!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
TW: ölüm, ölü beden, detaylı ve rahatsız edici anlatımlar, rahatsız edici ve tetikleyici içerik, yas süreci,kendi kendine zarar verme düşünceleri, uyuşturucu kullanımı, fiziksel ve mental şiddet
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Benden kaçacağını düşünmüştüm. Hem genel olarak hem de benden nefret ettiğini söylediği zamandan bahsediyorum. Hiçbir şekilde ona artı bir şey sağlamıyordum. Evet, kira ödemeden oturmasına izin veriyor ve karnını doyuruyordum, bursuna ek olarak okulla ilgili ihtiyaçlarını bankadaki birikmiş paramdan karşılıyordum ama onun dışında... Evde ölü biriyle yaşamaya değer miydi tüm bunlar?
O gece hiç sevişmemişiz, seni seviyorum dememiş gibi davrandı. Ona dokunduğumda bana tiksinerek baktı her seferinde. Ciğerimi dağlasa da ona gerektiği zamanı vermek zorundaydım. Ne kadar zamanımız kaldığını bilmesem de. Çünkü tarih gelmişti, hatta biraz gecikiyordu.
Ne komik. Bir yıl önce bu tarihi planlarken benim için hiçbir anlamı yoktu ve Berika işkencesini bir sene daha uzattığım için kendime acıyordum, kendime kıyamadığımı ve ölmekten korktuğumu bu yüzden tarihi bir sene daha uzattığımı sanıyordum ama esas sebebi Jimin'le tanışacak ve ona âşık olacak olmamdı.
Bana sorması gereken bir soru vardı, sabırsız, çaresiz halimle onun sormasını bekliyordum. Çünkü ne kadar aşağılık biri olduğumu düşünsem de ona gidip "Hey, neden kendimi öldürdüğümü bilmek ister misin?" diyecek değildim.
Aklımda bir plan vardı, bodruma inip kendimi kilitledim. Tüm günümü Berika üreterek geçirdim, nedense iyi hissettiriyordu, yaşattığı tüm talihsizliklere rağmen.
Hep beraber toplandığımız günün akşamı Jeongguk'a abisinden bir telefon gelmişti, birkaç hafta içinde hayal ettiği gibi yurt dışında yaşamaya gidebilecek ve çalışmaya başlayacaktı. Bazı insanların toksikliğimden uzaklaşacağını bilmek güzeldi. O gitmeden önce iyileştirici mucize Berikadan bir tane ona hediye etmek istiyordum.
Bazı çalışmalarımda (kanser veya ağır hasta kediler) fark ettim ki bu mucize Berika sadece bir kez işe yarıyordu. İnsan vücudu ve onun bağışıklık sistemi o kadar büyüleyici bir şekilde tasarlanmıştı ki, iyi de olsa yapay bir şeyi asla alt etmeden duramıyordu. Yani ölmeden önce mirasım bu olabilirdi. Nasıl olsa bir defalık işe yarayacak bir ilaç için savaş çıkamazdı. Formülü Hoseok'a ezberlettirir sonra da kayıtlı her yerden silerdim, Hoseok üretir ve satardı (ya da dağıtırdı ki böyle bir şeyden para almayacağından neredeyse eminim o yüzden dağıtırdı demek daha doğru).
Kim bilir belki de devlet her vatandaşına bu ilaçtan bir kez kullanma olanağı sağlardı. Belki Berika bir Asya mucizesi olarak globalleşir ve tüm insanlığın işine yarardı, hayal kurmak güzel bir şey.
Ondan o iğrenç sözleri duyduğum günün üzerinden bir iki gün geçmişti. Bodrumda Berika üzerine çalışıyordum, Jimin Kobra ile çıkageldi. Bir süre kapıda durdu, sadece bakıştık.
"İçeri gelsene." Sesimdeki sevinci en salak insan bile duyabilirdi.
"Kurban edilecek bakireleri rahatsız etmek istemem."
Güldüm. Daha rahat hareket edebilmeleri için ışıkları açtım. Kobra biraz dolandıktan ve etrafı kokladıktan sonra ilgisini çeken bir şey olmadığına karar verdi ve yerdeki kıyafet yığınına kıvrılıp yattı.