-7-

626 72 18
                                    


Saat gece ikiyi çeyrek geçiyordu. Başımda nereden çıktığını anlayamadığım bir ağrı bedenimi işgal ederken birde sürekli olarak telefondan taciz ediliyordum. Evet, doğru tahmin. Kim Jongin...

Saatlerdir korkup korkmadığımla ilgili binlerce soru sorup, saçmalayarak korkmamı sağlamaya çalışıyordu. Bu çocuğun benimle olan sorunu neydi bilmiyordum ama buna daha fazla da katlanabileceğimi düşünmüyordum. Çok ama çok sinir bozucuydu yahu! Neyse ki plana hemen yarın başlıyorduk ve böylelikle o kendisini hyunguma aşık etmeye çalışırken de uzaklaşacaktık. Tek isteğim onunla olan muhabbetimin biran önce kopup gitmesiydi. Beni çok yoruyordu ve bundan zevk alıyordu. 

Derin bir nefes verip ona cevap yazmayı es geçerek yatağıma kuruldum. Tek olmayı seviyordum. Tek yaşamak tam bana göreydi hatta. Ama tek yaşayabilmem için ilk olarak bir mesleğe sahip olmam gerekiyordu. Maaşa, düzenli bir hayata ve daha bir sürü sıkıcı şeye. Ölene kadar baba parasıyla yaşayamazdım bu yüzden kendime biran önce iş bulmam gerekiyordu. Bunu da aklıma yazıp uyku için iyice büzüştüm, yattığım yatakta. Günün en sevdiğim saati, uyku zamanı gelmişti. Bende tabii ki bir güzel uyuyacaktım. Sorunsuz günler için.


--


"Kyungsoo. Kyungsoo! Soo! Uyansana be çocuk!" 

Dünyalar kıymetlisi uykumdan adımın haykırılması nedeniyle sıyrılırken, başımda deliler gibi bağıranın hyungum olduğunu anladığımda direkt kendime gelmeye çalışıp yattığım yerde hızla doğruldum. Bu bana çokça baş dönmesi katarken, sızlanarak başımı tuttum. "Efendim?" dedim merakla. Ciddi bir şekilde yüzüme bakıyordu. Ne olmuştu cidden?

"Kapıda." dedi çenesinin ucuyla da bir yeri gösterirken, "Arkadaşların kapıda Kyungsoo. Eve davet etmişsin çocukları birde burada fosur fosur uyuyorsun? Tanrım! Cidden senden adam olmaz.."

Doğru..onlar vardı birde. Lanet olsun! "Kim bu çocuklar Kyungsoo? Birden ne ara arkadaş oldunuz?" sorusu düştüğüm aptal düşüncelerden tekrar uyandırırken beni eski haline döndüğünü görmem de bir yandan mutlu etmişti.

"Ah onlar mı..şey, ben iş arıyordum da ve onlarla da bir şekilde tanıştım işte." Kurduğum dünyalar saçması cümle onu pek tatmin etmese de şüpheli bir şekilde başını salladı ve hazırlanmam için beni odada yalnız bıraktı. Ama ben, birde onlar için hazırlanacak mıydım? Hah, asla! Hızla yüzümü bir kaç kez yıkadıktan sonra dağınık bir şekilde aşağıya indim ve salonda asla hayal edemeyeceğim o komik sahneyle karşı karşıya kaldım. Uzun koltuğumuzda altı beden bir yandan sığışmaya çalışırken bir yandan da karşılarında oturan hyungumun şüpheli bakışlarından kaçmaya çalışıyorlardı. Kahkahamı içime atarken kocaman gülümseyerek geldiğimi belli ettim ve tüm başların bana dönmesini sağladım.

"Kyungie! Ah sonunda. Bizi evine davet ettiğin halde nasıl karşılamazsın?" dedi Baekhyun sesinin tonundaki ne bok yediğimi sorgulayan tonuyla. Gerçekten salağın tekiydim. Mahçup bir gülüşle hepsine baktım ve benden ölümüne nefret eden bakışlardan kaçmak için hyunguma döndüm hemen.

"Ah, çok özür dilerim. Hyung sana geçen gün bahsettiğim arkadaşlarım bunlar işte." Şuan stresten ağlayabilirdim. Güzel bir başlangıç yapmamış ve her şeyi belkide mahvetmiştim.

"Öyle mi? Tanıştığımıza memnun oldum çocuklar." dedi hyungum. Hala şüpheli bir şekilde süzüyordu karşı koltuğa sığışmaya çalışan şapşalları. "Merhaba Kyungie'nin hyungu." diye atıldı Baekhyun ve diğerleri de aynı şekilde ilk okul çocukları gibi hyungumu selamladılar. Jongin biraz değişik selamlamıştı ama hepsinin etkileme aşamasına dahil olduğunu düşünmem bu saçma hareketini görmezden getirmişti. 

aşkın çabası boşuna/kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin