Bunu duyan Ron'un içini aniden bir panik ve korku duygusu sarmaya başladı.Endişe ile başını parlak yeşil ışığın çıktığı asaya ve Hermione'ye doğru çevirdi.Hermione'yi korumak için yapabileceği hiçbir şey yoktu.Büyünün Hermione'ye değil de kendisine vurması amacıyla onun önüne atlamak için ise yeterince zaman yoktu.Hatta engellemek için de bir büyü yapmaya kalkışsa yine başarısız olurdu.Ölümcül yeşil ışık saatte yüzlerce kilometre hızla dosdoğru sevdiği kıza yaklaşıyordu ve Ron'un mantıklı olarak yapabileceği bir şey yoktu.
Ancak o sırada kimsenin beklemediği bir şey oldu.Büyü ortada hiçbir etken yokken doğrultu değiştirdi ve bir tane dev eşya yığınına çarpıp çoğunu yere düşürünce kayboldu.Büyünün yönünü değiştiren şey Harry ya da Hermione'nin asalarından da çıkmamıştı çünkü onlar da Ron gibi hazırlıksız yakalanmışlardı.(Goyle'un öldüren lanet kullanacak kadar ileri gideceğini düşünememişlerdi.)
Hazır herkes büyünün gittiği yöne sanki zaman durmuş gibi ve şaşkınlıkla bakarken Ron nefes nefese kalmış Hermione'nin yanına doğru koşturdu.Onun alnının tam ortasından öpüp kendine çekti iyice.Sadece saniyeler geçmesine rağmen onu kaybedebilme olasılığı bile Ron'un endişeden başını döndürmeye yetiyordu.
Öbür yanda Harry;Draco,Crabbe ve Goyle ile karşılıklı ve tek başına savaşıyordu.Gerçi Draco şimdiye kadar asasını hiç kullanmamış ve diğerlerinin Harry'ye yolladığı tüm büyüleri denetler gibi düşünceli düşünceli bakmıştı ama Crabbe ile Goyle hatırı sayılır güçte sersemletme büyüleri yollamayı başarıyorlardı.
Ron ve Hermione, Harry'ye yardım edebilmek için birbirlerini bıraktıklarında Crabbe'in asasından çıkan koyu kırmızı ışının Diadem'e çarpıp onu sanki diğerlerinden daha da büyük gibi görünen bir eşya yığının en tepesindeki tekli koltuğun arasına fırlattığını gördüler.Harry de bunun üzerine yüksek sesle küfretti ve Crabbe'e bir uğursuzluk büyüsü yolladı ama o da kırık ve eski görünüşlü bir sandalyeye çarpıp sekerek gözden uzaklaştı.
O sırada Draco düşünceli havasından ilk defa sıyrılıp sonunda bir şeyler söylemeyi başardı.
"Potter'ı öldürmeyin.Karanlık Lord onu canlı istiyor."diyerek Crabbe ile Goyle'u tüm gücüyle çekiştirmeye çalıştı.Ama onların devasa cüsselerinin yanında Draco balık kılçığı gibi kaldığı için onları bir milim bile hareket ettiremedi.
"Ancak bulanık ve kanı bozuğu öldürebiliriz.Hadi ama Draco sen de biraz eğlence istemiyor musun?"
"Çabuk geri dönüyoruz.Potter'ın ölümcül bir riske girmesi bizim de öldürülmemiz demektir.Hadi..."
Draco hala onları hareket ettirmek için çaba sarf ediyordu.Aslında Draco'nun şu anda yaşanması olanak hiçbir katliam istemediğini anlayan Crabbe ile Goyle'da isteksiz ama hızla eşya dağlarının arasında koşmaya hazırlanıyorlardı.Sonuçta Draco onların müdürü gibiydi ve Karanlık Lord ile de bu kadar yakın olmaları Crabbe ile Goyle'u korkutuyordu.Bu yüzden genelde Draco'nun emirlerine uyarlardı.
Fakat Ron da tam hız fırladı eşya yığınlarının arasına. Hermione'ye yolladıkları büyünün intikamı olarak onların arkasından gitmişti koşarak.Tabiki koşarken de gülümseyen bir Hermione'yi arkada bırakarak"Bir daha sevgilime dokunmayın sizi ahmaklar."diye bağırmıştı boğazını yırtarak.
Ron,onların kendisini görünce hızlandıklarını sandı ama bu çok saçma bir düşünceydi.Kendisinin neredeyse üç katı kadar daha iri iki adam ve herhalde civardaki en asil ailenin çocuğu bir Weasley'yi görünce korkup kaçıyor olamazdı kesinlikle.O yüzden bu düşünceleri geride bırakıp koşmaya devam etti.Aslında onları yakalayınca(tabi başarabilirse)ne yapacaktı ki.Hermione'ye yolladıkları büyü yüzünden gözü dönmüştü ve o yüzden hiçbir şey düşünmeden direkt arkalarından gitmişti.Ama Ron eğer onlara ulaşırsa Crabbe ile Goyle Ron'u ölmekten beter hale getirirdi.Ron o sırada kararını verdi.Hayatında yaptığı en saçma şey kesinlikle buydu.Onları bir hiç uğruna kovalamaktı.Hatta az önceki onların hızlandıkları düşüncesinden bile daha mantıksızdı.
Tabiki Ron,o sırada olduğu yerde dondu kaldı.Ama bunun düşünceleri ya da yaptığı şeyin gereksizliği ile ilgisi yoktu.Durmasının nedeni Crabbe'in asasından çıkan kızgın alevlerin ona doğru bir dalga şeklinde gelmesiydi.Ron'un şu anda önemsediği ve uğruna kendini feda edebileceği tek şey Hermione'nin güvenliği olduğu için az önce koştuğunun iki katı daha hızlı ilerleyerek(Ron bu kadar hızlı koşabildiğini öğrenince şoke olmuştu.)Harry ve Hermione'nin durduğu minik açıklığa döndü.Ron,yakıcı ve devasa büyüklükteki ateşin çok yakınında olduğunu hissedebiliyordu.
"Aaaaaahhhhh!"
Harry elinde Diadem'i tutmuş zaferle etrafına bakınırken (Harry bir büyücü olduğunu unutup Diadem'i geri almak için tüm eşya tepesini tırmanmaya çalışmıştı.Ayrıca Hermione "Wingardium Leviosa"biyüsünü kullanıp hortkuluğu geri almasaydı tırmanmaya devam edecek gibi görünüyordu.)Hermione de Ron'un bağırışının ardından telaşlı ve bir o kadar meraklı bir şekilde onun geri dönmesini izliyordu.
Ron bir açıklama borçluymuş gibi hissetti ve"Ahhhh,Crabbe bu lanet odayı ateşe verdi!" diye bağırdı Hermione'nin elini yakaladığı gibi onu da ardında sürüklerken.Harry'yi arkalarında bırakmışlardı.Açık bir şekilde söylemek gerekirse Ron şu anda Harry'yi pek önemsemiyordu.Onun için en önemli şey Hermione'ydi o an.
Harry ateşi engellemek için birkaç eşya yığınını asası ile devirdi ama bunlar da ateşlerin aç bir aslan gibi üstlerine gelmelerini engelleyemeyince Ron ile Hermione'nin arkasından koşuşturmaya başladı.
Üçü de belki hayatlarında koşmadıkları kadar hızlı gidiyorlardı yoğun kırmızı alevlerin önünden.Ellerini birbirine kenetleyip önlerine bile bakacak zaman bulamadan ilerleyen Ron ile Hermione;onların arkalarından da elinde hortkuluğu sıkıca kavramış ve yüzünden inen her ter damlasını yakıcı ateşin gölgesi altında hissedebilen Harry geliyordu.Hepsi ateşi engellemek için akıllarına gelen tüm büyüleri sayıyor ama bunlar alevlerin daha da hızlı gelmelerinden başka hiçbir gerekli şeye yaramıyordu.
Ron koşmaktan her tarafı bulanık görmesine rağmen yüksek bir yerden patates çuvalı gibi bir şeyin düştüğünü fark etmeyi ve ardından gelen korku dolu çığlıkları duymayı başarmıştı.
"CRABBE"
"HAYIRRR"
Bu sesler bir eşya dağının en tepesine tırmanmayı başarıp sözde kendilerini gelen kırmızı ölümcül dalgadan korumaya çalışan Goyle ile Draco'ya aitti.Ron'un gördüğü ve patates çuvalına benzettiği silüet ise Crabbe'in bedeniydi.Yani devasa yangının ortasına düşüp yanan cesedi.
"Onları burada bırakamayız.Kurtarmamız lazım. Bunun için bir çözüm yolu bilen var mı ?"Harry'nin ağzından çıkan bu gayet kararlı sözlerin üstüne hem Hermione hem de Ron Harry'ye ağızları açık bakıyorlardı.Yani onlara yaptıkları o kadar şeyden sonra yine de kahramanlık mı yapıcaklardı?
"Şaka yapıyor olmalısın Harry.Bize sergiledikleri tüm davranışlardan sonra mı?"Ama Harry itirazları duymamış ya da aldırış etmemişti.
"Bakın şurada süpürgeler var.Tam da ihtiyacımız olan şey.Hadi binelim şunlara."Bu sözlerin ardından Harry, Diadem'i Hermione'ye çantasına koyması için fırlattı ve hemen eline aldığı süpürgeye yerleşti.
Harry'nin yaptığı şeyin saçmalığını ona ispat edemeyeceğini anlayan Ron ise eline oldukça eskimiş ancak iş görür bir süpürge aldı.Hermione ise hala kararsız görünüyordu.
"Uçmayı sevmediğini biliyorum ama Harry'yi ikna edemeyeceğimizi sen de çok iyi biliyorsun.Tek yapman gereken belimi sıkıca tutmak.Ayrıca aşağı bakmazsan daha rahat edersin."
Hermione bir an bile tereddüt etmeden Ron'un belini kavradı ve Ron'un ayağı ile yere vurup süpürgenin hareket etmesiyle beraber yumuşak bir kalkış yaptılar.Süpürgede kendisinden bile daha çok önemsediği bir can taşırken Quidditch oynarken süpürgeyi sürdüğü kadar sert süremezdi.Ölümcül alevler altlarında eşyaları bir çatırtı sesiyle yakarken Hermione'nin nefesini omzunda hissedebiliyordu ve bu da şu an Ron'u huzurlu hissettirebilen tek etkendi.
Ron,tabiki Hermione her zaman onun yanındayken olduğu gibi düşüncelere dalmıştı.Ancak süpürgenin üstündeyken ve onun kontrollünü sağlamaya çalışırken hayaller kurmak pek akla yatkın değildi.Hatta Ron süpürgeyi duvara doğru sürdüğünü son anda Hermione'nin attığı korku dolu çığlıkla fark edip yönünü değiştirmeseydi kurduğu hayaller sadece hayal olmaktan öteye çıkamazlardı.Hermione, Ron'un süpürgenin kontrollünü kaybetmesine biraz korkmuştu ama Ron'un yanındayken kendini güvende hissedebileceğini biliyordu.
"HARRY EĞER ONLARI KURTARMAYA ÇABALARKEN ÖLÜRSEK SENİ ÖLDÜRÜRÜM."diye çemkirdi Ron kendini Harry'ye duyurmaya çalışırken.
Hermione, Ron'un neredeyse süpürgeyi duvara sürmesinden dolayı Ron'un bedenini daha da sıkı sarmaya başlamıştı.Bu davranış ise Ron'un mutluluktan sırıtmamak için kendini zor tutmasına neden olmuştu sadece.
Altlarındaki kızgın ateş ile beraber Draco ve Goyle'un tırmandıkları dev eşya yığınına geldiklerinde Harry hemen onları kurtarmalarını beklemedikleri için şaşkın görünen Draco'yu süpürgesine bindirdi.Ron ile Hermione de Draco kadar şaşkın bir şekilde bakan Goyle'u süpürgeye çektiler.(Goyle neredeyse bir fil ile yarışacak kadar ağır olduğu için bu epey zor oldu.)Sonra da geldikleri yoldan tekrar geri dönüp kapının olduğu tarafa doğru uçmaya başladılar.
Ron daha önce süpürge sürerken hiç bu kadar zorlandığı hatırlamıyordu.Zaten daha önce süpürgesine başka kimse ile binmemişti,bir de bindiği kişi kendisinin üç katı ağırlığındaki düşmanı olunca işler iyice zorlaşmıştı(Hermione Goyle'un yanında kuş tüyünden bile hafif kaldığı için onu saymıyordu bile.)
Bir ara alevler süpürgelerin geçiş mesafelerine kadar ulaşmıştı.Ron tam olarak sonlarının geldiğini düşünürken Hermione Ron'un daha önce hiç duymadığı bir büyü yaparak alevlerin onların önlerini açmak için ikiye yarılmalarını sağladı.Altlarındaki ateş azimle yanmaya devam ederken yüzlerine çarpan soğuk hava dalgasına aldırmadan kapıya ulaştılar.Süpürge ağırlıktan dolayı ters dönmeye başladığı için inişleri kalkışları kadar yumuşak olmadı.Hatta Harry bile çok iyi bir şekilde kendini ve Draco'yu indirmeyi başaramamıştı.
Ayağı süpürgeye takılan Draco onu da birkaç metre sürükleyerek Goyle'un yanına geldi.Sonra da onu kaldırmak için gücünü sarf etti(Pek işe yaramadı ama Goyle kendini yerden güç alarak kaldırdı.)ve beraber koşarak bir teşekkür bile etmeden uzaklaştılar.Zaten Ron da onu beklemiyordu.Onlar uzaklaşırken Ron,Goyle'un"Crabbe,o öldü."dediğini duyabildi ancak.
Yerden kendisini kaldırdı ve sonra elini Hermione'nin de kalkması için uzattı.
"Teşekkür ederim."dedi Hermione ayağa kalkıp üzerindeki tozları silkelerken.
"Hermione bana Basiliks dişlerinden birini ve hortkuluğu versene.Şunun işini bitirmeliyiz."dedi Harry Diadem'den bahsederek.Hermione de zaman kaybetmeden çantasından bir diş ve Diadem'i çıkardı(Ron yeni bir Viktor Krum figürü düşmediğine çok sevindi.)ve onu Harry'ye uzattı.
Harry Basiliks'in dişini kavradığı gibi üzerindeki taşların parlaklığı göz kamaştırıcı olan Diadem'e sapladı ve aniden,Ron'un hortkulukları yok edince oluşan güç dalgasından olduğunu sandığı bir şekilde yana doğru fırladı.Ancak Ron ve Hermione daha ne olduğunu sormak için Harry'nin yanına gidemeden ihtiyaç odasının kapısının hala açık olduğunu ve zaman geçmesine rağmen alevlerin aynı hırçınlıkla kendilerine doğru geldiklerini gördüler.Ron fırsattan istifade Diadem'in yerdeki parçalarını tekmeleyerek alevlere fırlattı ve daha onun yanmasını ya da en azından ateşlerin arasında kaybolmasını izleyemeden kapı kendi kendine büyük bir gürültü ile kapandı.Sonra da kayboldu ve geriye sadece az önce yaşananların hiçbirini belli etmeyen bir duvar kaldı.
Ron,Harry'ye ne olduğunu görmek için kafasını çevirdiğinde onun yüzünden meşalelerin loş ışığı ile beraber parlayan ter damlacıklarının aktığını ve sırtını duvara dayamış halde kesik kesik nefes aldığını gördü.
{HARRY}
Her hortkuluk yok edildiğinde olduğu gibi yeniden zihnini onlarca görüntüye açık buldu Harry.Karşısına sırayla Voldemort'un suratı ve onun devasa yılanı Nagini'nin kıvrılan bedeni çıkıyordu.Bunun ne anlama geldiğini anlamıştı.Teninde gezinen her ter damlacığı ile beraber daha kesik kesik nefes alan Harry,Ron ile Hermione'nin kendisine yaklaştığını görünce yüzünü onlara doğru çevirmek için tüm gücünü topladı.İkisi de onu bu halde gördükleri için endişelenmişlerdi.Harry bir açıklamaya ihtiyaçları olduklarını anlamıştı.
"Onun yılanı...Sonuncusu o.Yani son hortkuluk."dedi daha düzenli soluk alıp vermeye çalışarak.
Harry,Ron ve Hermione bir an birbirlerine sanki kendisinin bilmediği bir şey varmış gibi baktıklarına dair yemin edebilirdi ama Ron bakışmayı uzun sürdürmeden Harry'ye iyice yaklaşıp onun yanında eğildi ve "Harry onun zihnine girmen gerekiyor.Nerede olduğunu öğrenmeliyiz."dedi yüzü meşalelerin ışığında parlarken.
"Her şeyi bitirebiliriz."dedi Hermione diğer tarafından.O da eğilmişti.
Harry kendini zorladı ve karşısına sırasıyla Şamarcı Söğüt,onun altındaki gizli geçit ve Bağıran Baraka'daki kırık yatağın üstünde sürünen Nagini'nin görüntüleri geldi.
Gözlerini tekrardan açtı ve"Bağıran Baraka'da.Oraya gitmeliyiz."
"Hadi o zaman.Neyi bekliyoruz."dedi Ron Harry'nin kalkması için elini uzatırken.Harry onun elini yakaladı ve kendini kalan son güçleriyle yukarı doğru çekti.Sonra da yola koyuldular koşarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romione-Love Tears-Viktor Krum
FanfictionAma Viktor Krum'ın aklında tek bir kişi vardı:"Hermione Granger"