Sabah kalktığımda havanın soğuk olduğunu fark ettim. Yataktan dikkatlice kalkdım. Çünkü Yoongi o kadar masum bir şekilde uyuyorki, onu uyandırmak istemedim. Camın önüne geçip perdeleri açtığımda dışarıda yağmur yağdığını fark ettim. Sanırım artık kış geliyor ve bir kaç ay sonra da kar yağmaya başlar. Olduğum yerde mutluluktan bir çocuk gibi zıplarken çıkan gürültüyü hiç fark etmedim. Ama bunu Yoongi fark etmiş olacak ki uyandı. Uykulu gözlerle bana tip tip bakıyordu.
Yg: Yu Jin bu gürültü ne sabah sabah.
Yj: Sabah mı? Öğlen oldu öğlen.
Yg: Ne olmuş öğlen olduysa. Hem bu gün pazar kızım. Bırakta rahat rahat uyim.
Yj: Off. Ne kadar sıkıcısın.
Yg: Sana ne kadar eğlenceli olduğumu gösterirdim de zamanı değil.
Yj: Ha?! Ne demek oluyor o!?
Yg: Yakında anlarsın güzelim.
Off. Hiç onunla uğraşamam. Aşağı salona gittim fakat kimse yoktu. Demek ki bu gün herkes tembellik ediyor. Bende mutfağa girip kahvaltı hazırlamaya başladım.
Mutfaktaki işim bittiğinde kendimi salondaki koltuklardan birine attım. Tam o sırada da kapı çaldı. Gidip kapıyı açtığımda karşımdaki kişiyi görmemle bedenim buz tuttu. Kaçmak istiyordum ama hareket edemiyorum. Karşımdaki kişi Min Jae idi ve her yerinde morluklar var. Bana gerçekten kötü bir şekilde bakıyor. Bir adım içeri girdi ve bu sırada da elinde tuttuğu çakıyı bana doğrulttu. Çakıyı görmemle ağzımdan bir çığlık kaçtı. Umarım Yoongi veya birisi duymuştur. Bana daha da yaklaştı. Kolunu boynuma geçirip sırtımı onun karnına yasladı. Elindeki bıçağıda karnıma doğrulttu. Tanrım yardım et. Yukarıdan tıkırtılar geldi. Bu sırada Min Jae beni bir odaya soktu. Dışarıdan Yoongi nin sesi geliyordu. Yoongi beni kurtarır cesareti ile bağırdım.
Yj: Yoongi!! Yardım et!! Kurtar beni!! Yoon...
Elini boynumdan ağzıma götürdü sıkıca ağzımı kapattı. Kulağıma eğilip kısık bir sesle konuşmaya başladı.
Mj: Şimdi eğer uslu bir kız olmazsan seni delik deşik ederim.
Kapının zorlanması ile kapıya baktım. Bu sırada Min Jae de bıçağı karnıma biraz daha bastırdı.
Yg: Yu Jin neredesin?! Aç kapıyı! Bak kıracağım kapıyı.
Min Jae beni sürükleyerek cama doğru götürdü ve camdan çıkardı. Bu sırada arka kapıdaki koruma Min Jae yi gördü ve bir el ayağına sıktı. Bende bu, fırsattan yararlanarak arka giriş kapısına doğru koştum. Kapının önüne geldiğimde kapıyı yumruklamaya başladım. Kapıyı annem açtı. Gidip boynuna sarıldım. Oda kollarını bana sardı. Çok korkmuştum ve bana iyi gelmişti. Anne şefkatini çok az görmüştüm ve içimde büyük bir boşluk vardı. Şu anda bu boşluğu dolduran bir aileye sahibim.
Annemden ayrıldığımda yanıma elinde silahı ile gelen Yoongi yi gördüm. Endişeli bir yüz ifadesi vardı.
Yg: İyi misin? Birşey yaptı mı sana?
Yj: Hayır yoongi. Bir şey yapmadı ama...
Karnımdaki bıçak çiziğini gösterdim. Yoongi elindeki silahı daha da sıkarak dışara çıktı. Annem beni kolumdan nazikçe tutarak salona götürdü ve koltuklardan birine oturttu. İçeride babam vardı. Onunda yüz ifadesi sinirliydi.
B: İyi misin kızım?
Yj: İyiyim baba. Sadece korktum.
B: Korkma kızım. Yoongi onun icabına bakar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ YERİN BÜYÜK /MYG/BİTTİ!
Chick-Litİki kişi, biri öksüz ve yetim genç kız, diğeri ise kendini sevdiklerini korumaya adamış bir oğlan. İkisinin birbirlerini görmesi bir tesadüf değil... Bugün de yoğun geçti. Daha doğrusu geçiyor. Tanrıya şükür bugün patronumu hiç görmedim. Boşalmış bi...