-15-

607 57 3
                                    


Bir hafta. Tam bir haftadır ölü gibi yatıyordum bu yatakta. Önceden kaçığım bu odadan şimdi bir saniye olsun çıkmak istemiyordum. Kötü hissediyordum. Bazı şeylerden dolayı pişmandım ve hala ilk günkü gibi de kırgındım. Nasıl olurdu böyle bir şey, aklım hala almıyordu. Kimseyle konuşmuyordum. Kendimle bile ilgilenmiyordum ki. Yemek yemiyordum. Sadece su içiyor, tuvalet ihtiyaçlarımı karşılıyor, ağlıyor ve uyuyordum. Şu sıralar düşünmek bile kaçıp durduğum bir eylemdi çünkü biliyordum daha fazla düşünürsem delirirdim. Hayat her şekilde zordu. Annem öte yandan olanları ufakta olsa öğrenmişti ve beni şaşırtmayarak hyungumu affetmem için bana baskı uyguluyordu. Jongin haricinde çocuklarda sürekli beni arıyor, cevap vermem için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlardı ama kanmıyordum hiçbirine. Arkamdan dönen oyunları henüz hazmedebilmiş değildim ve acı içinde kıvranıyordum sadece. Oysa bir yandan da özlemiştim hepsini. Bu daha da yakıyordu canımı zaten. Affedememek, beni daha çok yoruyordu. Yattığım yatakta öylece uzanırken telefonum titredi. Şu bir hafta boyunca hiç susmamıştı ki zaten. Mesaj gelmişti. Genelde Jongin'den gelen mesajları özellikle okumuyordum ama şuan merak etmiştim. Bir hafta boyunca yazmaya devam edebilecek kadar güçlü müydü gerçekten? Ama mesaj ondan değil, Minseok hyungdandı. Derin bir nefes alarak mesaja tıkladım ve yazdıklarını okumaya başladım.

Kimden: Minseok Hyung

Kyungsoo bu kaçıncı mesajım bilmiyorum ama bana geri dönene kadar yazacağıma emin olabilirsin! Benimle neden konuşmuyorsun hala anlamış değilim. Yaşanan olayların hiçbirini bilmiyordum ve seninle birlikte öğrendim. Sorun Jonginle arkadaş olmam mı? Üzülüyorum, lütfen geri dön bana. Umarım iyisindir. Seni özledim.

Okurken ne zaman aktığını anlamadığım yaşlarımı sildim ve mesaja cevap vermem gerektiğini düşünerek parmaklarımı klavyeyle buluşturdum. Haberi yok muydu cidden? Nasıl olurdu?

Kime: Minseok hyung

*konum

Hyung yanıma gelebilir misin?

Yazdığıma anında cevap gelirken gülümsemeden edemedim. En azından yalnız değildim.

Kimden: Minseok Hyung

On dakikaya oradayım!

Çabuk pes etmiş olmama şaşırmıyordum çünkü aslında bunu bekliyordum bende. Küçük bir kıvılcımı. Derin bir nefes verdim ve havasız olan odam için camı açtım. Yaşam belirtisi gösteriyordum sonunda. Yalnız değildim çünkü, yanımda Minseok Hyung vardı. Odanın içi dağınık değildi yalnızca yatağımın yanındaki  komidinde peçete çöpleri vardı. Çöp kutumla buluşan peçetelerle işim bittiğinde banyoya ilerledim ve elimi yüzümü yıkayarak bir süre öylece bekledim. Dünyanın sonu falan değildi sadece kandırılmıştım. Evet canım, sadece bu kadardı!

Kendimi kandırmayı bırakarak odama geri döndüm ve yatağımın ucuna oturarak beklemeye başladım. Yatağımın karşısındaki sandalye hala yerinde duruyordu. Kaldırmamıştım onu oradan. Hyungum da her gün gelip yaşadığımı kontrol ediyor, sandalyeye oturuyor ve konuşmamı bekliyordu. Umutluydu sanırım. Bir gün konuşacağıma inanıyordu yüksek ihtimal ama hayır o bir gün yakında falan değildi. Hala nefret ediyordum Ji Hyuk'tan. Birlikteliklerini de haz edemiyordum açıkçası.

Sonunda kapı çaldı ve aşağıdan bir takım sesler geldi. Annemin sesi yaklaştıkça derin bir nefes alma ihtiyacı hissettim ve gözlerimi kapıya odakladım. Kapı açıldı ve annem önde Minseok hyungda arkasından odaya girdi. "Kyungsoo bu çocuk arkadaşın olduğunu söylüyor. Hayal mi görüyorum yoksa gerçekten de doğru mu bu?" Annemi umursamadım ve Minseok hyunga karşımdaki sandalyeyi göstererek oturmasını bekledim. Annem sonunda konuşmayacağımı anlayıp odadan çıktığında Minseok hyung dibime kadar gelip kollarıyla sardı vücudumu. Sanki günlerdir ağlamıyormuş gibi tekrar bir ağlama krizi içerisinde bulurken kendimi o da sessiz kalıp içimi dökmemi beklemiş ve narin dokunuşlarla da sırtımı okşamıştı. Sonunda rahatlamıştım. Her hangi birinin desteğine ihtiyaç duyduğumu o an anladım ve daha da sokuldum sıcak kollara.

"İyi olacaksın, Kyung. Ben yanındayım." Gerçekten de yanımdaydı. Ona minnettardım. Sonunda kollarından ayrıldım ve hemen yanıma oturmasını izledim.

"Kötü görünüyorsun." dedi. Bir yorumda bulunmadım. "Kötü durumda olduğunun farkındayım ama herkes dağılmış durumda Kyungsoo. Hepimiz parçalandık. Grupta da kavga çıktı. Baekhyun ve Chanyeol her şeyi biliyormuş ve Jongdae'yle büyük bir kavgaya giriştiler. Sehun onlarla konuşmuyor bile. Bense herkesi bir araya toplamaya çalışsam da iki kat daha fazla kırılıyorum." Duyduklarım karşısında şaşırırken ne diyeceğimi veya ne düşüneceğimi bilemedim. Onlar cidden benim yüzümden kavga edip küsüşmüşler miydi? Daha berbat hissedemeyeceğimi düşündüğüm o güne lanet ettim çünkü kesinlikle daha da berbat hissediyordum. "Ben...özür dilerim. Her şey benim yüzümden oldu." Gözlerim tekrar dolarken ağzımdan yalnızca bu sözler çıkabildi. Her şey benim yüzümdendi. Her şey.

"Saçmalama Kyungsoo! Sana bunları daha kötü hisset diye anlatmadım. Sadece gözlerinden okuyabiliyorum ne kadar kırgın ve değersizmiş gibi hissettiğini. Biz sana değer veriyoruz Kyungsoo. Her birimiz sana birbirimize verdiğimiz kadar çok değer veriyoruz. Baekhyun ve Chanyeol pişmanlıktan ölüyor. Jongin hakkında konuşamam bile. O derece kötü ki onun hakkında da çok endişeliyim. Bunları sana anlatmasam daha iyi olur ama hepimizin sana değer verdiğini bilmeni istiyorum." dedi ve elleriyle de ellerimi kavrayarak beni rahatlatmaya çalıştı. Herkes benim yüzümden kötü durumdaydı yani. Oysa ben burada uzanıp ağlarken, diğerlerinin arkamdan gülüp benimle dalga geçtiklerini düşünmüştüm. Ne kadar da kötüydüm. Onları hak etmiyordum bile. "Minseok hyung lütfen aranızı düzeltin. Onlara bunu benim rica ettiğimi söyle. Böyle olursanız ben daha çok üzülürüm çünkü bende size değer veriyorum. Böyle olmanıza gönlüm asla el vermez. Elbet affedeceğim Jongin'i veya hyungumu. Sadece biraz zamana ihtiyacım var. Her şey daha yeni ve ben hala bir şeyleri idrak etmekte zorlanıyorum. Düşünmeye ve rahatlamaya ihtiyacım var sonra yemin ederim eskisi gibi olmak için elimden ne geliyorsa yapacağım." Minseok hyung daha da çok sıkarken kavradığı parmaklarımı, daha da fazla güvende hissettim. "Bunu duyduğuma öyle çok sevindim ki Kyungsoo... seni kaybetmek inan hiçbirimizin isteyeceği bir şey değil. Eskisi gibi olmayı çok istiyorum. Her zamanda yanındayım. Sadece senden bir şey istiyorum. Jongin, onu affetmeyeceğini düşünüyor ve kendisini harap edip duruyor. Ona sadece bir kere geri dönsen, ya da bir kere de olsa mesajlarına görüldü atsan? İnan bu bile onu öyle mutlu eder ki, en azından bu kadar fazla endişelenmem onun için." Jongin o kadar kötü müydü gerçekten? Kararsız kalsamda başımı salladım. Ona görüldü atmakta herhangi bir sakınca görmüyordum açıkçası ve şimdiden kendimi iyi hissediyordum.

"Kyungsoo-yah bu oda kaç gündür havasız bu arada? Geldiğimden beri cam açık olsa da zor nefes alıyorum. Ben temizlik hastası bir insan olarak burada nasıl hala öylece oturduğuma inanamıyorum!" Sızlanan sesi beni gülümsetmek için daha da tatlı çıkarken dayanamadım ve gülümsememi durduramadım. Ona sahip olduğum için çok şanslıydım oysa ilk tanıştığımız haftalarda hiç haz etmezdik birbirimizden. Onu tanıdıkça gerçekten ikinci bir hyungum hissiyatını iliklerime kadar hissetmiştim.

"Teşekkür ederim, hyung. İnan biraz daha böyle depresif takılsaydım bir kaç güne intiharı düşünüyordum." Dalga geçsemde biran aklımdan geçmemiş değildi bu fikir ama hemen toparlayıp abarttığım kanaatine varmıştım neyseki. Gülerken, "Öyle bir şey yapsaydın seni geri döndürüp kendi ellerimle döve döve gönderirdim. Bir daha ne zaman ihtiyacın olursa ara beni, bekliyor olacağım seni." dedi ve öpücük attı. Biraz daha rahat gülerken iğrendiğimi belli ederek yüzümü hemen ekşittim ve tekrar sarıldım ona. Sözsüz bir minnetti bu sarılış ve o da beni daha çok sararak daha minnettar hissettirmişti. Hiçbir şey için dünyanın sonu değildi ve elbet yaşanan her şey bir gün affedilecekti. Bunu biliyordum ve artık o kadar da çok üzülmeyecektim. En azından beni gerçekten de önemseyen insanlar vardı ve her birine de çok fazla minnettardım. O gün ve ondan sonraki yaşayacağım günleri de Minseok hyung böylece kurtarmıştı. Ben artık yaşamak için bir nedene tekrar tutunmuştum ve artık bir hafta önceki kadar da kinli hissetmiyordum. Evet kesinlikle hissetmiyordum.

aşkın çabası boşuna/kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin