🃏6🃏

116 8 1
                                    

Yorgun bir günün ardından otele geldiklerinde Taehyung kendi odasına seol-ah'ta kendi odasına çıkmıştı.
Seol-ah kuzeninin onu merak edebileceğini düşünerek onun yanına gitme kararı almıştı. Geceliklerinin üstüne geçirdiği ceketiyle kapıdan dışarı çıkmıştı. Kapıyı da kapatmıştı.
Tam kapıyı kapattığında yanına telefonunu ve oda kartını almadığını farketmişti. Kendi kendine isyan nidaları yükseltirken kuzeninin yanında kalma kararı aldı. Kuzeninin kapısını çaldığında olmadığını fark etti. Tam geri dönecekken Taehyung'un yanında lunaparka gittikleri zaman konuştuğu adamı gördü.
Adamın adı Jimin'di. Ve gayet tatlı biriydi.
Jimin'i arkasında görünce şaşırsa da 'merhaba' demişti. Jimin de ona aynı şeyi söyledikten sonra jimin merak ettiği soruyu sordu.
-Burada mı kalıyorsun?
"Evet,bu otelde kalıyorum. Ama oda kartını içerde unuttum ve kuzenin de daha gelmemiş. Kalıcak bir yerim yok."
-Ne tesadüf bende kartımı almayı unutunca arkadaşımın yanında kalmak zorunda kaldım. Istersen sende gel nasıl olsa benim arkadaşımsın beni çok sever birşey demez sana.
Diyerek kıza yardım etmeye çalışmıştı. Kız da mecburiyetten dolayı teklifini kabul etmişti ve Jimin'in arkadaşının kaldığı odaya doğru ilerlediler. Hatta ilerlemeye bile gerek kalmadı. Çünkü tam kızın önündeki odaydı. Bir adımlık mesafeyi de kapatıp kapıyı çaldıklarında kapıyı gamzemi bur adam açmıştı.
Gülümseyerek gamzelerinin olduğunu daha çok belli etmiş ve 'merhaba' diyerek içeri geçmelerini istemişti. Ikisi de içeri geçtiklerinde kız kendi odasının aksine biraz daha büyük gibi gelen bu odaya göz gezdirmişti. Biraz daha baktıktan sonra gamzeli adam kendini tanıtmıştı. Ve bu odada bir kişinin daha kaldığımı söylemişti. Yani bu odanın sahibinin kaldığın söylemişti ama banyoda olduğunu da belirtmişti.
O sırada banyodan çıkan bur adam kızın gözüne takıldı. Beline kadar sarılı havlusu, üstü çıplak olduğu için kaslarının görünüşü,elinde küçük bir havlu saçını kurulayarak çıkmıştı. Kız sadece bir kez bakıp kafasını çevirmişti. Ama saniyesinde tekrar ona bakarken bulmuştu kendini.
Bu olamazdı değil mi?
Onu bırakıp giden adam şu an karşısında olamazdı değil mi?
Ama maalesef oradaydı. Banyodan çıkan adam kızı farkettiği an kendi duyabileceği şekilde fısıldamıştı.
-Seol-ah s-se-senin burada n-ne i-işin var?
O sırada ikisininde gözünden bir yaş düşmüştü. Kız sadece onu bırakıp giden adamın adını söyleyebilmiş  ve gözünde ki yaşlara engel olamamıştı.
"Jeon Jungkook"
Jimin ve  gamzeli adam yani Namjoon onların arasında geçen olaya ve birbirlerini tanımalarına şaşırmıştı. Aralarında nasıl bir bağ olduğunu bilmiyorlardı. Ama ikisi de ağlamaya başladığına göre baya eskiye dayanıyordur diye düşündüler.
Kız artık gözyaşlarına hakim olmakta zorlanıyor ve hıçkırıkları yüzünden zar zor nefes alıyordu. Onu canlı olarak karşısında gördüğünde daha fazla anı aklını kurcaladı. Onunla ilk tanıştığı an,onunla ilk sevgili olduğu an,onunla ilk öpüştüğü an...
Jungkook kızı görünce daha fazla saklamanın bir anlamı olmadığını biliyordu ve yerine sabitlenmiş bir şekilde ağlayarak kızın yüzüne bakıyordu.
Kız artık dayanamadığı için tam gidecekken jungkook onun kolunu tutmuştu kız buna şaşırsa da tam elini çekecekken jungkook'un söylediği iki kelimeyle yerinde durmuştu.
-Özür dilerim.
Kız artık ağlarken bile sinirden kahkaha atacak duruma gelmişti.
"Neden huh? Neden özür dileyip duruyorsun? Yetmedi mi ha yetmedi mi? Bana çektirdiğin acılar yetmedi mi? Daha fazla mı acı çekmemi istiyorsun? Öyle mi mutlu olacaksın? Al o zaman."
Diyerek masanın üzerinde ki şişeyi alıp bir yere vurduktan sonra cam şişeden fırlayan parçalardan birini alarak kolunu kesti.
Elinin acısını umursamayarak jungkook'un göğsüne sert olmayan yumruklarını indiriyor ve kendi kendine sayılıyordu.
"Beni bırakmasaydın o gün on kadar kavga etmeseydik belki de şu anda evlenmiş bile o-olabilirdik."
Jungkook hiç bir yere kıpırdayamıyordu. Haksız olmaktan nefret ediyordu. Ama maalesef ki bu konuda kız haklıydı. En sonunda kızın ellerini çekti ve ağlayarak  aynı zamanda bağırarak devam etti.
-Bende istememiştim. Ama oldu bir kere. Hatayı o kadar çok büyültüyorsun ki....ahhh her neyse.
Kız kendisinde hata olduğunu söyleyen adama tekrar baktı her baktığında ondan iğreniyordu. Ve bu da ondan uzaklaşması için gayet iyi bir nedendi. Kız artık ciddi anlamda dayanamadı ve hızlı hızlı yürüyerek kapıyı çarpıp odadan çıktı. Nereye gideceğini bilmiyordu. Ama en sonunda parka gitmeye karar verdi. Parka gittiğinde yine aynı şeyler oluyordu. Yine onunla geçirdiği vakitler , yıldızlı geceler, birbirlerine seni seviyorum dedikleri anlar...geliyordu ve bunu durduramıyordu. Her dedikleri şeyler aklına noktalama işaretine kadar kazanınca ne yapacağını bilemedi. Bu sefer her şeyi içinde yaşamak değilde dışına atmak istiyordu. Keşke yanımda Taehyung olsaydı diye geçirdi ama lunaparktan sonra otele gelmişlerdi. Taehyung'un otelde olmayacağını biliyordu çünkü birtakım işleri vardı. Yine o kelime geldi ve yerleşti zihnine.
Fazlalık
Artık yeter dedi kız bağırarak.
"Artık yeter senin için ne üzülmek ne de mutlu olmak istiyorum. Senin olduğun herhangi bir satırda duygu ve düşüncelerimin dahi bulunmasını istemiyorum."

-Bölüm Sonu-

Eveeet ponçiklerim ben geldiiiiim.
Biraz beklettiğim için üzgünüm işlerim vardı...
Bugün ki köşemize geçelim;

+Kanka ayrıldınız mı?
-Konuyu değiştirelim.
+Bana borcun vardı.
-İnanabiliyor musun beni bırakıp gitti..:(

Neden bu kadar çok güldüm bilmiyorum. Knkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk
Bye bye~~~~

Thank You [KTH] | Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin