İHTİLÂF

3.2K 804 1.1K
                                    

                           Merhaba İhtilâfçılarım!

          Buraya başlama tarihinizi bırakır mısınız?

                            Keyifli okumalar!

                                 İHTİLÂF

Kalbimin orta yerinde bir sızı vardı,
Yüreğimde sönmeksizin yanan yangın,
Korlar içinde yanarken aklım,
Sevdan düştü günahkâr yüreğime,
Önce adın, sonra varlığın düştü içime.

Bitmiyordu bu yangın, dinmiyordu yüreğimi delip geçen acı. Ben o kahrolası adamın sevdasına düşmüş olamazdım ben kendimi bir zindana mahkum etmiş olamazdım, ben bunu kendimi yapmış olamazdım

Karşımda oturan adamın yüzünde mimik bile oynamıyordu. Keskin yeşil gözleri tüm uzuvlarımda tekrardan dolandı, günahlara bel bağlamış ağzı aralandığında hiç iyi şeyler söylemeyeceğini biliyordum. "Ne zaman yola gelmeyi düşünüyorsun?" sözlerinin bitiminde, oturduğu koltukta geriye doğru yaslandı ve bacaklarını genişçe açtı. Yüzünde alay eden bir ifade hakimdi.

Bir kolunu koltuğun tepesine attı. Ona karşı tek kelime edecek dermanım yoktu. Ondan da ona ait olan her şeyden de nefret ediyordum.

"Hiçbir zaman!" dedim hiddetle, "Hiçbir zaman yola gelmeyeceğim!" oturduğum koltuktan kalktım ve onun karşısına dikildim. "Sende buna asla engel olamayacaksın. Bu evden de, senin rezil rüsva hayatından da defolup gideceğim. Buna sen de engel olmayacaksın.

Barış sözlerime karşılık alay edercesine güldü. Adının hakkını bile vermiyordu. Yüzüne okkalı bir tokatı basıp bu evi ömrümün sonuna kadar terk etmek istiyordum. Buradan çıktıktan sonra burası tekke olsa dahi uğramayı düşünmüyordum.

"Nereye gideceksin ki?" benim aksime o oldukça sakindi, daha doğrusu öfkesini kontrol edebiliyordu. "Ha Sevde!" cümlesi biter bitmez sert bir kahkaha savurdu. Gülmeye devam ederken bir bacağı diğerinin üzerine atmayı ihmal etmemişti.

"Her yere!" bende ona onun gibi karşılık verdim. "Mesela," dedim düşünür gibi yaparak. Suratım da onun gibi alay dolu bir ifade hakimdi. "Karakola," sözlerim biter bitmez kahkahayla gülmeye başlamıştım. Onu biraz önce telefonla konuşurken duymuştum ve anlaşmaya varamadığı bir şirkete iyi bir çelme taktığını söylemişti. Hemde rakibi olan şirkete...

Barış duydukları tadını kaçırdığını belli eden cinsten güldü. "Gitsene," bacak bacak üzerine attığı ayağını geri indirdi. "Hadi kapı orada!" Barış benimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamayı seviyordu.  Biliyordu ne gidip onu şikayet edecektim ne de başka bir şey yapacaktım. O artık eski Sevde'ydi.

Canım öyle bir yanmıştı ki, onu gözümün önünde öldürseler vah demezdim. Koltuğun aradan çıktım ve kapıya doğru hızla adımlarla yürümeye başladım. Daha fazla onun pislik çehresini göremeyecektim. İçimde dinmeksizin yanan yangının baş failiydi o. O insanları elleri ile öldürmekle kalmaz, ruhlarını da ipe asardı.

"Sevde," Barış'ın ardımda kalan sesi kulağıma doldukça içimdeki öfke de bir o kadar kabarıyordu. "Unuttuğun bir şeyler var," kapının kulpunu sıkı sıkı kavradığım an Barış'ın varlığını ardımda hissettim. Dişlerimi birbirine öfkeyle vurdum. "Neyi unuttum Allah'ın cezası, neyi?"

Barış suratıma bakarak pis pis gülmeye başladı. "Hani biz seninle ortaktık," iki yana doğru kıvrılan dudaklarında ki öfkeyi görebiliyordum.

İHTİLÂF Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin