y e d i

2.4K 264 65
                                    

Mucize: Aferin benim kızıma

Mucize: Doğru zamanda, doğru yerde olmayı seviyorum

Mucize: Mucizen işte tam karşında

Mucize: Hazır mısın sıradaki görevine?

Gözlerimi devirirken telefonu cebime koydum. Hazır mıyım? Sanki hayır desem bırakacak, ne boş yapıyorsun?

Kapı tekrardan bir gürültüyle arkamdan kapanıp kilitlenirken sıkıntıyla soludum. Kesinlikle şizofren birisinin ağına falan düşmüştüm, bunun başka açıklaması olamaz.

Bakışlarım odada gezinmeye fırsat bulamadan duvarlar hareket etmeye başladı. Gözlerim şaşkınlıkla irice açılırken bütün eşyalar duvarlarla beraber üzerime doğru geliyordu.

Ne olduğunu algılayacak zamanım yoktu. Hızla etrafı kontrol ederken odayı bir ses kapladı.

"Hep mesajla olmuyor, değil mi?" dedi yabancı olduğum bir ses. "O zaman ipucu geliyor." Sesindeki neşe sinirimi bozuyordu.

O an bir metalik sesi yankılandı. Kafamı üzerime gelen duvarlara çevirmemle, "Siktir." diye soludum.

Duvarlarda dönen bıçaklar önüne çıkan herşeyi parçalara ayırırken beş dakika içerisinde ben de onlardan birisi olacaktım. Telaşla etrafa baktım ama bir halt yoktu.

"Ne?" diye bağırdım ortaya. "İpucu ne?"

Bir kahkaha sesi yükseldi. "Kan." dedi tek nefeste. "Kan dökülecek, Lisa."

"Ne?" dedim tekrardan üzerime doğru gelen bıçaklara bakarken.

"Kan." dedi tekrardan. "Ya litrelerce ya da bir damla."

Sertçe yutkundum. Stresten ötürü baş ağrım iyice çoğalırken kendi etrafımda birkaç tur döndüm.

Nasıl olacaktı?

Burada, bu şekilde ölmeyecektim. Hayır, böyle bir ölümü yaşamayacaktım.

Bir damla kan, diye geçirdim içimden. Tek bir damla kanla bu işin galibiyeti olabilirdim.

Gözlerim koluma saplanan bıçağa kaydı. Bıçak yaraya baskı yaptığı için henüz kanama yoktu fakat onu çektiğim an kanayacaktı.

"İyi izle." dedim parmaklarımı bıçağa sararken. "Birkaç damla kan armağan ediyorum sana."

Ve sertçe bıçağı çektim.

Bir çığlık dudaklarımdan dökülürken dizlerimin üzerine düştüm. Kolumdan oluk oluk kan akmaya başlarken dört bir yanımdan gelen duvarla durdu.

Hızla tişörtümü çıkarttım. Sütyen ile durmam gram umurumda değildi, tek derdim kanın durmasıydı yoksa bir saat içerisinde bilincimi kaybedecektim.

Çıkarttığım tişörtü koluma sıkıca bağladım. Bunun fazla tutmayacağını biliyordum. Bıçağı elime alarak parçalanmış koltuklara giderek büyük bir parça kumaş kestim ve onu yaranın birkaç parmak üzerine bağlayarak kan akışını durdum. Bu beni iki saat idare ederdi. Bir an önce çıkmalıydım.

Bıçağı ceketin iç cebine koyarken ceketi de üzerime giydim. Odanın içindeki tek kapıya giderken diğer aşamaya geçerken o ses tekrardan yankılandı.

"Zeki kadın."

MucizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin