Pençesiz Bir Aslan🥀

533 28 4
                                    

"Şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulurlar. Ölümleri olur zaferleri öpüşürken yok olan ateşle barut gibi."
Romeo ve Juliet

Kapının çalınması ile ayrıldık. Cengiz "Gir" diye yanıtladı kapının sesini. Içeri zenci bir adam girdi."Cengiz bey kızların özel işleri varmış. Ne yapalım?" Cengiz biraz düşündükten sonra bana dönerek "Bununla sen ilgilenir misin?" Diye sordu. Ne diyebildim sadece çünkü sadece sarıldigim için bana bu kadar güvenebileceği...çok saçmaydı. Çok saf ve temiz bi insandı aslında içinde ki o iyi insan derinlerde saklıydi sana güveniyorum bizim çocuklardan rahatsız olurlar. Sana güveniyorum diye tekrarladı. Güvenini boşa cikarmiyicam diye düşündüm Adamlar beni kızların yanina götürdü özel işlerinizi onunla hallediceksiniz diyerek beni gösterdi. Kızların yüzünde şaşırmış gibi bir ifade vardı Adamlardan ayrılarak kapıdan çıktık kızlar direk niye bişiy yapmadın,ne oluyo,neden yapmadın vb. Şeyler sorup durdular. En sonunda dayanamayıp herşeyi anlattım- karanlık koridorlardan geçerken- kızlar benim yaptığım şeyin doğru olmadığını soyleselerde en iyisini yaptığıma emindim. Kızlar sürekli -durmadan- şu an ki şanslarını değerlendirmek istediklerini söylüyorlardı. Tam Irmak Burdan kaçmak için tek şansımız bu olabilir dediği anda karşımda Cengiz belirdi. Irmak hemencecik susuverdi Cengizin yanına hızlı adımlarla gittim. Korkmuş olduğunu belli etmemeye çalışarak Zeynep dedi. Cengiz lavabo nerede? Koridorun sonunda sağdaki oda dedi ve sonra kulağıma eğilerek sana güveniyorum dedi. Iste bu son lafından sonra ona ihanet etmem imkansızdı. Kızlarla beraber tuvalete gittik. Aynaya baktığımda üstüme çeki düzen vermem gerektiğini anladım. Berbat görünüyordum. Ama umrumda değil. Umrumda olan tek şey bundan sonra neler olacağıydı. Cengiz beni gerçekten seviyordu ama ben onu seviyormuyum bilmiyorum. Gerçekten duygularım çok karışık. Daha iki gün önceye kadar kimi sevdiğimi sorsalar düşünmeden Ateş derdim ama şu an... Ne yapmalıyım bilmiyorum. Kızlarda başımda susmak bilmiyorlardı. En sonunda dayanamayıp;

"Hiç bir yere gitmiyoruz,bi insanın güvenini kıramam.Onu yarı yolda bırakamam. "

"Zeynep sen ne dediğinin farkındamısın? Bizi KAÇIRDI!" Dedi kızgınlık içinde Melek"

"Melek sakin ol,Zeynep seni anlayabiliyorum fakat bize ihannet etmek mi yoksa bizi kaçırıp buraya getiren mafya babasına mı? Diye bir soru yöneltti Irmak sakin ve bilgece ses tonuyla.

"Cengiz" diye düzeltim istemsizce

"Ne?"

"Onun ismi var Cengiz" diye yineledim. Fısıltı gibi olan ses tonumla.

"Neyse belki de haklısındır fakat biraz da empati kur bizim yerimizde olsaydın sen ne düşünürdün?" Dedi Melek bu sefer daha da sakin olan bir ses tonuyla.

"Bilmiyorum,b-ben şey... Bakın ne hissettiğimi ne düşündüğümü sormayın çünkü bunu bende bilmiyorum. Tek bildiğim bir şey var o da Cengizin kalbini kırmadan naısl burdan çıkabiliriz?"

Irmak dayanamayıp;

"Madem Cengiz'le bu kadar mutlusun onunla burada kal! Ama ben sevdigim adamın,ailemin ve sevdiklerimin yanında olamk ıstiyorum."

Bu kadar katı olmamalılardı,beni de anlamalılar. Ne yapmalıyım,ne yapmalıyım, ne yapmalıyım... Bu cümleyi içimden sayıklayıp duruyordum. Irmak biraz daha sakinleşmiş gibi Sessiz bir ses tonuyla

"Aşıksın." Dedi. Aşıksın. Gerçekten âşık mı olmuştum?

Hani bir an vardır ya daha kötüsü olamazdı dediğiniz. Işte su an o andı. Cengiz garip bi insandı hem iyi hem kötü... Onu sevip sevmediğimi bile bilmiyordum. Ne yapacaktım? Ya Ateş? Ateşe gidip kusura bakma ben başkasına ÂŞIK OLDUM diyemezdim. Cengiz'le olan tüm bu hislerimi nasıl bir kenara atardım. Şu an burdan kaçarsam ve bidaha gelmezsem olanları unutur muydum? Tabi ki Hayır unutamayacaktım. Hanı Romeo ve Benvelio'nun bir sözü vardır ya;
Benvelio:Beni dinle ve onu düşünme,unut!
Romeo:Öğret bana, Nasıl unutulur düşünmek?

"Seni zorlamıyıcam."dedi Melek. Bana acır gibi bir hâli vardı. Bana acıyordu. Acınılacak bir haldeydim çünkü. Birden Cengize böyle duygular hissetmem normal miydi? "Evet sanırım ona âşık oluyorum" diyorum içimden sonra Hayır Zeynep ona âşık olamazsın diyorum. Tüm gücümü toplayıp "Hadi gidelim Cengiz ile konuşucam. Belki... Belki gitmemize izin verir." Irmak da Melek gibi bana acır bi halde konuştu."Sen bilirsin ama unutma her zaman seninleyiz . Sen gitmek istemiyorsan biz de giymeyeceğiz. Ayrıca az önce dediğim şey için özür dilerim. Seni burda bırakıp gidecek değilim alnımda aptal yazmıyor." Son cümleleri gülerek söylerken benimde yüzüm güldü. "Önemi yok."diyebildim sadece daha fazlasına gücüm yoktu çünkü artık tüm gücümü elimden almışlardı.

Sanki sevgiyle pili dolan bir oyuncaktım. Sevgisiz kaldıkça pilim yavaş yavaş bitiyor. Ölüyordum. Yaşarken ölüyordum. Siz yaşarken öldünüz mü hiç? Ben ölüyordum. Eğer Cengizin yanında olursam pilim dolacak mıydı? Yoksa pillerimle beraber kalbimi de söküp alacak mıydı? Sevdiklerin benden tek tek gidiyordu sanki. Bi uçurumun kenarında tek tek bırakıyorlardı kendilerini o uçurumun derin karanlığına. Ve benim elimden hiç birşey gelmiyordu.

Kızları bıraktıktan sonra koşar ve edim adımlarla Cengiz'in yanına gittim. Kapıyı çalmadan içeri girdim.

"Üzgünüm Cengiz ama tüm sevdiklerim için gitmeliyim. Bırakta gideyim."

Sanki pençesiz bir aslan gibi bakıyordu yüzüme. Gitme diyordu. Gitme benden ayrı bir yere. Kal, yanımda ol diyordu. Ama yapamazdım,kalamazdım burada. Kardeşlerimden ayrı burada olamazdım. Onların mutluluğu için kendi mutlulugumdan vazgeçmeliydim. Vazgeçiyordum da. Ama Cengiz beklenmedik bir şekilde "Benimle gel." Dedi. Hiç bir yere gitmeme izin vermez diye düşünüyordum. Oysaki o izin veriyordu. Yanından ayırıyordu beni. Çünkü o da sevdiklerinin mutluluğu için kendi mutlulugundan vazgeçmeliydi.

Dışarı çıktık beraber. Hâlâ pençesiz bir aslan gibi bakıyordu yüzüme. Bana doğru bi adım attığında neden olduğunu bilmediğim bi şekilde ben de aynısını yaptım ve ona doğru bir adım attım. Bi an dudakları dudaklarına değdi. Evet dudakları dudaklarıma değdi,beni öpmedi sadece dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Bir an da polis sirenleri...






4 DELİ KANKA (Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin