Yazar bakış açısı:
Yoongi yine her zaman ki gibi hastane yatağında güne merhaba demişti. Bu hastanede her şey o kadar aynı ilerliyordu ki, Yoongi bazen tam anlamıyla delireceğini hissediyordu.
Ama artık farklı olan şeyler vardı. Mesela güne doktor Jimin ile başlamak gibi... Jimin'in tek bir gülüşü Yoongi ye içtiği haplardan bile daha etkili geliyordu. Onunla vakit geçirmeye, sohbet etmeye o kadar alışmıştı ki, bugün jimin'in izin günü olduğu için içinden lanetler ederek açmıştı gözlerini.Jimin olmadığı için gününün zor geçeceğinin farkındaydı Yoongi. Bu yüzden yine rutin olarak herkesin toplandığı salona doğru ilerledi. Çok fazla gürültü vardı ve bu Yoongi'ye bile fazla geliyordu. Bazen kulaklarını kapatıp bağırarak kaçma isteğiyle dolup taşıyordu. O kadar gürültü içerisinden bir ağlama sesi dikkatini çekti Yoongi'nin..
Ağlayan kişiyi görünce şaşırdı istemsizce. Çünkü bu kişi kimseyle İletişim kurmayan sadece Doktor Seokjin'in anlatımıyla tanıdığı Namjoon'dan başkası değildi. Yoongi ağlayan birisini görünce pek dayanamazdı ve yine merakına engel olamadan Namjoon'a doğru ilerledi.
Başını yastığa gömmüş hıçkırarak ağlıyordu esmer genç. Yoongi öncelikle ne yapacağını bilemeden sadece yatağının kenarına oturdu. Bir süre bekledi sessizce daha sonra Namjoon'un meraklı bakışlarını üstünde hissetti.-Merhaba, Namjoon ben Yoongi, beni belki görmüşsündür buralarda. Herkesle konuşup arkadaş olmayı severim ama sen çok korkunç göründüğün ve sürekli kitap okuduğun için yanına gelmeye cesaret edemedim. Ama böyle ağlayınca dayanamadım bana anlatabilirsin söz kimseye söylemem hemde Taehyung'a Jungkook'a hatta en sevdiğim Doktor Jimin'e bile söylemem söz.
Namjoon karşısında şaşkınca, çocuk gibi hevesle hızlı hızlı konuşan Yoongi'yi görünce tebessüm edemeden duramadı. Belki de ondan yardım isteyebilirsin.
- Yoongi, benim annem beni terk etti çok uzaklara gitti, gökyüzüne doğru. Bugün onun gidişinin yıl dönümü ve benim bir mum bulup ona dua etmem gerekiyor. Yoksa orada huzurlu olamaz. Ama bana burada mum vermiyorlar, yalvardım her şeyi yaptım ama işe yaramıyor. Annem çok üzülecek. Onun huzurlu olduğunu bilmem lazım. Anlıyor musun beni?
Yoongi gerçekten üzülmüştü keşke o da annesi hakkında bir şeyler hatırlasaydı, her şey kesik kesikti kafasında. Namjoon'a yardım etmeyi kafasına koymuştu.
- Hyung, merak etme sana mum bulucam sadece beni burada bekle.
Yoongi heyecanla koşmaya başladı, arkasında şaşkınlıkla ona bakan bir Namjoon bıraktı.
Yoongi'nin aklında bir kişi vardı o da güvenlik görevlilerinden biriydi.-Hyuuungg! sana bir şey söylemem gerekiyor. Gelir misin?"
-Yoongi, seninle şuan uğraşacak hiç halim yok inan bana.
Yoongi burada küçük bir şey fark etmişti. Para denilen varlığı gösterdiğinde herkes çok daha farklı davranmaya başlıyordu. Yine bu takdiği kullanmaya karar verdi. Cebinden çıkardığı parayı Hyunguna gösterdiğinde istediği tepkiyi almıştı. Hemen kimsenin olmadığı bir köşeye sürüklendi güvenlik tarafından.
-Söyle velet, yine ne istiyorsun?
Yoongi çekinerek konuşmaya başladı.
-Hyung, soyun benim için.
Güvenlikçi gözlerini kocaman açarak konuştu.
-Yoongi! tamam paraya ihtiyacım var ama ben öyle bir insan değilim.
-Hyung, nolur yapman gereken tek şey soyunup şuraya uzanmak gerisini ben halledicem.
-Yoongi sinirleniyorum ama cidden!
-Hyung kıyafetini bana ver bende benimkini sana veriyim benim yerime yatağımda yat. Ben hemen bir işimi halledip gelicem.
-Yoongi öyle desene ya ödümü kopardın!
-Niye korktun ki Hyung anlamadım?
-Tamam neyse Yoongi sen onu bırak da bu iş çok tehlikeli çabuk gidip geliyorsun söz ver.
-Tamam Hyung, hadi acele et!
Yoongi üstünü değiştirip hemen mumu almaya koyuldu. Ama hesap etmedikleri şeyler vardı. Yoongi, Jimin'in babasının onu yolda göreceğini hesap edememişti.
Gerisi ise tam bir kaostu. Müdür Yoongi'yi yolda görünce hastanede soluğu almıştı. Yoongi'nin yerine yatan güvenlikçi ise tedavi saatinde iğne yedikten sonra suratını göstermek zorunda kalmıştı ve yakalanmıştı.
Ortam tamamen karışmıştı ve Yoongi içeri girdiğinde çığlık atarak ağlayan bir Namjoon'la karşılaşmıştı. Dayanamayıp dayak yiyen Namjoon' un arasına girdi. Sonuç olarak Namjoon'a alınan mum hemşireler tarafından atılmıştı.
Yoongi ise suçunu itiraf etmek zorunda kalmıştı. Jimin'in babası Yoongi'yi şok odasına götürme kararı almıştı. Yoongi başına ne geleceğini bilmediği için şok odasına sevinçle ilerledi.
Ama arkasından üzgün üzgün bakan Namjoon'u gördüğünde iyi bir şeyler olmadığını anlamıştı. Yoongi acımasızca yatağa deri kayışlarla bağlandı, ağzına ne olunduğu bilinmeyen bir tahta parçası yerleştirildi. Şok verilmeye başlandığındaysa geriye sadece Yoongi'nin acı çığlıkları kalmıştı. Sonrası karanlıktı.
Jimin'se hiç bir şeyden haberi olmadan dışarıdan aldığı pamuk şekeri Yoongi'nin odasına sokmaya çalışıyordu...
Neden bu kadar güzel olmak zorundasın anlatsana biraz ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Step The Freedom || Yoonmin
FanfictionO çocuk kadar saftı, bir çocuk kadar korunmaya muhtaçtı. O her gece koridorun köşesinde hıçkırıklarını bırakırken ben sadece onun gözyaşlarını silen doktoru olmak istemiştim ama çocuk adam çoktan benim tüm dünyam olmuştu bile. "Söz verdim Min Yoongi...