🃏3🃏

171 12 1
                                    


Sonunda kalktığı yatağından çıkarak her zaman ki rutin işlerini halletmişti. Üzerine giyeceği kıyafetleri seçip giyinmeye başladı(medya).Çantasını da alarak çıktığı odanın tam karşısından onun çıktığını görür gibi oldu. Artık kesinlikle doktor randevusunu almalıydı çünkü onun Amerika'ya giderken uçak kazasında öldüğünü sanıyordu.

Emin olmak için gözlerini birkaç kez daha kırpıştırdı. Sonra ise adam önden yürüyerek gitti. Adam aslında Seol-ah'ı tanımıştı ama tanımaması onun için daha hayırlısıydı.Eğer tanıdığını söylerse bile o anda ona kötü laflar edebileceğinden korkuyordu.

Kız yine halüsinasyon gördüğünü sandı ve tekrardan kapısını kapattığından emin olup aşağıya restauranta indi. Taehyung'un bugün olmadığını biliyordu kuzeni geldiği için onunla birlikte biraz gezeceklerdi. Kahvaltı için bir şeyler sipariş ettikten sonra instagrama girip attığı en son fotoğrafın tarihine baktı.

01/09/2014

Seol-ah için en mutlu gündü çünkü o yanındaydı. Onunla birlikte çekindiği fotoğraflara dönüp dönüp tekrardan bakıyordu. Çünkü bakmaya kıyamıyordu. Bir anda nasıl olduysa ilk kavgaları aklına geldi. Onun içkili gelip de Seol-ah'ı kıracak sözler söylemesi

Kapı pervazına yaslanmış içkili bir şekilde kapının açılmasını bekliyordu genç oğlan.Tam elini bir kere daha kaldırmıştı ki zile basmak için o sırada kapı açıldı. Seol-ah'ı kenara çekerek içeri girdi ve odalarına çıktı.Evli değillerdi ama o zamanlar Seol-ah'ın evi olmadığı için onda kalıyorlardı.Genç oğlan yatak odasının kapısını sertçe açarak içeri girdi. Kız bir an kapıdan çıkan sesten dolayı ürkmüştü. Aldırmayıp odalarına çıkmaya başladı.Odanın kapısını sakince açarak içeri girdi.Oğlanın sinirlendiği her halinden belliydi. Ama neye sinirlendiğini bir türlü anlayamamıştı Seol-ah. Yanına gidip sol eliyle elini tuttu ve sağ eli ile de oğlanın gözlerinden ne zaman akmaya başladığını bilmediği yaşı silmek için elini kaldırdı silmeye başlıyordu.. Pardon silecekti ki oğlan kızın elini tutarak yüzünden uzaklaştırdı. Fazla öfkeliydi kıza.Bunun nedeni kıskançlık sebebiydi.Basit bir kıskanma gibi gelse bile oğlana göre hiç öyle basit olmamıştı. Sırf başka bir oğlan insanlık namına Seol-ah'ın gözünün önünde ki küçük bir lekeyi silmesiyle bu kadar içki içip de eve gelmişti. Seol-ah oğlanın bu davranışından dolayı üstüne pek fazla gitmemeye karar verse de onu bu kadar üzen şeyin ne olduğu içini yiyip bitiriyordu.Ve en sonunda sormak için ağzını araladı.

"Seni bu kadar üzen şey ne lütfen bana söyler misin?" demişti tedirgin bir şekilde. Biraz bekledi oğlandan geri dönen bir cevap olmadığı için tekrar konuşmaya başladı.

"Neden bana da anlatmıyorsun? Hani birbirimize bir söz vermiştik. Her şeyi bilecektik ikimizde."

demişti tekrar cevap yoktu. Ve yine konuşacağı sırada bu sefer genç oğlan çatık kaşları ve sinirli tonda olan sesiyle bağırdı.

-yeter artık sus. Senin hakkında ne bir şey duymak ne de bir şey bilmek istiyorum. Yeter.

deyip elini cam olan masaya geçirmişti. Sırf küçücük bir olay yüzünden birikiyordu bütün öfke. Seol-ah genç oğlanın elinin kanadığını görünce hemen koşarak yanına gitmeye çalışmıştı ki, oğlan onu yaralı olmayan eliyle durdurmuştu.Ve ardından kızın yanından gitmesini istemediği kadar da istediği için ama daha fazla kötü sonuçlar elde edeceğini de bildiği için kıza bakmadan şunları söyleyebilmişti.

-Benim gözümde artık küçücük bir değerin bile kalmadı. Sen artık benim için tam bir fazlalıksın.

Kız duyduğu sözler karşısında şok olmuştu. Onun bu sözleri söylemesini yalnızca içki içmesine veriyordu.Ama sonradan oğlan bunun olmadığını kanıtladı.

-Bunları içkili olduğumdan değil gerçekten de söylüyorum.

Kız sanki içini okuyormuş gibi olan adama bakıp bir adım yaklaştı.

"A-ama-" diyebilmişti bir tek çünkü oğlan lafını bölmüştü.

-Seni daha fazla kırmak istemiyorum şimdi çık git buradan.

Genç kız içinden şunları geçirmişti'zaten yeterince kırmadın mı?' kız gitmemişti. İnadına onun sorununun ne olduğunu öğrenecekti. Ama oğlan kızın gitmeyeceğini anlayınca kendisi evden çıkıp gitmişti. Bir otele -8.kat 4.oda'ya-

Seol-ah'ın gözlerinde tekrardan canlandı anılar. bunun üzerine gözleri dolmaya başlasa bile tekrar tekrar yumruk yaptığı elinin tersiyle siliyor bitmeyen gözyaşlarını durdurmaya çalışıyordu.

En sonunda kahvaltı servisi gelince kahvaltısını yapıp dışarı çıkmaya karar verdi belki biraz sahilde gezmek ona bu eski günleri unutmak için yeter de artardı bile yani en azından ona göre. Yolda giderken büfe gibi bir yere uğrayıp iki soju aldı.Parsını da ödedikten sonra çıktığı marketten sonra sahile gitti. Sahilde pek fazla kişinin olmadığı bir yere gelip giydiği ceketi yere serdi ve üzerine oturdu. Daha sonra ise zorlukla açtığı soju şişesinden bir yudum aldı. Her bir yudum Seol-ah'a göre onu hatırlatıyordu. Ve eski anılarından birinde olan ona göre en kırıcı sözü

Fazlalık.

Ona göre dünyanın en kötü sözü olabilirdi ama ona göre yaşanmış bitmiş bir olaydı değil mi?

Bitirdiği soju şişesini bir kenara koydu. İkinciyi aldı bu sefer eline onu da açtı ve tek dikişte bir kaç yudum aldı. Her yudumundan sonuç olarak onu çıkartıyordu ama Seol-ah onu hatırlamak istemiyordu.Ya da

Onu hatırlamayı istemiyormuşçasına seviyordu.

-Bölüm Sonu-

Sizce "O" kim arkaşlar? Tahminlerinizi alayım.

SİZLERİ SEVİYORUM BYE BYE.

Şuraya da şunu bırakayım gidiyorum.

Şuraya da şunu bırakayım gidiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Thank You [KTH] | Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin