!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
TW: ölüm, ölü beden, detaylı ve rahatsız edici anlatımlar, rahatsız edici ve tetikleyici içerik, yas süreci,kendi kendine zarar verme düşünceleri, uyuşturucu kullanımı
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Çok nadir olarak dışarıda vakit geçirdiğim günlerden birisiydi. Berikadan önce de çok sosyal bir yaşantım olduğu söylenemezdi ama ailem vesilesiyle bazen öylesine onlara katılır, insanlarla iletişim kurardım. Onun dışında her zaman biraz soğuk nevale biriydim. Bir hafta önce laboratuvara yeni bir eleman katılmıştı. Hoseok'un saatlerce yalvarmasından sonra hep beraber akşam yemeğine gitmeyi kabul etmiştim. Hoseok muhteşem espri yeteneklerimi ve iletişim kurmaktaki becerilerime kendime saklamamam gerektiğini düşünüyordu, tüm kalbiyle (demişti bir keresinde). Jimin'i evde yalnız bırakmak istemediğimden onun da arkadaşına gitmesini ya da en azından dışarı çıkmasını söyledim ama evde bensiz gayet de mutlu olabileceğini söyledi. Keşke Taehyung'un telefon numarasını alsaydım da onu arayıp ikna etmesini söyleseydim diye düşüne düşüne bir hal oldum.
Çalışmaktan çok da haz etmediğim bir elemanın seçtiği bir restorana gittik. Kendisi biraz yalaka biriydi. En nefret ettiğim insan tipiydi yani. Küçük, dikdörtgen bir masada büyük ihtimalle dünyanın en garip ekibini oluşturuyorduk. Ekibimize yeni katılan genç kadın, aramızdan biri konuştuğu zaman neredeyse korkarak dinliyordu. Herkes kafasına eseni filtrelemeden söylüyordu çünkü, bilim insanları böyle anlaşır işte. Benim insanlarım. Ama onların arasından bile bir şekilde daha da soğuk ve değişik olarak sıyrılıyordum. Yetenek. Laboratuvarın baş laborantı elinde bir bardak şarap ile oturmuş, biz çalışmalarımız hakkında boylu boyuna konuşurken kadının dikkatini kendine çekmiş, iş yerimizin köklü geçmişinden bahsetmekteydi. Ben de canım arkadaşım Hoseok'a öldürücü bakışlar atıyordum. Benden çok daha fazla eğleniyor gibi gözüküyordu. Gözlerinin içine bakarak homurdanınca yanımdaki genç kadından rica edip onun yerine geçti. "Ne var? Ne homurdanıyorsun yine?"
Her zamanki gibi sesini ve konuşacağı vakti ayarlayamayan Hoseok, bunları kulağıma fısıldarken (!) tam da masanın sessizliğe büründüğü zamanı seçmişti. Bütün bakışlar bize dönünce Hoseok ile bakıştık. Baş laboranta dönüp kibarca gülümsedim. Ortalığa, "İçkiler..." dedim beceriksizce. "Çok ucuz bir tat bırakıyorlar ağızda."
Baş laborant kirli sakalıyla gölgelenmiş yüzünü ekşitti. İronik bir durumdu aslında. Aramızdan biri kişisel bakımına özen göstermediği zaman seksen saat uyarı konuşması yapardı çünkü. "Ben senelerdir burada içerim Bay Min. Çok seçkin bir yerdir burası." Saçmalığın daniskası. Kendisi de aslında içerken yüzünü buruşturuyordu ama bana itiraf etmek istemedi, senelerdir içtiği yer de birkaç ay önce açılmıştı. Yeni bir eleman katıldı diye niye bu kadar havalara giriyor anlamıyordum bir türlü, önceden dediğim gibi sorumluluğuna katlanamasam da bazen sırf bir üssüm, emir alacağım ve boyun edeceğim biri olmasın diye kendi yerim olsun istiyordum.
Bir şey diyemedim. Öylesine söylediğim lafın da bir bakıma arkasındaydım. Ağzımda yapış yapış, rahatsız edici bir tat bırakmıştı yudumladığım viski. Kim iş arkadaşlarıyla dışarı çıktığı zaman viski içer ki diye içimden kendime sövmeyi de ihmal etmedim. Genç kadın laboratuvarın tarihini dinleye dinleye bayılmak üzere bir hale gelince yaşlı adam konuşmasını kesti. Herkes yine kendi arasında konuşmaya döndü. Genç kadının gündüz vakti gelen ve düzenli olarak çalışan laborantların yanına oturması tam isabet olmuştu. Biz onlardan değildik. Çok daha karmaşık bir hayata ve düşünce tarzına sahip olanlardık. Bizim oturduğumuz tarafta patentli ilaçlara sahip olan ve ayda yılda bir uğrayıp haftalarca uyku molası bile vermeden çalışan insanlar vardı. Küçük gruplara bölünerek kendi aramızda konuşmaya başladık. Aralarından birkaç elemanı gerçekten de seviyordum. İlgi çekici insanlardı. Boş insanlarla ahbaplık kurmamak gibi kişisel bir prensibim var bu yüzden sohbet edeceğim ve yan yana gözükeceğim inşalara oldukça dikkat ederim. Bu elemanlarının hepsinin tıp ve ilaç dünyasına ciddi katkıları vardı ve olaylara değişik bakış açılarından bakmayı seviyorlardı, bundan seviyordum onları. Tabi birkaç ay sonra hiçbiri adımı bile hatırlamayacaktı çünkü unutulası, silik biriydim. İş yeri gezileri ve etkinliklerine de pek katılmazdım.