"Bu iş için gerçekten sıra dışı insanlar bekliyoruz. Haberleri de kendileri gibi rengarenk olan gazeteciler" dedi Serpil hanım. Eylem parmaklarıyla oynamaya devam etti. Küçüklüğünden beri hayalini kurduğu iş görüşmesinin son bölümüne gelmişti. Bu işi o kadar çok istiyordu ki. "Benden sıra dışı haberler çıkacağına eminim Serpil hanım" dedi Eylem kendine güvenen bir ses tonuyla. "Buraya görüşmeye gelenlerin yüz de doksanı bunu söyler zaten" dedi Serpil hanım duruşunu bozmadan. Eylem bir süre düşündü. Etkileyici bir şeyler bulmalıydı. "Bizim işimiz öyle sade her hafta gündeme düşebilecek olan ünlülerle veya iş adamlarıyla değil. Mesela burada marsilya da doğduğunuz yazıyor. Türkiye de çalışıp daha sonra işlerine devam eden Fethi Kulaksız'ı biliyorsunuzdur" dedi Serpil hanım kadını zorlamaktı niyeti. "Tabi ki tanıyorum zamanın da Marsilya da yaşıyordu ayrıca" dedi Eylem ve duraksadı. Belki işi kurtarmanın en iyi yolu bu olur diye düşündü ve yalanları dizdi "kendisiyle tanışıyoruz çok sıcak kanlı birisi". Serpil hanım kaşlarını kaldırdı biraz öne eğildi ve görüşmenin başından beri koruduğu sert imajı geride bıraktı. "Gerçekten tanıyor musunuz?" diye sordu şaşkınca. Eylem bir an şaşırdı. Normal bir iş adamından bahsedilmiyor muydu? "Evet tanıyorum siz niye bu kadar şaşırdınız" diye sordu. "Kendisi ulaşılmaz birisi! Ne telefon numarası var ne bir e postası. Ona ulaşmak için yıllarımı veririm. Bak Eylemcim sen bu adamı hafta sonu olan yemeğe getir seni işe almakla kalmayız olacağın bölümün şefi yaparız!" dedi Serpil hanım gözlerinden kalpler fışkırıyordu. Eylem öncelikle 'Eylemcim' e takılı kaldı. Az önceden beri resmiyeti koruyan kadın için bu adam gerçekten önemli duruyordu. "Nasıl isterseniz" dedi Eylem. Ne kadar zor olabilirdi adamı ikna edip getirmek? Kısa bir vedalaşmanın ardından yola çıktı. Telefonundan Ateş'i aradı.
"Efendim güzelim" dedi Ateş telefonu tek çalışta açarak. "Selam badi sana işim düştü şu Fethi Kulaksız nerde şuan sen bulabilir misin?" diyerek konuya girdi Eylem. Ateş'le hep böylelerdi asla bir lafı uzatmazlardı. "Eylem sen kimi sorduğunun farkında mısın? Adam yaşayan hayalet resmen kimse nerde olduğunu bilmez. En son marsilya daydı başka bir bilgi yok" dedi Ateş abartarak. "Ne adammış ya! Tamam ozaman ben ilk uçakla marsilya'ya gidiyorum haberin olsun" dedi Eylem. Bunun üzerine Ateş bir şey diyecekkenen telefonu kapatıp adam hakkında bir kaç bilgi toplamaya başladı.
"Fethi Kulaksız. Sanat ile ilgileniyor. İstanbuldan ayrılıp Marsilya'ya yerleşmiş. Müzikle ilgilenmeyi çok sever" sesli okudu kadın. "Marsilya gecelerine akıyordur müzik seviyorsa" diye kendi kendine söylendi Eylem. En azından doğduğu şehri çok iyi biliyordu ve böylece işi çok da zorlaşmayacaktı.
On saatin sonunda Eylem Marsilya'ya gelmişti ve oteline yerleşmişti. Çok zamanı yoktu sadece üç gün. Dediklerine bakılırsa adam zaten hayalet gibi onu bulup hele ki ikna etmek zor olacaktı. Çok iyi bildiği ve canlı müzik çalan bir mekana ilerledi. Nedense aklına ilk gelen yer orası olmuştu. Adımlarını hızlandırıp girdiğinde elinde olan tek fotoğrafla Fethi Kulaksız denilen adamı aradı. Gözleri bir masaya çarptı. "Avlandı" dedi Eylem zaferle gülümserkenen. Ardından tezgaha ilerleyip barmen'e döndü.
"Şurda oturan adam hakkında bir şeyler biliyor musun?" diye sordu fransızca. Adam önce kadını süzdü daha sonra konuşmaya başladı "Genellikle gelir ve canlı müzik dinler. Sese çok önem verir". Eylem biraz düşündü ve cesaretini toplayarak sahneye ilerledi. Bir adam için neler yapıyordu öyle? Sahneye çıktığında bakışların çoğu Eylem'e döndü. Eylem şarkıya başlamadan önce bakışlarını Fethi denilen adamda gezdirdi ve fransızca ekledi "İyi geceler herkese". Söyleyeceği şarkının melodisi çalarkenen odağında Fethi vardı. Fethi kaşlarını çatmış kadına bakıyordu. Şuan en sevdiği şarkılardan birinin melodisi çalıyordu. Ayrıca şarkı türkçeydi. Bu ikisini birleştirince Eylem'in yarı fransız yarı türk olduğunu anladı. Eylem kendinden emin bir şekilde şarkıya başladı