Papatya Kadınım-1/3

2.4K 64 113
                                    

Yaz dediniz yazdık gelin buraya karşiim
____________________________________

Kucağına koyduğu ellerini ovuşturup duruyordu. Kafasını kaldırmadan oturduğu yerde başına gelenleri düşünüyordu. Nasıl yapabilmişti böyle bir şeyi? Gelinliğindeki küçük kan lekesini gördüğünde ellerini ovuşturup durmayı bırakıp gelinliğindeki lekeyi çitilemeye başladı. "Buyrun eşiniz içeride." Kafasını kaldırıp kapının önündeki sesleri dinledi. Polis memurunun sesinden sonra beklediği sesi duymuştu ama ne dediğini anlamamıştı. Ürkek bakışları ile kapıya bakmaya devam ederken Ömer tüm heybeti ile odaya girmişti. Kendisi ile beraber odaya giren polis memuruna dönüp eşinin elindeki kelepçeleri işaret ederek "Lütfen onlara gerek yok çıkarır mısınız?"
____________________________________

"Defne neredesin sen?!" babasının öfkeli sesiyle adımlarını hızlandırıp eviyle arasında bir blok bıraktı. "Fırının oradayım, on dakika içinde evdeyim." Babası homurdansa da onula geçireceği son üç hafta olduğunu hatırlayınca neşesi yerine gelmişti. "Hızlı ol evde misafirimiz var." Telefonu suratına kapatıp salona döndü tekrardan. Defne ise duyduğu 'misafirimiz' kelimesi ile olduğu yerde dona kalırken gelen misafirin babasının kendisi için ayarladığı bir eş adayı olduğu ezbere biliyordu. Ayakları ne kadar gitmek istemese de kalbi çoktan emir komutayı almış gidiyordu. Annesi ve iki küçük kardeşi için gitmek zorundaydı. Çünkü babasından kaçma girişiminde en son annesi hastanelik olmuştu. Babası bütün hıncını annesinden alırken kardeşleri de bundan nasibini fazlasıyla almıştı. Kapıya geldiğinde titreyen elleri anahtarı bulmakta zorlandı. Derin bir nefes alıp gözünden akan yaşı sildi ve kapıyı açtı. Küçük prensi ayakkabılarını çıkarmadan yanına koşmuş bacaklarına sarılmıştı bile. "Dur dur ellerimi yıkamama izin ver. Okul nasıl geçti prensim?" arkasından onu takip eden kardeşi ile lavaboya gitti. "Yavaş yavaş harfleri öğreniyoruz." Yerinde zıplayan küçük maymununu alıp etrafı yokladı. "Anne ile bücürük neredeler?" kucağına aldığı kardeşi gülümseyip mutfağı işaret etti. "Anni orada. Elif ise abinin yanında." Abi dediği babasının misafiri olmalıydı diye düşündü. Defne'nin gülen yüzü solduğunda kardeşini yere indirip "Hadi sen ödevlerinin başına. Bende anneye yardım edeyim." dedi. Alin oflayarak odasına giderken Defne ilk önce mutfağa ilerledi.

"Annem." Yorgun kadının arkasından sarılıp yanağına sulu öpücüklerinden kondurdu. "Yardım lazım mı?" Elindeki bıçağı bırakıp kızına döndü. "Yok evladım sen işten geliyorsun yorgunsundur. Aslından dinlensen iyi olurdu ama-" Ayşe hanım sözünü kesip başını eğdi. "Babanın bir misafiri var tepesi yine atık." Defne sinirle soluyup "Ne babası ya! Baba mı olur ondan?!" dediğinde yaşlı gözleriyle baktı annesine. "Kızım özür dilerim seni böyle pis bir kadere mahkum ettiğim için."

"Annem yapma böyle! Senin suçun değil bunlar. Hem sen fazlasıyla katlanıyorsun o adama. Ben kendi başımın çaresine bakarım sen sakın ağlama." Ayşe hanım göz yaşlarını silip tekrar önündeki tahtaya döndü. "Soğan ağlattı ben deli kız." Annesinin gülümsemesi ona güç vermiş yavaşça mutfaktan çıkıp salona doğru ilerledi. Kapının önünde bir süre durup içeriyi izledi. Arkası dönük babasına bakmazken, onun karşısında oturan adama dikti gözlerini. Kucağındaki minik meleğe şaklabanlıklar yapan adam ona bir yerden tanıdık gelmişti. Elif keyfi yerindeyken ablasının geldiğin hissetmiş gibi huysuzlaşıp arkasını dönmeye çalışıyordu. "Yabb yabbbyaa" Çırpınışlarından sonra ablasını görmesiyle sevinç çığlıkları attı. Bütün ilgi kapı pervazında olan Defne'ye yönelmişti. Defne hiçbirinin suratına bakmazken Elif'i almak için adamın yanına gitti. Hiç bir göz teması kurmazken kardeşini tutan ellere çarpmaktan kaçamamıştı. "İyi olduğu aldığın acıkmıştı." Kucağında miniği ile tekrar mutfağa girerken annesi yemekleri hazırlamış masaya yöneliyordu.

Tek Partlık DefÖmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin