Araba durmamıştı ve iyice korkmaya başlamıştım. Sadece yola odaklanmıştı. " Size inebilirim diyorum ! " Siyah gözler bana döndü. Ve araba durdu. Ben de durdum. İnmem gerekiyordu. " Şey, teşekkürler." Dedikten sonra hızlıca inip kapıyı ürkekçe kapadım. Kapının kapanmasıyla arabanın gitmesi bir oldu. Neydi bu şimdi ! Ben kime çatmıştım böyle . Cidden çok tuhaf bir sabahtı. Çantamı omzuma asıp okula doğru yürümeye başladım. Tabiki de ilk dersi kaçırmıştım. Harika! Okulun bahçesine geldiğimde banklardan birine oturup zilin çalmasını beklemeye karar verdim. Kimdi o adam. Neden bu kadar tuhaftı. Kimse kimdi kaçığın tekiydi işte... " Lavinya. Hey !" Ben uzaklara dalıp gitmişken birden önümde Egemen'i gördüm. Yanıma oturdu. Güldüm. " Ne gülüyorsunuz acaba Lavinya Hanım ?" Daha da güldüm. " Geç kalmaktan hiç vazgeçmeyeceksin dimi ?" Ben masumum der gibi ellerini kaldırdı. " Napıyım kızım uyanamıyorum." Zilin çalmasıyla kalkıp sınıfa doğru yürümeye başladık. Babam beni kime emanet etmişti ki Vedat amcayı tanıyordum fakat oğlunu daha önce hiç görmemiştim. Salak adam ! Tek kalmama bile karışır olmuştu. Aklıma bir fikir gelmişti. Egemen'e dönüp masum masum bakmaya başladım. " Lavinya bak şöyle bakma öl desen öleceğim geliyor kızım !" Güldüm. " Egemen, Can ve Zühre 1 aylığına Dubai'ye gittiler. " Kaşlarını çattı. Kıvırcık saçlarını kaşımaya başlamıştı. Bu,Egemen dilinde hiçbir şey anlamadım demekti. " Yani bu aslında iyi bir haber, evde onların olmamaları ama Can'ın ortağı Vedat amca var ya onun oğlu bizde olacakmış. Can beni ona emanet etmiş , öyle dedi." Kaşları daha da çatıldı. " Baban seni tanımadığın bir adama mı emanet etti ? Ben doğru mu anlıyorum !" Omuz silktim. " Aynen öyle ." Gülümseyerek ona baktım. " Yani diyorum ki bizde mi kalsan. Hem kendimi yalnız hissetmemis olurum." Gözlerini kaçırdı. " Lavinya inan çok isterdim. Ama annemin durumunu biliyorsun onu yalnız bırakamam." Ah! Tabi ya nasıl düşünememiştim ben bunu. Annesi Belma teyze ileri seviyede akciğer kanseriydi. Kolumu omzuna attım. " Haklısın, unut dediklerimi." Egemen okuldaki tek arkadaşımdı. Sarı kıvırcık saçları ve ela gözleriyle okuldaki çoğu kızın gözdesiydi. Bazıları zamanında bizi sevgili bile sanmıştı. Egemen benim çocukluğumdu. Her anımda yanımdaydı. Annem öldüğünde bile...
Kantin masasında otururken ve düşüncelere dalmışken 2.zilin sesiyle kendime geldim. Ve Egemen'in zorla kaldırmasıyla sınıfa gittim. Ne yazık ki Egemenle aynı sınıfta değildik. Sınıfa girmemle her zamanki yerime geçtim. En arka cam kenarı. Sınıfa bakınayım derken Kuzey ile göz göze geldim. Sırıtıyordu. Pislikti. Tam anlamıyla pislik. Bakışlarımı tahtaya çevirdim. Ders Edebiyattı. En azından ilgimi çeken bir dersti. Başak hoca da öyle . Sarışın, orta yaşta ve bakımlı bir kadındı. Müdür ile evliydi. Her zaman değişik bulduğum biri olmuştu kendisi. Tahtaya sadece 3 harften oluşan bir kelime yazmıştı " A-Ş-K " elindeki tahta kalemini masaya bıraktı. " Evet çocuklar, size soruyorum. Aşk nedir ? " Herkes elini kaldırıp söz almak istiyordu. Ben hariç.. bilmediğim bir şeyi nasıl tanımlayabilirdim ki.. İrem denen en önde oturan kız ilk söz alan oldu. " Kalbinin daha önce hiç duymadığın kadar hızlı atmasıdır hocam." Sonra orta sıradaki sınıfın yalakası Serhat söz aldı. " Aşk demek , Başak Hoca demektir." Sınıf güldü. Başak hoca da Serhat'ın bu sözlerine alışkın bir şekilde güldü. Sonra bakışları beni buldu. Harika ! " Lavinya, senin bir fikrin yok mu tatlım ?" Sınıftaki tüm bakışlar bana döndü . " Yok hocam. bilmediğim bir şey hakkında yorum yapmak pek bana göre değil."
"Öğretiriz o zaman." Kuzey'in itici sesini duymamla daha da gerildim. Başak hoca gülümsedi. " Peki o zaman tatlım, dışarıdan bakan bir göz olarak neye benzetebilirsin ? Güzel soruydu. Aşk dediğimiz şey neye benzetilebilirdi ki. Aklıma ilk gelen şeyi söylemeye karar verdim. " Bozuk bir pusula" kaşları havaya kalktı. " Tanımla, neden pusula üstelik bozuk ?" Sıkmıştı artık. " Pusula bozuk olmasa bize yönümüzü bulmamıza yardım eder. Ama bozuk bir pusula bize yönümüzü şaşırtır ve biz bunu bilmemize rağmen bozuk bir pusulaya umut bağlamaya devam ederiz." Başak hoca beni dinlemeye devam ediyordu, sözümü bitirmeme rağmen bakışları hala bendeydi. " Lavinya, sende müthiş bir ilham var." Nezaketen gülümseyip camdan dışarıyı izlemeye başladım. Okulun bitmesine daha 4 saat vardı. İçim daralıyordu, sıkılmıştım ve gitmeliydim. Gidecektim de. Zilin çalmasıyla çantamı da alıp çıkışa doğru yürümeye başladım. Bahçe kapısında duran müdürü umursamadan yanından geçip yürümeye devam ettim. " Lavinya! Senin okulda olman gerekmiyor mu ? " Klasik müdür tavırları bana sökmezdi. " Okulun yarısının benim olduğunu düşünürsek gerekmiyor sanırım hocam." Kaşları çatıldı. " Şimdilik çıkabilirsin ancak babanla bu konuyu sonra yüz yüze konuşacağım haberin olsun." Çok da umrumdaydı..
Hızlıca sahile çıktım. Deniz havasını içime çektim. Denize ayakkabılarıyla girmeye çalışan küçük bir kız çocuğu ilişti gözüme. Ve onu tutan annesi.. kızmıyordu kıza tam tersine hem düşmesini engellemek için tutuyorken hem de üzerine su atıyordu. İkisi de kahkahalar atıyordu. Annem geldi aklıma. Sahi çok az zaman geçirebilmiştim onunla. Böyle anılarım olmuş muydu acaba.. tek hatırladığım şey kokusu ve gülümseyişiydi. Kokusu, güvende hissettiğim ve bana huzur veren türden bir kokuydu. Eşi benzeri yoktu. Sonra gülümseyişi.. her şeye rağmen bitmek tükenmek bilmeyen gülümseyişi... Ve aklımdan çıkmayan o sözleri : " Lavinya, isminin anlamını biliyor musun güzel kızım ?" Saçlarımı okşuyordu. Güldü. güldüm. " İsminin iki anlamı var. Birinci anlamı muhteşem sevgili ; ikincisi ise ölüm çiçeği demek güzel kızım. İsminin anlamını sen seçeceksin." Seçmiştim bile... Benden olsa olsa ölüm çiçeği olurdu. özür dilerim anne, çok özür dilerim. Boğazım kurumuştu. Çantamdan suyumu çıkaracakken yere bir not düştü. Biri çantama gizlice koymuştu ! Notu açıp okumaya başladım. " O güzel gözlerin bir gün bana değecekler mı ? -kuzey " bu çocuk benden ne istiyordu cidden ! Geçen yıldan beri pesimdeydi ve sıkmıştı artık. telefonumun çalmasıyla notu yere fırlattım. Arayan kişi Kerim'di. Açtım. " Lavinya Hanım neredeyseniz sizi almaya geleyim ." Bugün yeterince yürümüştüm daha fazla yürüyecek halim kalmamıştı. " Sahile gel " Kerim 10 dakikaya gelmişti . Eve yaklaşık 45 dk da gelebilmiştim. Şehir dışında oturmanın zararları...evimiz çok büyüktü. Burada doğmuştum. Tek bildiğim şey burada ölmek istemediğimdi. Ben tam 18 yıl önce bir haziran gecesi dünyaya gelmiştim. 5 yıl yaşamıştım ben bu hayatta.sadece 5 yıl.. düşüncelerimden sıyrılıp eve girdim. Ve o tanıdık siyah gözlerle karşılaştım. Neler oluyordu böyle...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ
ChickLitüzerime doğru gelirken tek düşündüğüm şey beni delip geçen siyahlarıydı. Fazla ürkütücüydü ve aksine gerçek olamayacak kadar güzeldi. O bana doğru gelirken geriye doğru gidiyordum, istemsizce. Aramızda mesafe kalmayana kadar ilerledi. Şimdi o gözler...