' "Anne!anne gitme! bırakma! Anne!" Koştum. Koşabildiğim kadar hızlı koştum. Ona yetişmeye çalışıyordum ama bir türlü yaklaşamıyordum bile. Artık yorulmuştum. "Anne! Gitme! Bırakma beni anne!" Bağırıyordum ama yaklaşamıyordum. Yaklaşabilsem onu durdurabilirdim. Annemi gitmekten vazgeçirebilirdim. Benden geçmesine izin vermezdim.
Bir an arkasına döndü ama bana bakmıyordu. Beni görmüyordu. Koşmayı bırakıp bende durdum. Nefes almak için bir an ellerimi dizlerime koyup soluklandım.
Kafamı kaldırdığımda tam gözlerime bakıyordu. Ona yalvarır gibi baktım. Bana o kadar donuk bakıyordu ki içim ürperdi. Tekrar arkasına döndü ve koşarak uzaklaştı.
Ne ağlayabiliyordum ne de arkasından tekrar koşabiliyordum. O gitmişti... beni bırakıp gitmişti. Ağlamamıştı bana bakarken ya da bakmamıştı gözüme pişmanlıkla tam tersi ben o bakışlarda nefreti yakalamıştım.
Durduğum yerden tekrar arkama döndüm ve geldiğim tarafa,yetimhaneye doğru yürüdüm ağır adımlarla...'
Nefes nefese kalktım. Yine aynı rüyayı görmüştüm. Yine yüzünü dahi hatırlamadığım annemi görmüştüm. Yüzümü ellerimin arasına aldım ve avuç içlerimi yanaklarıma bastırdım. Nefesim hala düzene girmemişti. Kalp atışım hala hızlıydı.
Yataktan kalktım ve yetimhanenin mutfağına gidip bir bardak su içtim. Tekrar odama çıkacaktım ki koridorda topuk sesleri duydum. Sesin geldiği tarafa baktığımda Hülya Hanım'ın bana doğru geldiğini gördüm endişeli görünüyordu.
"Melis, kızım ne yapıyorsun bu saatte burda? Uyumadın mı sen?" Dedi endişeyle."Uyudum Hülya Hanım. Ama yine aynı kabusu gördüm. Yine annemi gördüm Hülya Hanım" ondan hiçbir şeyimi gizlemezdim. Hülya Hanım bana hem anne hem baba olmuştu. Bu saatlerde kalktığımda bana hep o destek olup sakinleştirirdi. Küçükken hep kabusla kalkıp ona sığınırdım ben. Onun omuzlarında ağlardım. Onun omuzlarında uyurdum. Hiçbir zaman şefkatini benden esirgemezdi ama diğer herkese karşıda böyle değildi. Yetimhanedeki diğer çocuklara sert davranır ve katı kurallardan sürekli bahsederdi. Bana karşı ise hiçbir zaman onu öyle görmemiştim bana hep şefkatle yaklaşıp severdi. Diğer çocuklar Hülya Hanım'ı sevmezlerdi hatta nefret edenleri kin tutanları da vardı. Benim onunla anlaştığımı bilenler şaşırırlardı.
"Geçecek birtanem. Hepsi geçecek. Bak 18'e girmene 1 ay kaldı. 1 ay sonra kurtuluyorsun bu dar duvarların arasından." Dedi ve gülümseyip yanaklarımı ellerinin arasına aldı.
"Sorunda orda ya Hülya Hanım. 1 ay sonra 18.yaşıma giriyorum ama hala ne elimde bir birikimim ne de bir evim var. Ben burdan çıktıktan sonra ne yapacağım nereye gideceğim ki?" Yine gözlerim dolmuştu. Korkuyordum... gidecek hiçbir yerim yoktu ve ben bir ay sonra yetimhaneden ayrılmak zorundaydım. Hülya Hanım birşey söylemek istiyor gibi gözlerime baktı. Nasıl söyleyeceğini tartıyor gibiydi sanki.
"Sen şimdi git ve yat. Sabah kalkınca ilk iş odama geliyorsun. Artık konuşmamız gerekli bu konuyu." Dedi ve bir şey söyleyemeden yanımdan hızla ayrıldı.
Odama çıkıp tekrar yatağıma yattım. Yatak hafif gıcırtı çıkartınca yan yataktaki Elfin uyandı ve merakla yüzüme baktı.
Gülümseyip "yok birşey. Su içmeye gitmiştim." Dedim ve gülümsemeyi yüzümdeki biraz daha genişlettim.
"Yine kabuslar de mi Melis?" Dedi sesindeki yorgunlukla karışık hüzün vardı. Elfin benim çocukluğumdan beri yanımda olan tek arkadaşımdı. Arkadaştan çok kardeş olmuştu o bana.
Gözlerimi yere eğdim ve yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş silindi. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Başımı hafifçe olumlu anlamda sallayıp "ben yıllardır annemi ve babamı bekledim Elfin. Hep bir umutla geleceklerine inandım. Bu inancım çocukken daha fazlaydı. Hayaller kurar onlarla buradan el ele yürüyüp gideceğime inandım hep. Onların hayallerini kurdum. Yüzlerini bile görmediğim annem ve babamı kendi hayallerimle süsleyip bir yüz yaptım. Çocukluk işte... Yıllarca hiç bıkmadan onların hayalini kurdum. Gelmeyeceklerdi ama ben geleceklerine inandım. Beni unutmadıklarına beni sevdiklerine inandım. Şimdi bu hayallerde inançlarda kalmadı içimde. Kalmadı umut ve ümit. Ben artık ne onları bekleyen ve hayaller kuran bir çocuğum ne de onlar beni seven ve özleyen bir aile. Hiçbir şey gerçek değil. Ben bu rüyadan uyandım. Gerçeğe döndüm bu gece. Şuan..." daha fazla konuşamadım yıllardır hissettiklerimi birkaç cümleyle açıklamıştım ve ilk defa yıllar sonra ağlıyordum onlar için. Kabus yüzünden ilk defa ağlıyordum. Ağlıyordum çünkü bu pes edişimin ilk günüydü. İlk gerçeğe dönüşümdü...
Elfin sessizce yerinden kalktı ve bana sıkıca sarıldı."Ben yanındayım Melis. Sana söz veriyorum seni hiç bırakmayacağım. Sana hiç yalnız hissettirmeyeceğim. Burdan çıktıktan sonra senin ailen ben olacağım, söz veriyorum."
Göz yaşlarım tekrar akmaya başladığında yüzümü omzuna bastırıp sıkıca sarıldım."Sözünü tutacağını biliyorum Elfin."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elini Kalbine Koy
Romanceannemi ve babamı bir kez olsun görmedim. beni buraya bıraktıklarında 6 aylıkmışım. onları çok merak ediyorum ama bir o kadar da görmek istemiyorum. beni buraya bırakarak benden geçtilerse ben de onları boşvermeliyim değil mi? ama neden hep onların e...