"Minho Hyung! Beni korumanı istemiyorum. Bu bir emirdir!"
Minho gülümseyerek prensin bir tutam saçını geriye attı.
"Sen benim en yakın arkadaşımın oğlusun Changkyun. Sen kralın oğlusun. Kimse Silla prensini öldüremez."
Changkyun ayağa kalkıp bir adım öne doğru attı. Bir süre gözlerini yumduktan sonra çekmeceden gümüş kaplamalı bir hançer çıkardı.
"Eğer kendimi öldürebilirsem, sen beni korumak zorunda kalmazsın, değil mi? Sen daha evlenmedin bile Hyung. Sen ölemezsin. Buna izin veremem"
Minho yaşlı gözleri ile küçüğünü inceledi. Changkyun kısa boylu, sessiz ve ince bir çocuktu. Aynı zamanda çok zeki ve yetenekli idi. Maalesef kendini koruma konusunda yetenekleri bir işe yaramıyordu. O zayıftı ve biraz korkak.
Elindeki hançeri aniden karnına götürünce Minho onu bileğinden tutup yanına çekti.
"Baban.. Yani majesteleri gelene kadar uslu dursan olmaz mı Chang? Biraz amcanı dinlesen olmaz mı? Bana güvensen, olmaz mı? Sana söz veriyorum. Kimse sana veya bana zarar vermeyecek."
Changkyun Minho'ya sarılıp, başını göğsüne yasladı. Uzun bir aradan sonra başını kaldırıp, masanın üzerindeki kutuyu eline aldı. Içinde, Silla'da bulunabilecek en güzel ve değerli boncuklar vardı. Changkyun mavi bir bileklik çıkarıp Minho'ya uzattı.
"Uzun zamandır sana vermek istediğim bir hediye. Takmak zoruna değilsin ama onlar sana güç verecek Hyung. Her bir taş sana güç verecek."
_____________________________________
Minho ellerine bulaşan kanı izledi. Göğsundeki yara fazla derindi. Bir süre sonra Changkyun'un ona verdiği mavi bilekliğe odaklandı. Bir an taşlar ve boncuklar parlıyormuş gibi hissetmişti. Aniden o ışığın ardından Silla'nın altın tahtı belirmişti. Minho nefesini tutup kana bulanmış tahtı izledi ve tahtın üzerinde uyuyan, yüzlerce ok saplı olan bedene baktı. Uyuduğunu umdu. O uyuyunca huzurlu görünürdü. Neden bu defa gözleri açıktı ve kan ağlıyordu? Neden elinde babasının kılıcı vardı? O kılıç tutmayı bilmezdi ki? Hani taşlar güç verecekti Chang?
"Minho" diye fısıldadı tanıdık bir ses.
Gözlerini bilekliğinden tek bir saniye bile ayırmadı Minho.
"Senin yüzünden" son kalan gücü ile karşısında duran kişiye fısıldadı ve sonrasında mavi ışığın onu yutmasına izin verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prens Changkyun
FanfictionO resim yapmayı severdi. Fırça tutmayı bilirdi, kılıç değil. Babası, Kral Kim Jonghyun aniden Baekje savaşından sonra kaybolunca tutunacak tek bir dal kalmamıştı. Tek kılıçlar değil, her bir ok bile onu işaret ediyordu artık. Rahibeler Kral Jonghyun...