Flashback
Min yoongi:Hayatta çok fazla amacım yoktu. Her zaman kendi bildiğini okuyan asi bir çocuk olarak anılmıştım etrafta. Ailemle de aram çok iyi değildi. Eve uğrayan uslu çocuklardan değildim özellikle de üniversiteye başlayınca eve ziyaretlerim çok daha fazla azalmıştı. Abimle konuşurduk sadece ona içimi dökerdim, arardım saatlerce konuşurduk.
Bugün de kimsem olmadığı için büyük bir heyecanla abimi aramıştım, saatlerce konuştuk. Ona daha önce hiç yaşamadığım bir duygudan bahsettim uzun uzun "aşk" tan bahsettim. Evet, ilk defa başıma gelmişti. Evet, kabul ediyorum en olmaması gereken kişiye karşıydı bu hislerim.. Karşı cinsim bile değildi, o da benim gibi bir erkekti ve ben hislerimin önüne geçemiyordum. Belki de çok çabuk kabullendim böyle olmayı..
Hoseok...
Bu kelime bile kalbimi iki kat daha fazla çalışmaya zorluyor. Onunla daha önce hiç konuşmadık, hiç İletişim kurmadık. Adını bile ben araştırmalarımla öğrendim. Peki daha önce hiç görüşmediğim bu insana neden bu kadar derin duygular besliyorum? Bilmiyorum.. Cevabı yok, umurumda da değil artık.
Ben Min Yoongi yıllar sonra yaşamak için neden, amaç bulmuştum. Gerisi hiç önemli değildi tek amacım Hoseok oldu artık. Ben müziğe tutkun bir insandım. Her yerde sergilemeye bayılırım bedavaya hiç bir amaç olmadan sadece her yerde çalardım, arkadaşlarla sokak sokak dolaşırdık. Bir gün kilisenin yakınlarında çalıyordum. İşte o anda hayatım değişti, onu gördüm, parıldayan saçlarını güneş gibi olan gülüşünü..
Kilisede eğitim görüyordu anlaşılan yaka kartı vardı. Gözlerimiz çok kısa bir an çakıştı daha sonra hızlıca uzaklaştı. Kendini her şeyden soyutlamış bir hali vardı. Daha sonra benim mücadelem başladı.
3 ay süren bir mücadeleydi benim kisi. Her gün kilisenin önüne gelirdim. Bakardım ona uzun uzun. Şarkılarımda onun adını fısıldamaya başlamıştım artık.
O sadece utançla kaçardı. Suratını gizlerdi etraftan kaçardı benden, tek kelime etmezdi. Daha sonra her türlü klişe numaraları da denemeye başladım.Arabamı çektim önüne, köşeye sıkıştırdım. Arabanın camına " I Love you Hoseok" yazdırıp gözünün önünde açtım. Akla gelen her saçmalığı yaptım.
O her gün bisiklet sürerdi ben arabayla takip ederdim usanmadan. Arkadaşlarım, abim herkes artık deliliklerimin farkındalardı.
Ve bitmeyecekti. Bir gün kiliseye girmeyi başardım. Elektrik tamiri yapan adamın peşine takıldım. Biraz para vermek işe yaradı ve tamirci kılığında odasına girdim. Eşyalarına dokundum bir başkası beni görse sapık olduğumu zannedebilirdi.
Ben sadece kokusunu saklamak istemiştim içimde o kadar. Sonra küçük bir eşyasını cebime attım. Sanırım günlüğünü tuttuğu kalemdi.Çıkmadan da tabi ki çılgınlık yapmadan duramadım, odasının bütün duvarlarını aşk itiraflarımla boyayıp doldurdum.
Üstünden birkaç gün geçti, ben umudumu kaybedip vazgeçmişken hayat onu bana getirdi kalem yüzündendi.
Hiç sesini duymadığım insan konuştu benimle.- Kalemimi geri verebilir misiniz lütfen?
Kitlenip kaldım sanki o kadar şeyi ben yapmamışım gibi..
-Benimle olmadığın için en azından bunu küçük bir anı niyetine aldım hoseok, umarım en azından buna izin verirsin.
-Bakın beyefendi ben her şeyin farkındayım bana olan sevginizi, fedakarlıklarınızı ama bir gerçek var. Ben kendime söz verdim. Şöyle anlatıyım, annem beni daha bebekken bu kilisenin bahçesine bırakıp kaçmış o günden beri burası benim evim oldu buradaki peder ise babam oldu. Bana karşılıksız baktılar yetiştirdiler. Seninle beraber olmamızın ne demek olduğunu biliyorsun en büyük günahlardan birini işlerim, ailemi küçük düşürürüm hayal kırıklığına uğratırım. Bende sevgiye aç bir insanım sevmek sevilmek isterim ama ben bunların karşılığını ömür boyu burada hizmet ederek ödemek zorundayım. Umarım beni anlayışla karşılarsın. Sevgin için teşekkür ederim kalemim sende kalsın o halde ama beni unut lütfen.
O anda neye kızmam gerektiğini veya ne yapmam gerektiğine karar veremedim. Tanrıya kızamazdım, Hoseok'a kızamazdım, bilmiyorum bu doğru muydu? Hayatından sevgiyi çıkarması, sadece sözü için yaşaması borçlarını böyle ödemesi.
Aradan aylar geçti ama benim deliliğim bitmedi aksine daha da kötü hale geldim. Unutamadım, sözümü tutamadım yine uzaktan izleyip durdum. Ama bir fark vardı Hoseok da bana bakıyordu.
Her seferinde gözlerini gözümün içine dikip derinlerime işliyordu. Onun da acı çektiğini düşünmeden edemedim. Belki de o da bana düşmüştü işte ama gururu sözleri ağır basıyordu.
Kilise bilirsiniz her pazar günü ayin yapar, dualar edilir, ilahiler söylenir. O günü kolladım bende katıldım, dualarına.
Hoseok arkalarda oturuyordu, bense pedere en yakın yeri seçtim. Herkes dağılmak üzereyken ona bir soru yönelttim.
-Peder Bey, Tanrı kullarının ömür boyu mutsuz olmasını ister mi?
- O nasıl söz evlat biz Tanrının çocukları sayılırız hangi anne baba çocuğunun mutsuz olmasını ister?
-Peder, peki siz büyüttüğünüz çocuğunuzun mutsuz olmasını mı istersiniz? yoksa mutsuzluğunu kenara atıp sizin yanınızda bir ömür hizmet etmesini mi?
-Ne demek istediğini anlamıyorum evladım ama tabi ki mutluluğunu isterim.
- Peder, ben Hoseok'u seviyorum o da beni seviyor. Evet, en büyük günaha sürüklüyorum onu ama buna engel olamıyoruz. Mutlu olamıyoruz peder ona izin verir misiniz? benle gelmesine, özgür, mutlu olmasına izin verir misiniz?
Peder, Hoseok'a döndü. Arkada büzüşmüş, utançtan yerin dibine girmek isteyen bir hali vardı sanki.
- Doğru mu bunlar oğlum?
Hoseok sadece kafa sallamakla yetindi. Peder ise sadece omzumu sıkarak kulağıma fısıldadı.
- 23 yıl ona ben baktım her şeyden korudum, ben bu günaha ortak olamam ama sizi de durduramam oğlum o sana emanet gidin birbirinizin mutluluğu olun o zaman.
O gün ben yeniden doğdum. Aylar boyunca çektiğim acılar toz bulutu olup uçtu. Herkese teşekkür ederek sevdiğim adamın ellerinden tutarak ayrıldık o kiliseden.Ama ben Min Yoongi, sevdiğim adamın ellerinin ellerimden kaymasına sebep olacağımı bilemezdim. Onun katili olabileceğimi hiç düşünmemiştim..
Hiç alakasız ama bunu ben kendim yaptığım için koydum :)
Aşırı uzun zamandır bölüm atmadığımı biliyorum. Baya zor şeyler yaşadım. Bu bahane değil tabiki ama zaten kafamı dağıtmak amacıyla yazıyorum. Neyse sonuç olarak umarım beğenmişsinizdir yoonginin geçmişini diğer bölüm tam olarak anlayacaksınız. Kontrol etmeden atıyorum yazım yanlışlarını falan affedin lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Step The Freedom || Yoonmin
FanfictionO çocuk kadar saftı, bir çocuk kadar korunmaya muhtaçtı. O her gece koridorun köşesinde hıçkırıklarını bırakırken ben sadece onun gözyaşlarını silen doktoru olmak istemiştim ama çocuk adam çoktan benim tüm dünyam olmuştu bile. "Söz verdim Min Yoongi...