parçası için defalarca tecavüze uğrayan bu kölemsi kadınlar bile çığlıklarını bastıramadı.
Muhammet güçlüydü, kısacık sürede yemeğini yedi ve uyudu. Uykusunu özellikle tenha bir bölge olarak seçti ve kendisine ait olan bu ödülü kısacık bir sürede tekeline aldı. İnsanlar yemek yemek istiyorsa yapmaları gereken şey Muhammet Aydoğdu'nun emirlerini kusursuz şartsız yerine getirmekti. Aksi takdirde aç kalacaklardı, içlerinde ki birazcık insanlığın sağlamış olduğu aile duyguları da bu durumda ortadan kaybolacak kadar ince bir çizgi haline gelmişti.
İnsanlık... Tıpkı Kubilay'ın dediği gibi vahşi ve bilinçli ölüler topluluğuna dönmüştü. Her yerde bir parça ekmek uğruna iş yapmak isteyen sayısız insan ortaya çıkmıştı. Bu insanların film ve dizilerdeki zombilerden tek farkı vardı ve o da zombilerden daha zeki olan bir topluluk olmalarıydı.
"Tebrikler, Kubilay Balçova tarafından asıl sınavın kapıları açıldı. Nihai sınav için olan girişlerin açılmasına vesile olan Kubilay Balçova bizden 100 puan kazanmıştır."
İnsanlar tam yeni düzenlerine de alışkanlık gösteriyorlardı ki bir anda kulaklarına bir ses yankılandı. Bu ses oldukça tanıdık cinsiyeti belirsiz sesti, ancak bu sefer kimse sesi garipsemedi. Çoğu kişinin bu sesi duyması umurlarına olan bir durum değildi. Onlar için hayatta kalmak en büyük sesti ve bu sesi sonsuza kadar takip eden fareler gibi ortalıkta dolaşıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nemesis Sistemi - Dünyanın Kaderi
Fantastikİnsanlık tek bir büyük çaplı depremle yok olma eşiğine geldi, üstelik bu deprem bilim insanlarınca haber edilmiş olmasına rağmen bu duruma gelmişlerdi. Sırf devletlerin yapmış olduğu propagandalar yüzünden kimse bilim insanlarını dinlemedi. En sonun...