Ruhsuz ve Aşık-4/5

1.3K 56 96
                                    

İyi okumalar herkese😘
____________________________________10/04/2019

Gözlerini gecenin karanlığına açan Defne tıpkı adamın buz kalbi gibi olan yatağın soğuk ve boş tarafına döndü. Kaç gecedir yalnız uyuyordu? Üç? Beş? Yedi gecedir yalnızdı bu yatakta. İki haftadır balayında gibiydiler adamın sıcak göğsünde uyanmıştı her sabah. Ondan sonra her şey yerle bir olmuştu. Nedenini anlamamıştı tabii. Ömer yine eski Ömer olmuştu. Defne kalbinin, bedenin ve sevgisinin kullanılıp kenara atıldığını anlamıştı ama sadece anlamamış çok acı şekilde hissetmişti.

Ne kadar kötü olabilir diye düşünüyordu. Ömer'in onu her kırdığı sefer artık daha da canımı acıtamaz diyordu ama Ömer onu hep yanıltıyordu.

Telefonundan saatte baktığında sabaha birkaç saat vardı. Oyalanacak bir şeyler bulsa iyi olurdu çünkü uykusu tamamıyla kaçmıştı. Yüzünü yıkadıktan sonra aşağı indi. Koşu fikri aklına gelse de hava karanlıktı belki bir saat sonrası için bunu düşünebilirdi. Bahçeye çıkıp köşede duran salıncağa oturdu. Gözlerini kapatıp temiz havayı soludu. Toprak kokusu halen etkiliydi.

Gece yağmur yağmıştı belli ki. Kısa bir süre sonra ön bahçeden gelen sesle gözlerini açtı. Ömer gelmiş olmalıydı. Bu saatte ondan başka kimse gelmezdi. İçeri geçip ona nerede olduğunu sormak istiyordu. Sıkı sıkıya sarılmak istiyordu ama yapmayacaktı.

Ömer mutfağa geçip kendine soğuk su doldurup tek dikişte bitirdi. Merdivenlerin başına geldiğinde bir süre durup düşündü. Defne yukarıda uyuyordu ve yanında uyuyup sabah onunla yüzleşmek istemedi. Koridordan gerisin geri dönüp dışarı çıktı. Kararsız kalmıştı. Kokusunu özlemişti kadının. Kalbini kırdığı kadını özlemişti hakkı olmadığını bile bile özlemişti. Kafasını kaldırıp arkasındaki eve baktı. İçeri girmeli miydi emin değildi.

Elleri ile yüzünü sıvazlayıp derince soluklandı. Arkasını dönüp hızla eve girdi. Defne içeri girmişti ki sertçe kapanan kapı ile Ömer'in gittiğini düşünmüştü. Merdivenleri çıkarken odasının önünde Ömer'in girdiğini gördü. Son basamakta takılı kaldı ayakları. Kısa bir süre sonra silkinerek kendine geldi ve odanın kapısına yaklaştı. Yavaşça kolu indirirken içerideki sessizlik ile itekledi kapıyı. Banyonun kapısını kapalı görünce Ömer'in içeride olduğunu anlamıştı.

Dolabın yanına gelip koşu için beyaz askılı bir tişört ile dizine gelen lacivert taytını giyindi. İnce siyah ceketini de üstüne alıp evden çıktı. Sitenin ormanlık alandaki koşu yoluna doğru tempoyla koşmaya başladı. Karşılaştığı birkaç komşusuna selam verip geçerken su içmek için soluklandı. Köşede gördüğü banka yerleşirken kulaklığını takıp haftalardır dinlediği şarkısını bulup oynat tuşuna bastı. Şarkıların üstüne anlam yükleyip bıkana kadar dinlerdi hep. Genellikle canını yakardı bu huyu. Ama hiç vazgeçmezdi, herhangi bir konuda bile.

Koşusuna tekrar devam ederken yarım saatten fazla koşmuştu, gün ağarmıştı. Dönüş yoluna geçerken aniden takıldığı taşla yeri boyladı. Düşerken ellerini yüzüne siper etmişti. Düştükten sonra sırt üstü yere uzanıp ağaçların arasından gözüken gökyüzüne baktı. Görüş alanına giren yabancı yüz ile kaşları çatıldı. Kendisine uzatılan eli tutup ayağa kalktı. Üstünü eliyle çırpıp adama baktı tekrar. Elinde kendi telefonunu görünce söze girdi. "Teşekkür ederim. "

"İyi misiniz? Diziniz kanıyor." Adamın dizini işaret etmesi ile dikkatini sol dizine verdi. Diz kapağı sıyrılmış olduğunu gördü.

"İyiyim sadece küçük bir sıyrık. " Telefonunu alıp ceketinin cebine attı.

"Siz öyle diyorsanız. Ben Arat Akman bu arada." Kadın duyduğu soyad ile gözlerini kısıp hatırlamaya çalıştı. "Tuna Akman ile bir ilginiz var mı?" Arat duyduğu isimle gülümseyip kadını cevapladı. "Kendisi oluyorum. İkinci ismimi işte kullanırım. Sizinle tanışmış mıydık?"

Tek Partlık DefÖmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin