Topallayarak yürümekten alnımda biriken terleri elimin tersiyle sildim. Her hücrem acıdan sızlarken inattan mı yoksa yaşama mücadelesi mi bilinmez hâlâ direniyordum.
Omzumdaki ceketimi çıkartarak yere attım. Telefonu o karmaşada kaybetmiştim ve ayağım kırıkken dönüp bakmaya tenezzül dahi etmemiştim.
Sağ bacağımın üstüne fazla ağırlığı vermeden sola dönmemle labirenttin sonuna geldiğimi gördüm. Adeta bütün acılarım buharlaşırken kazanmanın verdiği sevinçle kocaman sırıttım.
Adımlarım mümkün olduğunda daha da hızlanırken birden bir gürültü koptu. İki duvarın arasından kayarak kapanan kapıyı görmemle gözlerim irice açıldı.
Siktir.
Beni burada bırakacaktı.
Derin bir nefes aldım. Bu yapacağım belki bacağıma mâl olacaktı ama burada kalamazdım.
Hızlı bir şekilde bacağımı sıkıca kavradım ve bükerek kemikleri birbirine oturttum. Acıdan gözlerim dolarken tekrardan derin bir nefes aldım ve birden koşmaya başladım.
Yarıya kadar kapanan kapıya bakışlarımı dikerken bacağımdaki öldürücü acıyı umursamadan koştum.
Kapanmasına izin vermeden kendimi yere attım ve sağlam bacağımın üzerinde kayarak altından geçtim. Kapı sertçe kapanırken derin bir nefes alarak sırıttım.
Çıkmıştım.
"Tebrikler." dedi bir ses alkışlarken. Başımı kaldırmamla karşımda dikilen adama baktım. "Kurtuldun."
İnleyerek ayağa kalkarken tek ayak üstünde durarak direkt gözlerimi üzerine diktim.
"Sen..." diyecek oldum fakat başını sallamasıyla sustum. Dişlerimi gıcırdatırken gözlerim kısıldı. "Orospu çocuğu!"
Güldü. Öyle neşe içinde güldü ki şaşkınlıkla bakakaldım. "Burada bitmedi, Lisa." dedi net sesle. "Buradan kaçacak güçte birisi beni yok edemez, izin vermem."
"Ne?" dedim anlam vermeye çalışırken.
"Öleceksin." dedi cebinden çıkarttığı çakıyı açarak işaret ederken. "Tüm acıyı hissederek öleceksin."
Başımı salladım. "Bakalım ölecek miyim?" demem fırsat vermeden üzerine atladı.
Acı içinde haykırarak geriye doğru düşerken o da üzerine düştü. Onun ağırlığı ile daha da canım yanarken, mavi gözlerine bakarken havaya kaldırdığı elini yakaladım.
Kafamı kaldırıp burnuna vurmamla acıyla bağırdı. Yanıma devrilirken burnundan akan kan üzerimdeki südyenden tenime doğru aktı.
Yanımda acı içinde yatan adama sağlam bacağımla tekme atarak diz kapaklarına oturdum. Eğilip bıçağı alacağım sırada yana döndü ve sertçe yere çakıldım.
Bıçağı tam karnıma saplamıştı ki durdurdum. Bıçağın ucu tenime gömülmüşken etrafına kan birikmeye başladı. Elini sertçe geriye çekerek kalktım ve dirseğimi boynuna vurarak yere düşürdüm.
Hızla bıçağı elinden aldım ve zaman kaybetmeden şah damarına sapladım. Gözleri irice açılırken bağırdı.
Bıçağı çekerek bir köşeye attım. Yavaşça ayağa kalkarken tepeden ona baktım. "Ölen sensin." dedim tükürürcesine.
Can çekişerek kıvranırken öylece onu izledim.
Gözlerinde pişmanlık aradım ama yoktu. Bütün bunları neden yapmıştı bilmiyordum ama mucizemin katili olmuştum.
Ben, kendi dileğimin katiliydim.
•••
Bu kurguma uzun bölümler yakışmazdı. Kısa ve netti.
Mucize'nin bir amacı yoktu. Sadece psikopat birisiydi. Yani ne alınan bir intikam ne de bir tanışma vardı. Mucize'nin sıradaki kurbanı Lisa'ydı ama canına mâl oldu.
Okuyan herkese teşekkür ederim.
Kurgu nasıldı?
Ve, hoşuna gideceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızı etiketler misiniz?
22.04.2019
Yeni texting kurgularımı duserkenkayboldum hesabında yazıyorum. Oraya da beklerim. Sevgiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize
Short Story#tamamlandı. | kısa hikâye | texting "Mucizeler ona inananlar içindir." •• Lisa: Buradan çıktığımda o bıçakları tek tek götüne sokacağım, bekle beni Mucize: Canlı mı çıkmaktan bahsediyorsun, yoksa ölü mü? Bu önemli bir detay Lisa: Ben canlı, sen ise...