sırlar ortaya çıkıyor

10 2 0
                                    

      Derin bir iç çekerken mustafa uyanmamın verdiği huzurla saçlarımı okşayip bana bakıyordu. Gözlerimi kapayıp gördüğüm rüyanın etkisinden kurtulmaya çalışıyordum. "Çok değişik bir ruya gördum. Mustafa'nın  yüzüne bakmıyirdum ama sacimı okşıyanın o olduğunu biliyordum. "Ne gördün?" Dedi. Mustafa'nın sesine ne olmuştu? Sanki kalınlaşmıştı. Gözlerim onun olduğu tarafa kaydı. Bu mustafa değildi! Oğuz! Bashekim oğuz başımda durmuş saçlarımı okşuyordu. Hemen yattığım yerden firladim. "Sen! Ne hakla benim başımda duruyorsun? Utanmiyor musun!?"  O şaşkün gözlerle bana bakarken Mistafa yanımıza koşmuş ve ne oldugunu anlamaya çalışırken 2 saniye sonra Oğuz'u yumruğu ile indirmişti. "Sen benim sevgilime nasıl yaklaşırsın alcak herif!" Mustafa'nın gözü dönmüştü. "Mustafa yapma!" Diyerek onu durdurmaya çalıştım. Ama o durmadi aksine yumruklarıni her defasinda daha da güçlendirdi. "önce Miray'ı kaçır sonra kızin başinda dur!" Son sözü ile şoke olmuştum. Beni kaçıran Oğuz'muydu? Mustafa ağızından kaçırdıği şeyle durdu. Yumruğu havada dururken kafasını çok yavaşca bana çevirdi. Oğuz hemen kendini  savunmaya geçmişti. "Miray" işaret parmağım ile onu işaret ettim. " sen sen! Oğlumu öldürmeye bile çalıştın!" "Hayır Miray! Yalan soylüyor"  mustafa yumruğunu indirmişti. Beni izliyordu. Ben ise kıpkirmızı olmuş gözlerim ağlarken çıldıracak durumdaydi. "Ya neden! Neden ya!? Beni boğmayı denedin. Kaçirdin bağladın. Dövüştün! Kafama silahla vurdun!!! Ya ben bunları af ederdim biliyor musun?" Son cümlemi sakince söylemiştim. "Ama Mete'ye silah doğrultmanı onun kanını görme sebebim olmanı asla af etmem! Hemde aslaaaa!!!! Mustafa'ya koştum. Belindeki silahı aldım. "Miray dur! Miray sakın yapma! Aklının ucundan bile geçirme! Sakın Miray sakın" "sus! Sende sus! Seni de af etmeyeceğim" kafamı eğdim ve ona baktım. "Biliyordun! Biliyordun ama bana söylemedin!" "Miray dü-" "ne düşündüğün gibi degil ya! ney? Sakladın işte!  Bana bunu nasıl yaptın? Nasıl Mustafa? Ben bu hayatta kimseye güvenemeyecek miyim? Neden ha söylesene? Ben bunu hak edecek ne yaptım? Ya sen Oğuz? Mete! Ona nasil kiydin Oğuz!ya sen doktor değil misin senin vicdanın yok mu? Neden ogluma ateş ettin. Mete eğer bunu ögrenirse dunyası basina yıkılırdı biliyor musun? Ya aklim almiyor deliricm ya! Nasil nasıl yaparsınız anlamıyorum!"  "Miray her şeyi anlatıcam bak katil olucaksın! Yapma. Yapma hayatı-" " kes ben senin hiç bir şeyin değilim! Ve haklısın sizin için katil olmaya değmez!" Silahı kendime doğrulttum. O an sanki destva şarkısı çalsa film olurdu. Artık yokun sonuna gelmiştik...
     "Miray hayıiir!" "Yaklaşma!" "Tamam ama nolur silahı yere birak nolur!" "Olmaz" "olur hadi lütfen" "sana artık inanmıyorum." Oğuz tam da ayaklanıp bana dogru gelmeye başladıgi sirada Mustafa onu durdurmayı denedi ama artık çok geçti. Tüm çadırı silah patlama sesi kaplarken sanki zaman durmuş ve şuan dünyada yankılanan tek ses o silah sesi olmuştu. Başım dönmeye başlamıştı. Gözlerim bulanıklaştı. Silah elimden kaymış kayakende ateş almıştı. Ama kimin vurukduğunu anlamamıştım. Hayır lütfen yapma!
     Silah sesi ile herkes çadırın içine toplanmış Oğuzu yerden kaldırıyorlardı. Oğuz ayağından vurulmuştu. "Hayır... hayır... hayır! Ben yapmış olamam! Mustafa ben yapmadım!" Mustafa ayağa kalkmıs bana sarılmış saçlarımdan tutuyordu. "Mustafa ben yapmadım!" "Biliyorum... biliyorum tamam Miray sus!" "Mustafa ben yapmadım biliyorsun değilmi? Mustafa! Bana inandiğinı söyle ben yapmadim dimi?" "Şşş tamam sakin ol sen yapmadın ben biliyorum. Ben sana inanıyorum. Tamam"  kendimi iyice delirmiş hisediyordum. "Mustafa..." sonra herşeyi tekrar hatırlayınca onun güvende hisettiğim kollarindan ayrılmak zorunda kaldım. Gözlerinin içine baktım "benden neden sakladin?" Der gibi. Çadıri terk ettim. Arkamdan bağırsa da ben çıplak ayaklarimla koşarak dağdan aşağı indim.
     Denize indim. Mete'nin kaybolduğu denize... rüzgar saçlarımı önüma düşürüyordu. Cok terlemiştim. Saçlarım iğrenç bir şekilde tenime yapışıyordu. Denize baktım. Ve bir ic verdim. Sonra denize doğru koşmaya başladım. Su gittikçe derinleşti. Derinleşti. Ve benim ayaklarım yerden kesildi. Şişmiş yanaklarımı bıraktım. Ve tutacak bur nefesim bile yoktu artık. Saçlarım suyun etkisi ile havaya kalkmıştı. Bol beyaz elbisemin astarı tenime yapışırken tüller havaya kalkmıştı. Daha derinlere gitmek istedim. Gittimde. Şuan ki bembeyaz görüntümle aklıma küçükken annemin bana anlattığı su perisi hikayesi gelmişti. Şuan tam bir su perisine benziyordum. Tüllerim ben hareket ettikçe hareket ediyordu. Gözlerim su nedeni ile sürekli açıkıp kapanıyordu.

SAKURA (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin