~18.bölüm: Üzgünüm~

245 27 11
                                    

Artık okul açılmıştı ve bende o lanet olası yerdeydim. Kris henüz gelmemişti bir kaç işinin olduğunu ve benim tek başıma gitmemin sorun olup olmayacagini sormustu tabikide bir sorun yoktu. O ne kadar benim sevgilim olsada onsuz okula gidemeyecek değildim ya. Fakat asıl sorun her şeyin o gün başlamış olmasıydı. Yeniden...

O gün kris okula gelmedi ve akşam bana attığı mesajdada bir süreliğine Çin'e gitmesi gerektiğini söylemişti. sanirim bu konu yine babasıyla alakalı. Ne olduğunu bilmiyorum ama kris'in babasını görmememe rağmen onu tanıyormuşum gibi hissediyordum o ses çok tanıdıktı. Aklımdaki düsünceleri bir kenara atarak yemegimi yedim sonrada biraz ders kitaplarimi kurcalayıp yattım.

~~~~~~~~~~~

KRIS'in ağzından -ÇİN

Işte yine bu lanet olası yerdeydim. Bu ülkenin her şeyinden nefret ediyorum. Buraya gelme sebebim babamın bana soylemesi gereken çok önemli bir şeyinin olmasıymış. Tabikide sadece bu cümleyi söylerse hayatta buraya gelmeyecegimi bildigi icin sunuda eklemisti "O kızla alakalı, neydi adı Soo ri?"

Babamin bana Soori hakkinda soyleyecek neyi olabilirki? 

Hiç vakit kaybetmeden hemen babamın yanına gittim. Ofiste herkes beni tanıyordu sanırım garip. Uzun zamandır buraya ilk defa geliyorum o zamandan beri baya degismis olmaliyim. Tam şirkete girdigimde telefonum titreşti mesajı açtigimda sunlar yaziyordu:

Gönderen Joon

Kris Çin'e vardın mı? Babanla konuştuktan sonra beni ara.

Bunu soylemeyi unutmustum sanirim ama biz joonla artik cik yakindik o benim olmayan kardesim gibi ve eskiden ondan neden nefret ettigimi anlayamiyorum.

Telefonumu tekrar cebime koydum ve babamin ofisine ciktim.

Iceri girdigimde babam koltugunda oturuyordu.

"Geldin mi? Baya erkencisin bakiyorum sanirim konunun o kizla ilgili olmasi seni bu kadar hizli getiren sey."

"anlatacaklarinizi anlatirsaniz sevinirim"

"Hahah acelemiz yok oyur şoyle. Icecek bir sey alir misin? Hatirladigim kadariyla sutlu kahve seviyordun."

"Sutlu kahve dunya uzerinde en nefret ettigim seydir."

"Yanildim sanirim. Neyse konuya gireyim en iyisi. Soo Ri. Lee Soo Ri. Bu ismi daha once hic duydun mu?"

"Hayir."

"Demek duymadin. Ama ben senin duyduguna adim kadar eminim."

"Ne demeye calisiyorsunuz?"

"Soo ri yi uzun zamandir taniyoruz biz diyorum. Sadece sen onun o oldugunun farkinda degilmissin o kadar."

...

~~~~~~~~~~~

Şirketten çıkarken bacaklarimi hissedemiyordum rengiminde attigina emindim.

Yürüyebilmek icin cok caba sarfetsemde olmadi. kendimi hemen yoldan cevirdigim bir taksiye attim.

Taksideyken babamin soyledigi seyleri dusundum. Bunlari duymayi beklemiyordum. Bu olabilecek bir sey degildi. Olmamaliydi ...

Taksiden indigimde beni bir kafenin onune birakmisti ama bacaklarimi yurumem icin yeterli derecede hissettigimi farkedince yurumeye basladim. Nereye gittigimi bile bilmiyordum sadece yuruyordum. Acikcasi suan bu hicte umrumda degildi. en son kendimi bir barin onunde buldum hic dusunmeden iceri girdim oturup güclu bir seyler ismarladim. Gelen içkiyi icerken dusmekten alikoyamadigim goz yaslarim yanaklarimdan asagi dogru suzulmeye baslamisti. Suanda dusununce benim ailem(?) benim her şeyden cok sevdigim iki insanin hayatini karartmisti. SooRi ve Joona bunlarin hesabini nasil verecektim ben? Bardagim bosaldikca yenisini alip ictim ve en son artik bununda icimdeki aciyi gecirmedigini anladigimda bardan ciktim. Hala goz yaslarim akiyordu. Durdurmak gibi bir cabamda yoktu zaten

Can't We Love Again?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin