Hepinize merhaba! Bir ay sonra üniversite sınavım var! Çok çalıştım ve emeklerimin karşılığını fazlasıyla bekliyorum. Sınavımı sabırsızlıkla bekliyorum. Matematik'te anlamadığım bir konu var. Herkesin anlamadığı bir konu vardır. Son bir tekrar yapıp sınava hazır olduğumuza emin olmak için bugün buluşucaz. Bu arada sevgili olduğumuzdan bu yana 3.5 ay geçti . Her zaman ki cafede buluştuk. Sadece Ateş ile ben gelmiştik, diğerleri yoldadır diye düşündüm. Beklemeye başladık. Bekledik ,bekledik he bide unutmadan söyliyeyim "bekledik" ama ne gelen vardı ne giden. Biraz zaman geçtikten sonra Ateş'in de benim de telefonum aynı anda çalmaya başladı. Telefonu açtığım da arayan Utku'ydu.
-Alo Utku bir şey mi oldu? Niye hâlâ gelmediniz. Bir sattir sizi bekliyoruz.
Utku ağlamaklı bir sesle cevap verdi.
-Kızlar araba kazası yaptı! Hemen gelin.
-Ne... Utku ne diyorsun sen!
Bunu söylerken sesim beklediğinden daha yüksek çıkmıştı. Ateş'i de İsmail veya Fırat aramış olucak ki Ateş'le beraber koşarak oradan çıktık. Hastaneye vardığımızda derin bir nefes aldım ve hastaneye koşarak girdim. Kızların üçünü de amaliyathaneye almışlar, amaliyathaneye girmeye çalıştım. Almıyıcaklarını biliyorum ama böyle boş boş oturamam.!Birşey yapmam lâzım, ama ne? Kendimi durduramadım, tek yaptığım ağlamaktı. İsmail yanıma geldi. Sanırım Fırat,Utku ve İsmailden en çok İsmail ile anlayabiliyorum. Yanıma oturdu ve
- Ela babasının arabasını almış, senide aramışlar ama açmamışsın. Sadece biraz eğlenmek istemişler. Ehliyeti olmadığını bilmiyordum.
- Daha 18 yaşında değiliz. Deli olabiliriz ama bu kadar saçma bişiy yapmış olamazlar.
Bunu söylerken ağlıyordum. Kendimi bildim bileli kimsenin yanında ağlamamıştım. Ateş'de yanıma geldi ve üzülmememi söyledi. Nasıl üzülmeye bilirdim kî. Canımdan çok sevdiğim kişiler şu anda ameliyatta. Biraz geçtikten sonra doktor amaliyathaneden çıktı. Doktorun yanına gittim, Ateş beni sarmıştı. Ateş'i itekleyip doktora biraz daha yaklaştım.
- Görebiliriz diğil mi? İyileştiler yani, tabi canım ölücek halleri yok! Onlar dayanıklıdır, ölmedi diğil mi?
- Merak etmeyin, hastaları hurtardık ama
- Ne aması doktor bey, ama falan yok!
Bu sefer konuşan Fırat'tı.
- Irmağın durumu diğerlerinden biraz daha kötü.
İsmail'in yıkılışı bir daha gözümün önünden gitmeyeceğini hissedebiliyordum ama ya benim yıkılışım ne olucaktı. Ateş ve diğerleri Utku'yu teselli ediyordu. Attığım çığlığa ben bile şaşırmıştım. Sadece duvarı yumrıkluyordum. En sonunda tükenmiş bir şekilde diz üstü yere düştüm ve hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Irmağı çok seviyordum. O benim can dostum, kardeşim, canım. O gece orada kaldık, annemleri arayıp olanları söyledim. Annemler ve kızların anneleri hastahaneye geldiler. Annem Ateş'lerin kim olduğunu sormayı ihmal etmedi, tabiki. Sadece arkadaşımız olduklarını söyledim ve annemi başımdan saldım. Gitikçe kendimi toparlıyorum. Doktor sonunda dışarı çıkmıştı, hemen doktarun yanına koştuk. İlk ben konuştum.
- Ne oldu? Kurtuldu diğil mi kardeşim? Yaşıyor o?
- Hiç merak etmeyin uzun bir amaliyatın sonunda başarılı bir amaliyat geçirdik. Kız yaşıyor.
O anki mutluluk çığlığımız belki de tüm hastaneyi sardı. Hemen amaliyat parasını ödeyip oradan çıktık. Kızları öyle görmeye dayanamıyordum. Ama insan bazen katlanamıyacağı, yapamıyacağı, dayanamayacağı şeylere katlanmak zorunda kalabilir. Ateş'ler bizimle gitmedi tabiki -ailelerimiz yanımızda olduğu için tabiki. - Eve gittim ve hoop yatağa. ZatenSONRASI KARANLIK...
Kusura bakmayın okuyucularım biraz kısa r bölüm oldu . Ama lütfen kitabın gidişatının nasıl olduğunu yazınız. Şimdilik hepize görüşürüz... 🖐️