7

131 12 29
                                    

Soohee ilk yardım kutusunu kapatıp ayağa kalktı.

"Yaran fazla derin değil. Temizleyip dikiş attım. Askerlerini buraya cağır, seni buradan götürsünler."

Soohee uzaklaşmak istemişken Jonghyun onu bileğinden kavradı.

"Beni bulmasaydın-"

Soohee başını sallayıp Jonghyun'un devam etmesini engelledi.

"Ben burada hem Silla'lı yaralılara, hemde Baekje'lilere bakıyorum. Insanlara eşit yaklaşıyorum. Şuan önümde Silla'lı, yaralı biri duruyor sadece. Seni buraya getirmemin başka hiç bir sebebi yok. Iyi olduğuna göre gidebilirsin."

Soohee Jonghyun'a arkasını dönünce, kasabaya doğru gelen bir asker fark etti. Atın hızı ve rüzgar ile savrulan beyaz bayrak tek bir anlam taşıyordu.

"Baekje elçisi"

Soohee Jonghyun'a yüzünü diğer yöne çevirmesini söyledi. O ağır zıhrı çıkarıp kıyafetlerini değiştirmesi iyi olmuştu. Bu sayede bir asker, daha doğrusu Silla kraliyet ailesinden olduğu anlaşılmıyordu.

"Hanımefendi. Majesteleri beni bir mektup iletmem için görevlendirdi. Lütfen kabul edin."

Elçi atından inip kumaşa sarılı mektubu eğilerek Soohee'ye uzattı. Burada yaşadığını biliyordu demek. Jinki'yi küçümsememeliydi. Abisi babası gibi biri değildi fakat ona gerçekten benziyordu.

Elçi yeniden atına binince, Soohee ona yaklaştı.

"Cevabımı beklemeyecek misiniz?"

Genç oğlan başını hafif salladı ve yeniden eğildi.

"Hayır efendim. Iyi günler."

Hızla uzaklaştıktan sonra, Soohee'ye sırtını dönük bir şekilde oturan Jonghyun önüne döndü. 

"Bir sorun mu var?" Ayağa kalkıp Soohee'ye yaklaştı.

Soohee sessizce mektubu açtı. Babası Kral Jinhyuk'un yönetiminde saraydan ayrılmıştı. Saray ile ilişkisini tamamen kesmişti ve bu zamana dek herhangi bir şekilde iletişim kurmamışlardı. Saray'dan çıktığı gün abisi Jinki olay çıkarmış ve ayrılmasına karşı çıkmıştı. Anlaşılan Jinki Soohee'nin nerede yaşadığından ve neler yaptığından haberdardı.  Mektubun üzerindeki saray mührünü görünce ürperdi Soohee. Uzun zaman olmuştu.

"Sevgili kardeşim Soohee,
Savaşın ortasında sana bir mektup yazacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Sen yanımızdan ayrılalı uzun zaman oldu, fakat ilk günden itibaren kendime bir söz verdim. Ne olursa olsun seni geri getireceğime söz verdim. Bir abi kardeşlerini korur. Aile herşeyden, herkesten önce gelir. Sen bir prenses'sin. Kabul et veya etme. Bugün biri ile tanıştım, tahmin edebilir misin? Kendisi Silla prensi olduğunu iddia ediyor. Senin Silla'lılara karşı bir hayranlık duyduğunu bilmezdim. Ihanetini görmezden geleceğim Soohee. Ben ailemden birilerini öldürmem. Baekjeliler ailesine sadık insanlar. Bunu sen unutmuş olabilirsin ama ben unutmadım ve unutmam. Bu Silla'lı genç oğlanı asla 'yeğenim' olarak görmeyecek olsam bile, onun  ölmesinede razı olmayacağım. Fakat onun gitmesine tek bir şartla izin veriririm. Saraya dön Soohee. Yarın gün batımına kadar. Aksi taktirde oğlunu eski Joseon sürgünlerinin yaşadığı kutsal nehire gönderip köle olarak yaşamasını sağlarım. "

Soohee'nin düzensizleşen nefes alışverişlerini fark eden Jonghyun onun önüne geçip kendine bakmasını sağladı.

"Ne oluyor Soohee? Baekje ile ilişkin olmadığını savunmuştun."

Prens ChangkyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin