Sinirle aldığım nefesler ile gözlerimi kıstım, ondan kesinlikle nefret ediyordum.
Elimde sıkıca tuttuğum telefonu daha çok sıkarken, çıkışa doğru yürüyen San'a doğru koştum. Telefonu montumun cebine sıkıştırdım.
"Hey Choi!"
Adımları durdu ve kaşlarını çatarak arkasını döndü. Adımlarımı ona daha çok yaklaştırdım.
"Dün yine Jimin dövülmüş, sana çevremden uzak durmanı söylemiştim!"
Sakin bir sesle söylemeye çalışsam da, sesim sinirli çıkmıştı.
"Gerçekten benim yaptığımı mı düşünüyorsun?"
Güldü ve tüm vücudunu bana çevirdi.
"Senden başka kim olabilir?"
Tekrar güldü ve kolunda asılı spor çantasını yanına attı. Bir adım daha atarak aramızdaki mesafeyi kapatmıştı.
"Diyelim ki ben yaptım, ne yapacaksın?"
Dalga geçercesine çıkan ses tonu daha çok sinirlenmeme neden olurken, gözlerimin önüne düşen lila renkli saçımı tek elimle geriye attım.
"Senden nefret ediyorum, keşke ölsen."
Bir an duraksamış ve gözleri tuhaf bir şekilde bakmaya başlamıştı.
"Jimin'den uzak dur!"
Omzuna çarparak okul çıkışına ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
homophobic
Short Storychoisn: wooyoung ne yap biliyor musun? choisn: öl, senin gibi hemcinslerinden hoşlanan iğrençeler ölmeli.