"Her şey kötüye gittiğinde kendine bir tatil ısmarla."
Betty Williams
Patronumun odasının önünde, heyecanımın yatışması için ne kadar bekledim bilmiyorum. İlk defa istifa edecektim ve nasıl yapılacağına dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Sonunda kendimi toparladım, derin bir nefes aldım ve vurdum kapıya. ''Gel'' sesiyle ağır ağır girdim içeriye.
''Rüstem bey sizinle bir şey konuşacaktım. Müsait misiniz?''
''Acil değilse sonra görüşelim mi?''
''Şimdi görüşsek daha iyi olur. Ben işten ayrılmak istiyorum.''
Allahım ne dedim ben. Pat diye ağzımdan dökülen sözlere, patronumla birlikte aynı şaşkınlığı yaşıyordum. Kalbimin atışları dışarıdan duyulacak kadar hızlı atmaya başladığı sırada patronum, anlamsızca bana bakmaya devam ediyordu. Haklı olarak benden bir açıklama bekliyordu. Ne diyebilirdim ki, yıllardır hayalini kurduğum Bali adasına gidiyorum, ruhumu ve beynimi dinlemek, hayatımda eksik olduğunu düşündüğüm değerleri bulmak istiyorum mu diyeceğim, ne diyeceğim?..
Sıradan insanlar gibi sıradan sebepler sunarak ayrılmak istediğimi sakin bir şekilde anlattım. Neyse ki beklediğim kadar sancılı bir konuşma olmadı.
Acısıyla tatlısıyla iki yılımı harcadığım iş yerimi, mezun olduktan bir hafta sonra yakın arkadaşımın önerisiyle bulmuştum. Bulunduğum şehrin en iyi çevre danışmanlık firmalarından birisiydi. İlk işe başladığım günü hatırlıyorum da ne kadar heyecanlı ve idealisttim...
Üniversiteyi kazandığım gün de en az işe başladığım gün ki kadar çok sevinmiştim'çevre mühendisliği' bölümünü kazandım diye. Sözde hayallerimdeki mesleği yapacaktım. Doğayı ve hayvanları benim kadar seven birisi için en ideal mesleklerden olmalıydı. Tercih sıralamamı yaparken babama veteriner ya da mühendis olmak istediğimi söylediğimde bana ''bak kızım veteriner olmak için doğru bir yerde yaşamıyorsun. Burada veteriner olursan, köylere gidip büyükbaş hayvanları doğurtmaktan başka bir şey yapamayacaksın ve kız başına gecenin geç saatlerinde köyleri dolaşmanı istemiyorum'' demişti. Bir baba olarak haklıydı belki de.. Babamın sözünü dinleyip tercihlerimi mühendislik bölümleri üzerine yaptım.
Mühendis olup iş hayatıma başladıktan kısa bir süre sonra, tercihlerimle ilgili kendimi sorgulamaya başladım. Kesinlikle hayal ettiğim iş bu değildi.. Sadece hayal ettiğim iş değil, beklediğim hayatta bu değildi. Doğayı korumak adına bir şeyler yapacağımı beklerken, paralı ve fabrika sahibi sözde iş adamlarının, doğaya karşı verdikleri zararları hiçe sayarak, sanki zarar vermiyorlarmış ta her şey yolundaymış gibi evraklarını hazırlarken buldum kendimi..
İlk iş yerim olduğu için mi yoksa öğrenme tutkumdan mı bilmiyorum, gece geç saatlere kadar kalıp harıl harıl çalıştım. İşimde kendimi çok geliştirdim ancak bu gelişimim, ne maaşıma nede işteki konumuma yansıdı. Bazen patronumu daha zengin etmek için çabalayan bir piyon gibi hissediyorum. Bu satırları, benim gibi hisseden ve hayatının rutininden memnun olmayan insanlar için yazıyorum. Bugün benim için bir miladın başlangıcı olacak..
Her gün 8-6 çalışıp, dört duvar arasında güneş yüzü görmeden daha ne kadar katlanabilirdim. Bizlere okuyun dediler okuduk, meslek sahibi olun dediler olduk. Sistem ne gerektirdiyse onları yaptık ama kimse bize "peki sen ne istiyorsun?" diye sormadı. Ben uyduruk bir televizyon ünitesi ya da son model telefon almak için kredi çekip senelerce borç ödemek istemiyorum. Varsın evim, arabam, güzel eşyalarım olmasın.. Ben en güzel yıllarımdayım ve biliyorum ki gençlik denen masal çabucak bitecek. Şimdi enerjim ve sağlığım yerindeyken okyanusta denize giremedikten, güneşin batışını izleyemedikten ve dağ bayır tırmanamadıktan sonra ne yapayım gençliğimi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOLDA
Приключения"Patronumun odasının önünde, heyecanımın yatışması için ne kadar bekledim bilmiyorum. İlk defa istifa edecektim ve nasıl yapılacağına dair en ufak bir fikrim bile yoktu.." Yıllardır hayalini kurduğum ve büyük kariyer hedefleriyle başladığım mühendis...