Miray

15 3 0
                                    

    Bazen acılarımızı paylaşmak bizi rahatlatır bazen ise sadece susmak. İnsan susarak da paylaşır acısını konuşarak ta. Fakat bazı anlarda susmak en büyük çığlıktır. Çünkü derler ya susan insanlar en tehlikeli insanlardır diye işte ağlamak için en büyük çığlık susmaktır. 
    İşte şuan tam da en büyük çığlığımı savuruyordum. Sessizlik. Derya ile beraber sessizce satılırken etraftaki insanların bizim hakkımızda sessizce konuştuğunu biliyorduk. Sonra onu omuzlarından tutupyuzume bakmasını sağladım. Zorla konuşmayı denedim. "Onu ilk sen sandım" dedim. Gözlerini eğdi. Konuşmak istemiyor gibi görünüyordu ama dinlemek istediği belliydi ve şuan tek konuşacak olandım. "Inan bana bugün 2 kere öldüm" dedim. Ben böyle dediğimde gözlerimin içine baktı. "Makbule, benim kardeşimdi sen de öylesin. Ama bunu kabul etmek zorundayız. Onu o hale kim getiriyor bilmiyorum ama sana söz veriyorum onu bulacağım." Dedim umutla. Omuzunu tuttuğum kolumu tuttu ve indirdi ellerimi avuçlarında içine aldı ve "birlikte bulacağız" diyerek beni duzeltti. Bende ona sarıldım. Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum,ama Derya'yi kaybetmeyi göze alamazdım. O benim kız kardeşinin bana yapmadıklarını yaptı. O benim en yakınım oldu onu kayb edemezdim...
    Yıl 1920,
    Hayrettin bey evine hızla giderken pazarı aştı ve evinin kapısını hızla açarken gözleri evi taradı. Koridorda ki kardeşi Nazli'ya baktı. Bakışları sorusunu söyler nitelikteydi. Kardeşi gözlerini uzunca kırpıştırdı. Bu evet demekti. Hızla odaya daldı. Yerde yatan karısını gördü. Kadının karnı inmişti ve baygındı. Köşe de oturan komşu kadına baktı kucağında beyaz bir örtüyü sarılmış bir bebek vardı. Gebe kadın ayağa kalktı. Kucağında ki bebeği Hayrettin beye verdikten sonra bir şey mırıldandı kimse ne dediğini anlamadi ama o hızla evi terk etti. Adam umutla bebeğin yüzünde ki örtüyü açtı. Bir kız bebeği olmuştu. Kıble'ye döndü ve kulağına ezanı fısıldadi. Sonra onu alnından öptü ve "hoşgeldin Miray'ım" dedi. Mutluluktan gözleri dolan adam karısına baktı. Karısı hala baygındı. Hastane şartlarında doğum yapamadığı için yorgundu.
    Koridora çıktı ve bebeği kardeşine verdi. Kardeşi bebeği alıp odaya götürürken o karısının yanına gitti. Onun yanına çömeldi ve alnını okşadı...
     Yıl 1925
    Miray topraktan yaptığı pastasını çimenler süslüyordu. Annesi ve babası evde değildi. Annesi giderken ona "sana arkadaş getireceğim" demişti. Sonsuza dek oynayabileceği bir arkadaş. Arkadaşı için güzel bir pasta hazırlamıştı. Acaba arkadaşı beğenecekmi diye düşünürken gelen babası ve kalabalığı gördü. Babası 5-10 kişi ile birlikte ağlaya ağlaya geliyordu. Ne oldu diye düşündü. Babası ev kapısına ulaştığında kızına acır bir baksın attı. "Baba annem nerede?" Diye sordu cekinerek miray. Sonra burnunu çekti ve, acımasızca babası ona "annen felan yok senin" dedi. "Annen öldü" dedi. İşte o anda Miray'ın tüm dünyası başına yıkılırken babası ve yabindakiler içeri girdi. Halasının kucağında bir bebek gördü. Ağlayarak Ona yaklaştı. "Annem gitti ama arkadaşımı yolladı dimi hala?" Diye sordu ağlayarak.halasi ona acıyla bakarken o gözlerinden yaşlar döküyordu. Halası eğildi ve bebeği ona gösterdi. "Bak arkadaşın" dedi. Elinin tersi ile yaşlarını sildi. Kardeşine baktı onu inceledi sanki yeni bir varlık görüyordu.
   Evet Miray 5 yaşındayken doğuma giden annesini kaybetmişti annesi doğum yaparken ölmüştü. Halası ona annelik yapmıştı. Fakat nazlı bir gün çileden çıkmış abisinin tüm parasini çalıp bir adamla kaçmıştı. O günden sonra Kardeşine hep Miray bakmıştı. Okula giremediği günler arkadaşlarının defterlerini alıyordu. Fakat kardeşi büyüdükçe çirkefleşti. Aklı sıra ablasından intikam alıyordu. Çünkü ablası annesiyle vakit geçirmişti ama kardeşi Meryem, geçirememişti. İlk o doğsaydi hem annesine doyacakti hem de annesi onun yüzünden ölmeyecekti. Ablasından intikam almak için onu sürekli suçlu gösteriyordu. Yaptığı her şeyi Miray'ın üstüne atıyordu ve babası Miray'ı dövüyordu. Miray sesini cikaramiyordu. Miray 18 yaşına geldiğinde üniversite için şehir dışına çıktı ve ailesini sonra görüşü o zaman  oldu. 18 yaşındayken bir adamla evlendi. Ve evlendikten 2 gün sonra hamile kaldı.  Hamileyken babası ve kardeşinin yanarak olduğu haberini aldı. Ve haberi aldığı sıra da eşi onu terk etmişti. Bebeği doğurduğunda tek başınaydi... ve suan buradaydı.

SAKURA (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin