Sağ ayağımı yere vurmaya devam ederken, sırtım da arkamdaki duvara yaslıydı.
"Geç kaldım biraz."
Bana sırıtarak bakan San'a göz devirirken, elimi açarak gözüne sokarcasına salladım.
"Günlüğümü alabilir miyim?"
Gözüne doğru salladığım elimin bileğinden tutup gözlerimin içine baktı.
"Önce ödevleri yapacaksın."
Bileğimdeki ellerinin teması nedeniyle donarken, o da gözlerimin içine bakıyordu.
Tuhaflaşan ortamı bölerek hızla bileğimi eli arasından çektim ve bakışlarımı gözlerinden çektim.
"Nereye gidiyoruz?"
Bakışlarımı, ceketimin fermuarı ile oynayan ellerime indirim.
"Kütüphaneye."
Başımı salladım ve onu beklemeden adımlarımı hızlandırdım.
Kütüphaneye varan adımlarım ile içeri girerken San'ın da arkamdan geldiğini botlarının çıkardığı gıcırtıdan anlayabiliyordum.
Masalardan birine geçerken, en uçtaki sandalyeye oturmuştum. O da tam karşımdaki sandalyeyi çekip oturmuştu.
"Ödev neydi?"
"Tarih, matematik ve fizik."
Kaşlarım havaya kalkarken aynı zamanda dudaklarım da aralanmıştı.
San ile aynı yaştaydık, ama Tanrı sağ olsun ki aynı sınıfta değildik.
"Çüş ben ne ara yapacağım bunları?"
"Ne ara yaparsan yap yarına hazır olacak."
Sırtını iyice sandalyeye yaslamış ve yayılmıştı.
Gözlerimi sabır dilercesine kapatırken, derin bir nefes almıştım.
"Al, bunlar da sorular."
Önüme attığı üç defteri parmaklarım arasına alırken, defteri açmış sayfaları karıştırmaya başlamıştım.
Şansıma açtığım defter matematik defteriydi. Matematik en sevdiğim ders olduğu için hiç sorun değildi; ama fizik en nefret ettiğim ders olduğu için sorundu.
Ben soruları yapmaya çalışırken, San da telefonu ile oynamak ile meşguldü.
Gözlerimi devirirken sorularla cebelleşmeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
homophobic
Short Storychoisn: wooyoung ne yap biliyor musun? choisn: öl, senin gibi hemcinslerinden hoşlanan iğrençeler ölmeli.