2

5 1 0
                                    

Saniyelerin dakikalara dönüşdüğü aranın sonunda hünerli parmaklar işini bitirmiş,genç adam geri gelen özgüveniyle gülümseyerek arkasına yaslanmışdı.
"Kapak açıldı. Ağırlık sensörü devre dışı. Kız artık senin."
Genç kulağında keyifle çınlayan sesi duyar duymaz harakete geçmiş ,camı kendine çekerek içindeki hazineye ulaşmışdı.
"Bir aferimi hak etdim ama değil mi? Nutkun mu tutuldu? Hey kertenkele,sana diyorum"
Gözlerini deviren kız tatsızca nefesini üfledi.
"Bakıyorum deminki ödlek tavuğumuz gitmiş. Kazandırdığın saniyeleri kaybetdirmeden çıkış yolunu bulsan iyi olur. Yoksa sesimi teşekkür ederken değil ,başka cümlelerde duyacaksın"
Genç adam bir an için unutduğu büyük sorunlarını yeniden hatırladığında özgüvenden eser kalmamış, etekleri tutuşmuş bir biçimde yeniden işine odaklanmışdı. Gözleri durmadan değişen kamera görüntülerindeyken çıkış   için en uygun yeri arıyordu.
Kız ise hipnotize olmuşcasına tablodaki gözlere odaklanmışdı. Soluk benizde parlayan bir çift elmas , şarap sarhoşluğundaki kızıl saçlar,üzgün ve derin ifade.
Bu an için aylardır sabırsızlıkla beklemiş, bütün hayatını yeniden kurgulamışdı. Şimdiyse bu büyüleyici eser parmakları arasındaydı. Eldiven yüzünden teniyle hiss edemediği o dokuya ulaşabilmek için sabırsızlanıyor,bir an önce buradan çıkmak için yol arıyordu.
Gitdikce tırmanan sessizliği adamın sesi bir kez daha bozmuşdu.
"Sorunumuz büyüyor. O odadan şu an  çıkamazsın. Koridora görevli geldi. Sanırım,sanırım bu oda için özel olarak gönderilmiş"
Elindeki ketanı  kılıfına geçirerek sırtına sıkıca bağladıkdan sonra hızla yerine sahte resmi yerleştirmiş,ardından camı kapatarak inmişdi. Sehpayı eski yerine alarak üzerindeki vazoyu da yerleştirdiğinde bir yandan küfürlere de başlamışdı.
"Hani sistemi kontrol etmişdin? Verdiğin görevli sayısı dışında adam olmayacakdı? Böyle mi iş yapıyorsun sen adam!"
"Be..ben emindim. Sistem dışı bu. Kayıtlı hiç bir görevli yok yemin ederim. Son anda yapılmış değişiklik. "
"Tamam kes. Adam nerde? Şimdi çıkarsam kaç dakikam olacak?"
"Hiç. Zamanın yok. Kapıdan dışarı çıkdığın an burun-buruna gelirsin. Merdivenleri çıkdı bile"
Genç kız okkalı bir küfür savurdukdan sonra fare deliğine sıkışdığını kabullendi. Yapabileceği tek şey saklanabileceği kör bir nokta bulup görünmez olmak için dua etmekdi.
Dışarıdaki telsiz seslerini duymaya başladığı an artık mekanını seçerek oda içindeki dar girişin geniş salona açıldığı köşeye sinmişdi. Aydınlatmaların ulaşamadığı bu yerdeki sehpa ile duvarın arasına sıkıştırmışdı küçük bedenini. Kollarını bacaklarına dolayarak kendini ola bildiğince küçültdüğü bu yerde kar maskesinin altında terleyen saç diplerini hiss ediyordu. Kapı kolundaki şifrenin açılma sesiyle birlikde bedenindeki nem oranı artmaya başlamış,kalp atışları sınırları zorluyor, çıkardığı kulaklığın cızırtılı sesini kulak zarına uygulanan baskı engelliyordu. Teo ne kadar bağırırsa bağırsın cevap alamıyor,ekrandaki görüntü yüzünden kalp krizi geçirmek üzereydi. Adam kapıdan içeri giriyordu. Genç kız o an aklına gelen düşünceyle daha da heyecanlandı.
"Elektrikleri kapat ,alarmları çalıştır"
Adam duyduğu cümleyle hayrete düşmüş ve itiraz nutuklarını atmaya başlamışdı.
"Delirdin mi sen? Ne alarmı her kesi başına mı toplayacaksın?"
"Dediğimi yap!" Sessiz ve tehtitkar fısıltı karavanda yankılandığında adam başını bulayarak işe koyuldu.
"Delirmişsin sen ! Kendini bile-bile ateşe atıyorsun.." ve daha onlarca bunun gibi cümleler kızın kulağına ulaşmıyordu bile. Tekrar çıkardığı kulaklığıyla odada gezinen el feneri ışığı arasına sıkışmışdı beyni. Görevli kapıdan girmiş kısa koridordan yavaş adımlarla ona doğru geliyordu. Göremediği bedenin adım sesleri kulağına doluyordu. Avuç içleri terlemiş,aynı sebeple saçları alnına yapışmış,dudakları sıkışdırdığı dişleri arasında kanamaya başlamışdı. Gözlerini kirpikleri batana kadar sıkışdırarak içinden Teonun çabuk olmasını fısıldıyordu. Bu onun tek şansıydı.
Sesler artık tam yanından geliyorken görevliyle arasında sadece bir adımda geçilecek duvar engeli vardı. O adımı atdığında, arkasını dönmesiyle odanın köşesine sinen kızı görmesi bir olacakdı.
Ve işte tam o an, özgürlükle  parmaklıklar arasındaki o ince çizgide loş olan aydınlatmalar kapanmış, her tarafda kulak tırmalayıcı zil sesi yankılanmaya başlamışdı. Telsizden gelen hışırtılı ses gitmiş,tok bir erkek sesi duyulmuşdu.
"M20 . M20. Konuşan M1. "
"M20 dinlemede,devam"
"Saldırı tehlikesi var. Durum raporu ver. Tamam"
"Oda 12-de sorun yok. Tamam"
" Diğer odaları da kontrol et. Görevliler aşağı   katlara dağılacak. İletişimde kalın ."
"Anlaşıldı,tamam"
Geçen saniyeler kadının bütün hücrelerine işler gibiydi. Parmak uçlarından başlayan karıncalanmalar yukarı tırmanıyorken,kulaklarına uzaklaşan adım sesleri doldu. İçine süzülen rahatlama hissi kapının kilit sesiyle daha da artarken temkinle ayağa kalkdı. Gözün gözü göremediği bir karanlıkda ,her tarafı kırılacak eşyalarla dolu odada ipdeki cambaz misali sıkışmışdı. Yanına aldığı avuç içi küçüklüğündeki feneri pantolon cebinden çıkararak etrafı kolaçan etdi. Elini çabuk tutmalıydı,zira kesilmiş pencereyi ve açık olan yemekhane kapısını bulmaları bir kaç dakikalarını bile almayacakdı. Bu sebeple dikkatlice zarar gelmeyecek şekilde kılıfa geçirdiği resmi tüpün içine yerleştirerek kancalarla gövdesine sabitlemişdi. Zaman kaybetmeden kapıya ulaşmış girişdeki işlemleri tekrarlayarak kilidi kolaylıkla açmışdı. Dışarı bir adım atıp beklediğinde aşağı katlardan ve koridorun solundaki son odadan gelen sesleri duymaya başlamışdı. Çıkardığı kulaklığı tekrar takdığında diğer uçdaki adamda hiç bir değişiklik olmaksızın aynı tempoyla yakınmalar ve endihşe dolu cümleler duymaya başladı. Bu duruma istemsizce göz devirerek tartışmasına bile girmedi
"Hemen bana nereden çıkarsam kurtulurum onu söyle Teo"
"Kertenkele.. Lanet kadın ,yakalandın sandım  . Ölüyordum burada! O s*tığımın kulaklığını ne diye çıkarıyorsun?!"
"Kesecek misin? Yoksa yakalanmamı mı bekleyeceğiz?"
"Yolu buldum bile. Tek çıkış binanın kuzey tarafında, bahçeden geçip arka duvara ulaşırsan caddeye çıkarsın"
Genç kız küfürlerinden bir kaçını da sıralamış," bu karanlıkda labirentle mi uğraşacağım be adam" diye yakınmışdı.
"Başka yolun yok maalesef kızım"
Kız ilk defa bu kadar sıkışmış hiss ediyordu,her zaman bulundurdukları bir "B" planı olsa da bu kez o bile faydasız kalmışdı. Yapacak bir şey yokdu,zaman kaybetmeden bu uğursuz binadan kurtulmalıydı.
Eğilerek gitdiği koridoru aydınlatan tek şey ağzında tutduğu en aşağı güce indirilmiş fenerdi. Gitdikce yaklaşan adım sesleri deminki görevlinin tek -tek odalarda gezinen cüssesinin belirtisiyken,aşağıdan gelen sesleri de gözardı edemezdi. Hızla merdiven boşluğuna ulaşdığında etrafdaki tek parmaklıksız pencerenin duvardaki havalanma penceresi olduğu kanısına vardı. 1.60 boyunda biri için oraya tırmanmak kedi yeteneğine sahip olmayı gerektiriyordu, ki,bu da onda var olan bir mücevherdi. Hiç düşünmeden ağzından alarak kapatıp arka cebine atdığı fenerle aşağıdaki duvar çıkıntısına zıplayarak güç almış ve bedenini yukarı itmişdi. Son anda pencere önüne tutunan uzun parmakları onu yukarı çekmeye yeterliydi. Gücünün her zerresini parmak uçlarında toplayan kız ayak pençesiyle de duvardan destek aldı. Tek hamlede bedenini yukarı taşıyan kız kalçasıyla pencere önündeki küçük çıkıntıda kendine yer edinmişdi. Göğüs cebinden çıkardığı tornavida benzeri alet yardımıyla pencereyi araladı. Ardından hızlıca bedeninin bir kısmını dışarı çıkardığında arafda kalmış gibiydi. Bir yandan koridordan yaklaşan adım sesleri,diğer yandan dışarıdaki özgürlük havası. Pencereyi daha geç farkedilmek adına ardından kapayarak aşağı bakdı. İkinci kat olduğu için tereddütsüz olarak atlayacakdı. Tenini sıyıran havayı ciğerlerine çekerek ellerini tutunduğu çıkıntıdan bırakdı. Kısa bir atlayışın ardından çalılıkların içine yuvarlanan bedeni ve ani inişin etkisiyle yanan kasları canını yakmışdı. Aynı hızla toparlanarak ayağa kalkmış,eğilerek önce etrafı gözetlemişdi. Burası binanın arka bahçesiydi, yasemin ağaçlarıyla süslenen bu bahçe yaz aylarının güneşi vurana kadar kapalı olacakdı. Gözü bir an bahçe sağındaki görevli kulübesine takılmışdı.Fakat şu anda herkesin binanın içine toplanması onun içini rahatlatmaya yetmiyor,saniyelerinin kaldığını biliyordu. Bu yüzden koşar adımlarla bahçenin varlığından yakındığı labirente ilerlemişdi  ilerlemişdi,şimdi burası bile onun için daha güvenliydi. En küçük bir riske bile yer vermemek adına fener kullanmayarak içgüdüsel olarak koşmaya başladı. Sonunda ara yola açılan duvara ulaşmışdı. Yeşil sarmaşıkların arasında kaybolan  duvarın eskimiş tuğlalarındaki çıkıntılara tutunarak yukarı tırmanmaya çalışdı. Bahçe kapısının yanından gelen seslerle gözü oraya kayan kız telaşla yukarı tırmanışını hızlandırdı. Son çıkıntıya ulaşdığında havlama sesleri tam altından geliyordu. Bunlar iz sürücü polis köpeklerindendi ve büyük ihtimal kızın kokusunu alır almaz yerlerinden fırlayarak buraya koşmuşlardı. Şimdiyse yukarı tırmanmaya çalışarak onu yakalamayı,havlamalarıyla polisleri buraya çekmeyi amaçlıyorlardı. Karanlıkda parlayan iki çift göze son kez bakarak bedenini duvarın diğer tarafından aşağı bırakdı. Ayakları yeni kesilmiş çimenle kavuşduğunda kulağında çınlayan araba sirenleri ve köpek havlamalarıyla birlikde karanlıkda kayboldu.
Ve sadece bir dakikaydı onun ince bileklerini kelepçelerin soğuk metalinden kurtaran,zira köpeklerin havlaması ve telsizden duyulan soygun ihbarıyla bahçeyi dolduran görevliler onun sonu olacakdı.
Havası  gerginlik yüzünden daha da soğuyan odada toplanan görevliler arasında tek kişi dışında her kes içden içe titriyordu. Orhan bey. İhbarın merkeze ulaşmasıyla birlikde anında olay yerine varan emniyet amiri bir yandan üstlerine vereceği hesabı düşünürken,diğer yandan da her defasında geride hiç bir iz bırakmadan kayıplara karışan hırsızı yine ellerinden kaçıran adamlarına ne ceza vereceğini arıyordu. Bir merkez dolusu beceriksizle böylesine bir manyağı alt edemeyeceğini bir kez daha gördü.
Elindeki sahte tabloyu yere fırlatmasıyla birlikde sağındaki komiserin yakasına yapışdı.
"Bu sana verdiğim son şansdı Murat. Yarın merkezde izini dahi görmeyeceğim. Duydun mu beni?"
Öfkeyle söylediği cümleler kabaran boyun damarları,çatılan kaşları ve hırsa dudaklarından yayılan tükürükler  karşısındaki adamın umutsuzluğunu daha da artırdı. Yaptığı bütün hataların ve beceriksizliklerin sonucunun sürgün olduğunu biliyordu. Omuzları düşdüğünde yüzündeki kabulleniş ve dudaklarından dökülen "emredersiniz amirim"  fısıltısıyla adam onu kenara iterek odadan çıkdı.
Kapının sertce kapanmasıyla müzedeki bütün sesler ölüm sessizliğine kavuşmuşdu. Yeni doğan güneş karanlık bir sabahın habercisi olacakdı...

Medeanın DoğumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin