„Böyle bitmiş olamaz değilmi?" dedi genç oğlan annesine bakarak.
"Maalesef böyle bitti.." diye cevapladı annesi dudaklarını büzerek.
"Ama daha yeni taçlandırılmıştı Kral. Aynı gün mü öldürüldü gerçekten? Bu çok acı bir hikaye." dedi oğlan ve annesinin okuduğu kitabı kitap rafına koyuşunu izledi.
"Haklısın. Kral birçok zorlukla mücadele etti. En mutlu gününde ölmeyi beklememiştir muhtemelen. " dedi siyah saçlı kadın oğlunun üzgün suratına bakarak.
"Bunun yaşanmış bir hikaye olmasına üzüldüm. Önce herkes ondan nefret etti, sonra saraydan kaçırıldı, annesine ve babasına uzaktan baktı hep, lanetlendi ve sürgünlerin yanına düştü. En sonunda mutlu olacak derken öldürüldü." Ayağa kalktı oğlan ve söylene söylene kitabı işaret etti.
"Ama o birçok insanı mutlu etti ve tarihin en büyük krallığını kurdu. Herseye rağmen kimseyi yaşadıklarından sorumlu tutmadı, kimseyi üzmedi ve sevdiklerini korudu. Insanların güvenini kazandı ve kendini ispatladı. Bu yüzdende hala hikayelerini okuyoruz, hala tarihimiz, atalarımız ile gurur duyuyoruz."
Genç oğlan başını salladı. Fakat hala somurtmaya devam ediyordu. Aslında herşey annesine isminin anlamını sormakla başlamıştı. Annesi tek bir söz söylemeden bir kitap alıp okumaya başlamıştı. Hikayeyi ağzı açık dinlemişti genç oğlan. Prens Changkyun'un çok havalı olduğunu düşünmüştü. Neden ölmek zorundaydı ki? Bunu hak etmemişti. Bu kesinlikle haksızlıktı. Böyle bir son beklememişti.
"Peki Hoseok'un yaptığını öğrendiler mi? Kral Changkyun'dan sonra kim tahta oturdu? Annesi prensi görünce nasıl bir tepki verdi?" Soru üzerine soruyla annesinin üzerine gitti.
"Hikaye burada bitiyor oğlum. Sonrasında neler olup bitti bilemiyorum, fakat Prens önceden önlemini almış ki, öldükten sonra bir mektup bulunmuş. Tahtı mağaradaki kimsesiz bir çocuğa bırakmış. Soohee ve Jonghyun'dan da ona bakmalarını rica etmiş. Bu çocuk Soohorangı çok güzel bir şekilde yönetti."
Genç oğlan masadaki oyuncak mikrofonuna uzandı ve elindekinin bir kılıç olduğunu hayal ederek oradan oraya savurdu.
"Belki onun gibi bir Prens veya kahraman olamam ama bende kendimi milyonlarca kişiye sevdireceğim ve hep iyi biri olmaya çalışacağım."
Annesi kahkaha atıp göz devirdi.
"Şu rapçi olma isteğini sonra babanla masada konuşuruz Changkyun."
genç oğlan göz devirdi ve eline gitarını aldı
"Ben kararımı çoktan verdim bile."
~Son
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prens Changkyun
FanfictionO resim yapmayı severdi. Fırça tutmayı bilirdi, kılıç değil. Babası, Kral Kim Jonghyun aniden Baekje savaşından sonra kaybolunca tutunacak tek bir dal kalmamıştı. Tek kılıçlar değil, her bir ok bile onu işaret ediyordu artık. Rahibeler Kral Jonghyun...