Bakışlarım birbirine benzeyen duvarların üzerinde gezinse de hızla ilerleyen adımlarım peşisıra birbirini takip ediyordu. Yara alan kolum ve tekme atarken ezilen ayağım ile acıdan halsizleşsem de tam gaz devam ediyordum.
Derin bir nefes alarak havayı dinledim. Tahminlerim beni yanıtmadıysa şayet rüzgârı takip ederek neredeyse çıkışa gelmiştim.
Telefonumun bildirim sesi, sessizliği bozarken adımlarımı durdurmadan devam ederken cebimden çıkarttım.
Mucize: Yaklaştığını mı hissediyorsun yoksa kaybettiğini mi?
Mucize: Hangisi?
Lisa: Seni öldüreceğim şerefsiz
Lisa: Unutma bunu
Mucize: İlk kim kimi öldürecek görelim
Lisa: Hodri meydan
Dişlerimi gıcırdatırken telefonun ekranını kapatmıştım ki sertçe bir şeye çarptım. Kafamı kaldırmaya zamanım olmadan karnıma aldığım darbeyle geriye doğru savruldum.
Düştüğüm yerden kalkmama fırsat vermeyen robotlar sağdan soldan vurmaya başlamışlardı. Elimdeki telefonum benden uzağa fırlarken orada öylece yatmak yerine bütün acılarımı bir kenara atarak havaya tekme savurdum.
Kaç darbe aldım emin değildim lakin dakikalar sonra boş hamlelerim birisine çarptı. Bir anlık oluşan boşlukla beraber hızla yattığım yerden kalktım. Bana saldıranlara baktım.
İşletimini bozduğum robotun aynısından üç tanesi, tam karşımda duruyordu. Derin bir nefes aldım.
Ne kolumu ne ayağımı ne de baş ağrımı umursamadan birden atak yaptım.
Yıllarca öğrendiğim ve maçlar sayesinde insanların üzerinde denediğim teknikleri yaparken vücudumun her bir hücresinin morardığına emindim.
Kaldırdığım yumruğumu son anda birisi yakaladı ve kolumu bükerek beni kendisine yasladı. Acıyla bağırsam da öyle sıkı tutuyordu ki kurtulamadım.
Tam karşımda geçen diğeri sertçe karnıma tekme attı. Acıyla dizlerimin üzerine çökerken ağzıma gelen kanı yere tükürdüm.
Pes etmedim.
Ağrıyan bacağımı yerde hızla sürükleyerek çerme takmamla bir tanesi yere düştü. Tüm gücümü kullanarak çenesinin altındaki işletim kartını söktüm ve bir tekme savurdum. Neredeyse koşar adımlarla oradan uzaklaşırken bir patlama oldu.
Arkadan gelen diğer ikisi için bir şeyler düşünmeye çalışsam da baş ağrım öyle şiddetlenmişti ki düşünme kabiliyetimi kaybettiğimi hissediyordum.
Aniden saçımdan tutuldum ve birisi beni çekerek yerde sürüklemeye başladı. Ellerim, beni tutan metal ele kayarken metrelerce yerde sürüklendim.
"Yeter." dedi uzaktan gelen ses. Artık tanıdık gelen ses.
O an gözlerim, duvarda asılı duran hoparlörlere takıldı. Alayla güldüm.
"Sağ bacağını kırın." diye komut veren sesle gözlerim irice açıldı.
Bana doğru atak yapan robotun suratına sertçe bir tekme savururken kendimi çekerek saçlarımı tutanın da düşmesine neden oldum. Hızla ayağa kalkarken yerde yatanın birisinin işlemcisini ezerek kısa devre yaptırmaya çalışırken ayağımı yakaladı. Ayağımı çekmesiyle sertçe yere düştüm.
İkisi aynı anda üzerime gelse de acıların hepsini bir kenara atarak tekrar bir tekme savurdum.
Birisi kollarımdan tutup beni sabitlerken diğeri bacağımı tuttu ve sanki kalem kırıyormuş gibi katlamasıyla acıyla haykırdım. Bacağım eklem yerinden ters dönerken, acıdan gözüm döndü.
Sağlam bacağımla az önce vurduğum yere vurmamla kısa devre yaptı. Üzerimdeki ceketimi hızla kaldırıp yüzüme siper ederken tekrardan bir patlama oldu.
Cam kırıkların açtığı yaralara düşen ateş parçaları iyice bilincimi zorlasa da sürünerek iki bedenin arasından geçtim.
"Kapı açık." dedi sesin sahibi. "Ama on dakika sonra kapanacak."
"Puşt." diye soludum yerde sürünürken.
•••
Hiç soru sormadan bölüm attığımı fark ettim :d
Lisa hakkında ne düşünüyorsunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize
Short Story#tamamlandı. | kısa hikâye | texting "Mucizeler ona inananlar içindir." •• Lisa: Buradan çıktığımda o bıçakları tek tek götüne sokacağım, bekle beni Mucize: Canlı mı çıkmaktan bahsediyorsun, yoksa ölü mü? Bu önemli bir detay Lisa: Ben canlı, sen ise...